Basra Bataklıkları Yeniden Canlanıyor

Dr. Tuğba Evrim Maden, ORSAM Su Araştırmaları Programı Uzmanı
Basra Bataklığı, sosyo-kültürel ve çevresel önemi ve eski adı ile Mezopotamya bataklığı, dünyanın en büyük üçüncü, Ortadoğu’nun en büyük sulak alanıdır. Bataklığın büyüklüğü için farklı rakamlar verilmektedir. Bazı kaynaklarda 35 bin kilometrekareyken, bazı kaynaklarda bu rakam 20 bin ve 10 bin kilometre kare olarak da karşımıza çıkmaktadır. Genel olarak karşımıza çıkan rakam ise 12 bin-15 bin kilometrekaredir.  Ortadoğu’nun, en geniş ve en önemli su ekosistemi olan bataklık alanı akuatik (sucul) ve karasal ekosistemi bir araya getirmiştir. İçinde göller, adacıklar, kanallar, ormanlar, sazlıklar barındıran alan, uzun yıllardır yaşayan Bataklık Arapları için bir yaşam alanı oluşturmuştur. Basra, Meysan (Missan) ve Zikar (Thi-Qar) vilayetleri sınırları içerisinde yer alan bataklık alan birbiri ile bağlantılı üç bataklıktan oluşmaktadır. Bu bataklıklar Merkez bataklık, Al-Hammar bataklığı ve Al-Hwizeh bataklığıdır. 1970’lerden itibaren tahrip olmaya başlayan alanın yüzde 90’nı kaybolmuştur. Bataklık alanın başlıca problemleri bataklık alanın bozunması, içme suyunun yokluğu ve sanitasyonun yokluğudur. Su kalitesi tarım ilaçları, arıtılmamış sanayi atıkları, kanalizasyon ve tuzlanma nedeniyle insan sağlığını ve yaşam türlerini tehdit eder bir boyuta ulaşmıştır. Bataklıkların kurumasında en önemli etken, 1990’larda Saddam Hüseyin’in kendisine isyan eden Bataklık Araplarını cezalandırmak için bataklığı besleyen suları bir proje ile derive (saptırmıştır) etmiştir. Bu saptırma işlemini sulak alanı besleyen suları 330 km uzunluğundaki kanallarla başka bölgelere aktarmıştır. Bataklık alanı projenin başlamasıyla yüzde 10 oranında küçülmüştür. Yarım milyon insanın yaşadığı bölge, iki yıl içerisinde kurumaya başlamıştır. Birleşmiş Milletlerin tarafından “yaşadığımız yüzyılın çevre ve insan felaketi” olarak tanımlanan bu durum, geçim ve su kaynağı olan bölgede balıkların ve bitkilerin ölmesine, sazlıklardan ve balıkçılıktan geçimini sağlayan yaşayan nüfusun üçte ikisi nişlerini terk ederek, İran’a veya Irak içinde yer alan göçmen kamplarına yerleşmiştir.
2003 yılında Saddam’ın devrilmesi ile bölgede yaşayan yerel halk kanalları kırarak bataklığı besleyen suların bir kısmının tekrar bataklığa ulaşmasını sağlamıştır. Aynı yıl, yerel halk ve hükümet bataklık alanın tekrar eki haline dönebilmesi için çalışmalara başlamıştır.  Bu konuda atılan ilk somut adım ise 2004 yılında Irak Su Bakanlığı tarafından Irak Bataklıkları Yenileme Merkezini kurulmasıdır.
Bu süreçte, UNEP, 2004 yılında Irak bataklığı çevresel yönetimi için destek çalışmasına başlamıştır. Bu projenin amacı bataklık alanın sürdürülebilir yönetimini sağlamak ve restorasyonunu yapmaktır. Yaklaşık 15.000 km² büyüklüğünde bir yüzölçümüne sahip olan bataklık alanın restorasyonu bölgeyi terk etmiş bataklık Araplarının geri dönüşü için bir umut ışığı olmuştur. 2009 yılında tamamlanan ve üç aşamadan oluşan UNEP projesinin birinci aşaması 2004-2007 yılları arasında gerçekleşmiştir. Japon hükümetinin maddi desteği ile gerçekleşen aşama içerisinde veri toplama ve analiz, kapasite oluşturma, EST (Environmentally Sound Technology) sistemlerinin oluşturulması ve toplumun bilinçlendirilmesi yer almaktadır. Birinci aşamaya paralel olarak süren ve İtalyan ve Japon hükümeti tarafından desteklenen A ve B olarak iki bölümde ilerleye ikinci aşama 2006-2008 yılları arası devam etmiştir. A aşaması içerisinde su kaynaklarına ilişkin veri toplama ve analizlerin desteklenmesi, çevresel, sosyo-ekonomik ve toprak planlama çalışmalarının desteklenmesi yer almaktadır. Ayrıca, bataklık alan yönetim planı için kurumlar arası veri paylaşımını sağlayacak koordinasyonun sağlanması da ele alınan bir diğer konudur. B aşaması içerisinde ele alınan konular ise içme suyu sağlanması için pilot proje uygulaması, EST sistemlerinin uygulanması ve topluluk katılımın sağlanması, bilinçlendirmenin arttırılmasıdır. 2007-2009 yılları arasını kapsayan son aşama Japon hükümeti tarafından desteklenmiştir. Son aşamada sulak alan ve katı atık arıtımı için kapasite oluşturma, EST sistemlerinin ve toplum iştirakinin sağlanması, elde edilen verilerin analizi ve dağıtımı yer almaktadır. Bu proje içerisinde Irak Su Kaynakları Bakanlığı, Irak Bataklıkları Restorasyon Merkezi, Irak Çevre Bakanlığı ve Irak Belediye ve Kamu Bakanlığı yer almıştır. Proje dahilinde içme suyu, sanitasyon, bataklık rehabilitasyonu ve yönetimi pilot projeleri uygulanmıştır. Kurulan istasyonlar ile bataklık izlemesi, su kalitesi ve biyolojik çeşitlilik verileri toplanabilmektedir. Başarı ile tamamlandığı belirtilen projede, ekosistem rehabilitasyonu ve yeniden geliştirmenin önlemler ve müdahaleler ile uzun bir süreç olduğu belirtilmiştir. Bu alanın sürdürülebilir yönetiminin öncelikli olarak ulusal kalkınma gündeminde yer alması gerekliliği belirtilmiştir. İki yıl süren kuraklık, 2009 yılında bataklık alanda su seviyesinin düşmesine, bitki örtüsünün zarar görmesine sebep olmuştur. Kuraklık, çölleşme, iklim değişikliği, yağış oranının düşmesi tüm ülkenin su sıkıntısını etkilemiştir.
Bataklıkların tekrar eski haline gelebilmesi için, Irak Su Bakanlığı, 2015 yılı için oluşturduğu su ihtiyacı miktarı hesaplarının içine bataklık alanın onarımı için 11 milyar metre küp su ihtiyacını da eklemiştir. Bu su miktarı toplam 66,85 milyar metre küp su ihtiyacı içerisinde yüzde 16,4’e tekabül etmektedir. Ülkede tarımsal kullanımdan sonra tahsis edilen en büyük su miktarı bataklıkların onarımına ayrılmıştır.
Basra Bataklıklarının kurtarılması ile ilgili olarak sadece Uluslararası Örgütler ve Irak hükümeti ve 2004 yılında doğal hayatı ve tarihi mirası korumak amacıyla kurulan “Nature Iraq”  bataklıkların restorasyonu ile ilgili olarak projelere geliştirmiş ve kamu kurumları ile işbirliği içinde çalışmıştır.  “Nature Iraq” ın kurucusu Dr. Azzam Alwash bu çalışmalarından dolayı Nisan 2013’de, 2013 Goldman Çevre Ödülü’nü almıştır.
Projelerin başlamasıyla birlikte beş yıl içerisinde olumlu değişimlerin gözlendiği bataklık alanın yüzde 60’si restore edilebilmiştir. Bataklık alanı 2013 yılının Ağustos ayında Irak’ın ilk ulusal parkı olarak da ilan edilmiştir. Bölgenin Ramsar Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar listesine dahil olması ve bu bölgenin korunması için yasal bir çerçeve oluşturma çalışmalarının devam etmektedir.