Analiz

İsrail-Türkiye İlişkilerinde Öne Çıkan Faktörler (2010-2020) ve İlişkilerin Geleceği

2008 yılında Türkiye’nin arabuluculuğunda gerçekleşen dolaylı İsrail-Suriye görüşmeleri esnasında İsrail’in Gazze’de başlattığı “Dökme Kurşun Operasyonu” ile Türkiye-İsrail ilişkilerinde özellikle 1990’larda hakim ve o tarihe kadar ciddi anlamda bir meydan okumaya da maruz kalmamış olumlu seyrin tersine döndüğü ve bugüne kadar ilişkilerde genel itibariyle karşılıklı sert söylemlerin eşlik ettiği olumsuz bir eğilimin hakim olduğu gözlemlenmiştir. Bu gerilimin son yıllarda Doğu Akdeniz ve mücavir bölgelerdeki güvenlik ortamına da olumsuz yansımaları olduğu müşahede edilmektedir. Mayıs 2020 itibariyle ilişkilerin, iki ülkenin ortak çıkarları zemininde geliştirilebilmesi yönünde İsrail’in sesini yükselttiği ve Türkiye’nin de özellikle Doğu Akdeniz konusunda çözüme yönelik olarak Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) haricindeki taraflara açık kapı bırakan tutumunun İsrail’i de kapsadığı görülmektedir. Mevcut düzlemde iki ülke arasında öne çıkan potansiyel ve/ya aktüel gerilim alanları Filistin meselesi, ikili ilişkilerde “geçmişin gölgesi” veya özellikle 2008-2011 arası gerilimin zirve noktası olan dönemin hatırası ve Türkiye ile son yıllarda Suriye, Doğu Akdeniz ve Libya gibi sahalardan bir veya birkaçında sorunlu ilişkileri olan Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Mısır, GKRY ve Yunanistan gibi aktörlerle İsrail’in işbirliği gibi konuları kapsamaktadır. Son dönemde yaşanan gelişmeler, İsrail ve Türkiye’nin ortak çıkarlar konusunda konu bazlı işbirlikleri yapabileceğini, ancak öngörülebilir gelecekte ilişkilerin normalleşmesi ihtimalinin düşük olduğunu ortaya koymaktadır.