Analiz

Gazze Sorunu: İsrail Ablukası, Uluslararası Hukuk, Palmer Raporu ve Türkiye’nin Yaklaşımı

Filistin Yönetiminin İsrail’in kontrolünde idare ettiği Batı Şeria ile birlikte diğer parçasını oluşturan Gazze Bölgesi (Şeridi)’nde 2006 yılında yapılan seçimlerde başarı elde eden ve İsrail tarafından tanınmayan Hamas (İslami Direniş Harketi) adlı Filistinli örgütün kontrolü altında bulunmaktadır.

Filistin’in Gazze bölgesinin statüsü, İsrail’in bölgedeki kontrolünün niteliği Hamas ile yaşanılan 2008’in sonu ile 2009 yılının başındaki Gazze Savaşının önceki ve sonraki gelişmeleri ile  çatışmalardan kaynaklanan bölgenin insani durumu, Gazze’ye İsrail tarafından yürütülen abluka ve ambargo uygulaması ile bu bölgeye insani yardım götüren Mavi Marmara gemisine yapılan müdahalelerden sonraki gelişmeler uluslararası hukuk ve insancıl hukuk belgeleri temelinde irdelenmesinde yarar vardır.

Palmer raporunu kabul etmeyen ve Gazze ablukasının yasa dışı olduğunu belirten Türkiye, olayı Uluslararası Adalet Divanına götüreceğini açıklamıştır. İsrail’in divanın önünde taraf olmak istememesi durumunda Türkiye ancak BM Genel Kurulu aracılığıyla Uluslararası Adalet Divanından danışma görüşünü isteyebilir. Eğer, Türkiye Genel Kurul’u harekete geçirmeyi başarıp Uluslararası Adalet Divanı’ndan danışma görüşünü almayı sağlayabilirse, haklılığını ve Gazze ablukasının yasa dışılığını BM’nin en etkin hukuki organı olan Divan işlemiyle ispatlamış olacaktır.

Palmer raporundan sonra aralarında Richard Falk’ın da bulunduğu Birleşmiş Milletler insan hakları uzmanları yayımladıkları bir raporla İsrail'in Gazze Şeridi'nde uyguladığı deniz ablukasının uluslararası hukuka aykırı olduğunu açıklamışlardır. Raporda, “İsrail’in Mavi Marmara baskınında aşırı güç kullandığı” belirtilmiş olmakla birlikte “Gazze’ye uyguladığı ablukanın yasal olduğu” öne sürülen Palmer Raporu’nun sonucu reddedilmiştir. Raporda, 4 yıldır süren ambargonun 1,6 milyon Filistinliyi temel haklarından yoksun bıraktığı da kaydedilmiştir.