Hatay-Vakıflı Köyü’nden Suriye Gözlemleri

Hasan Kanbolat, ORSAM Başkanı
Hatay’ın Samandağı ilçesinde bulunan Türkiye’nin son Ermeni köyü Vakıflı’dayım. Vakıflı, Musa Dağı'nın eteklerine kurulmuş. Zamanla, Samandağı’nın mahallesi gibi olmuş. İlçe merkezinden birkaç kilometre uzaktaki Vakıflı köyüne ulaşmak için yokuş yukarı tırmanıyoruz. Musa Dağı’na doğru çıkarken etrafınızı sazlıklar ve zeytin, dut, portakal, turunç, nar ağaçları kaplıyor.   Vakıflı köyünde dev çamların gölgesinde bulunan Garbis’in işlettiği kahvehanede portakal, limon, mandalina ve kara dut şurupları bulunuyor. Akdeniz’den esen tatlı serin rüzgarlar sohbete ayrı bir güzellik veriyor. İstanbul’dan emekli felsefe öğretmeni olan Bogos Silahlı Hoca, Mayıs 2013’de felesefe günlerinin dördüncüsünü düzenlemeye hazırlanıyor. Konuyu da belirlemiş: “Gıda ve besinde etik ve insan hakları”. Ortadoğu veya Suriye üzerine felsefe günleri yapmayı düşünüp düşünmediğini sordum, sakin bir şekilde, “siyasete karışmak istemediğini” söylüyor.
  Vakıflı, azalan nüfusuna karşın Türkiye’deki tek Ermeni köyü olması nedeniyle her geçen gün daha çok önem kazanıyor. Vakıflı, eski mimarisini koruyarak restorasyona yönelmiş. 35 haneli, 135 Türk vatandaşı Ermeninin yaşadığı Vakıflı nüfusu erimeye devam ediyor. 1940’larda bölgenin en büyük köyü olan Vakıflı’nın nüfusu 1964’te 320’ye inmiş. Köyün gençleri okumak ve çalışmak için büyük şehirlere ve yurtdışına gitmişler. Köyün yaş ortalaması 60-70 civarı. Köyde çocuk sayısı azalınca okul kapanmış. Vakıflı’da sokakta, bahçede ve kapılarda yaşlı yüzlerle karşılaşıyorsunuz. Yollarda ise farklı il veya ülke plakalı lüks arabalı gençler var. Büyük şehirlere ve başka ülkelere yerleşen Vakıflılar tatillerde köylerine geliyor. Yazın köyün nüfusu iki bine kadar çıkıyor. Ermenistan’ın ilk Devlet Başkanı Levon Ter Petrosyan’ın ailesi de aslen Vakıflılı. Aile, Vakıflı’dan Suriye’ye ve Suriye’den de Ermenistan’a göçmüşler. 
  Hatay havaalanının açılması, Antakya’nın turizm şehri haline gelmesi, Türkiye-Ortadoğu ilişkilerinin düzelmesi, Suriye ve Lübnan ile Türkiye arasında vizenin kalkması Vakıflı köyüne turistik ilgiyi arttırmıştı. Bu nedenle, Vakıflı’da konaklama için birçok sosyal tesis ve pansiyon inşa edilmiş. Ancak, Suriye’deki savaş ortamı ve Türkiye-Suriye ilişkilerinin bozulması Vakıflı’ya olumsuz yansımış. Vakıflı’ya Türkiye içinden ve dışından turist akışı azalmış. Suriye’deki Ermenilerin huzurunun bozulması, Suriye’den Ermenistan’a göçün başlaması Vakıflı köylülerini endişelendiriyor. Suriye üzerine konuşmaktan çekiniyorlar. Genelde, ‘Suriye’yi karıştıran emperyalist güçler. Beşşar artık ne yaparsa yapsın gidecek ama yerine huzur gelmeyecek’ görüşündeler.
  Vakıflı’da kilisenin toparlayıcı bir işlevi var. 1890’da ipek böcekçiliği için yapılan bina, 1924’de kiliseye çevriliyor ve 1996’da yıkılıp, orjinal malzeme ve el işçiliği ile yeniden yapılıyor. Kilise, taş işçiliği ile güzel bir mimari örnek. Paralel iki çan kulesi, kiliseyi benzerlerinden farklı kılıyor. Vakıflı’da Surp Asdvadzadzin (Meryem Ana Yortusu), her yıl ağustos ayının ikinci haftasının pazar gününde (bu yıl 12 Ağustos), bağ bozumu zamanında kilise de kutlanıyor. Kilisenin bahçesine yan yana 7 tane herise (keşkek) kazanı kuruluyor. 7 sayısının sembolik bir anlamı var. Her bir kazan daha önce bölgede bulunan 7 Ermeni köyünden (bugünkü isimleriyle Yoğunoluk, Bityas, Kebusiye, Hıdırbey, Hacıhabipli, Azir ve Vakıflı) birini temsil ediyor. Vakıflı köyü yortu zamanı Türkiye'nin diğer bölgelerinden, Ermenistan'dan, Suriye’den, Lübnan'dan, ABD’den ve birçok ülkeden gelen misafirler ağırlanıyor.
  Suriye’deki çatışmalara rağmen bu yılda şenlikler huzur içinde kutlandı.