Kazakistan’da Demokrasiye Doğru Sadece Bir Adım

Hasan Kanbolat, ORSAM Başkanı, hasankanbolat@orsam.org.tr
Kazakistan’da yaklaşık 8 milyon seçmen 15 Ocak’ta yeni parlamentosunu seçmek için sandığa gitti. 107 üyeli meclisin 98 koltuğu doğrudan halk oyuyla seçilecek. Geriye kalan vekillikler azınlık temsilcilerin oluşan Halk Kongesi tarafından belirlenecek. Bir önceki parlamentoda Nur-Otan dışındaki partiler yüzde 7’lik barajın altında kalmıştı. Bu kez ikinci gelecek parti yüzde barajın altında da kalsa meclise milletvekili sokabilecek.
 
Kazakistan Parlamentosu Meclis ve Senato olmak üzere iki kanattan oluşuyor. Meclis’te 107 milletvekili bulunurken, Senato’da 47 senatör görev yapıyor. Senatörlerden 15’ini devlet başkanı seçerken 32’sini ise şehir il milletvekilleri seçiyor. 107 sandalyeli Meclis’te 8 farklı milletten milletvekili bulunuyor. Meclis Başkanıile birlikte 82 Kazak, 17 Rus, 2 Alman, 1 Beyaz Rusya, 1 Bulgar, 1 Kore, 1 Uygur, 1 Ukraynalı, 1 Özbek asıllı milletvekili görev alıyor.
 
Yedi partinin katıldığı seçimlerde Devlet Başkanı Nazarbayev’in Demokratik Halk Partisi Nur-Otan’ın seçimi ezici farkla kazanacağına kesin gözüyle bakılıyor.Alınan ilk sonuçlara göre Nur-Otan Partisi seçmenlerin yüzde 81'inin oyunu alırken, Kazakistan Ak-Jol Partisi yüzde 7,3, Kazakistan Komünist Halk Partisi yüzde 7,3 oy alarak parlamentoya girmeye hak kazandı.
 
Aslında, yeni parlamentoya girecek partiler ve seçimi kimin kazanacağı konusunda kahin olmaya gerek yok. Son bir yıldır Nur-Otan Partisi parlamentoda tek parti olarak artık kalamayacağının, tek partili parlamentodan oluşan Sovyetler Birliği geleneklerini daha fazla sürdüremeyeceğinin farkına varmıştı. ‘Kontrollü çok partili demokratik parlamenter sistem’e geçişin hazırlıklarına başlamıştı. Bu nedenle, Nur-Otan Partisi’nin ne olursa olsun ezici çoğunluğu sağlayacağını ve Nur-Otan’ın yanında iktidara uyumlu iki partinin daha parlamentoya girmesine izin verileceği, böylece çok partili demokrasiye doğru ürkek ve küçük bir adımın atılacağını herkes biliyordu. Nitekim, beklenen de oldu. Seçime katılan yedi partiden sadece biri yani sosyal demokratlar gerçek bir muhalefet partisi. Diğer partiler ise sadece Nur-Otan Partisi’nin türevleri. Ayrıca, Astana ve Almatı başta olmak üzere şehirlerde parlamento seçimlerine katılımın düşük gerçekleştiği ve halkta ‘oy versek de bir şey değişmiyor’ yaklaşımının geçerli olduğu iddia ediliyor.
 
Olumsuzluklara rağmen Kazakistan doğru yolda. Ancak, ürkek ve küçük adımlarını ülkesine yaraşır biçimde büyütmesi gerekiyor. Petrol ve doğal gazdan kaynaklanan hızlı zenginleşmenin verdiği aşırı güveni, demokratikleşmeyi küçümsemeyi ve ülke içinde başlayan terör olaylarının yarattığı endişeyi terk etmeli. Bunun için, Kazakistan’ın güneydeki küçük komşusu ve yakın akrabası Kırgızistan’ı daha iyi incelemesi ve örnek alması gerekiyor. Çünkü, Kırgızistan 30 Ekim 2011’de gerçekleştirdiği cumhurbaşkanlığı seçimleri ile yirmi yıldır içinde bulunduğu demokrasi türbülansını başarıyla sona erdirdi. Böylece, Kırgızistan demokrasisi Kazakistan başta olmak üzere Orta Asya’daki Sovyetler Birliği’nden miras kalmış olan güçlü devlet başkanlığı sistemini kökten sallamaya başladı. Orta Asyalı bir ülkenin doğal kaynakları olmadan da dünya da saygı görebileceğini kanıtladı.
 
Kazakistan, etnik ve dini kimlikleri koruyan, kapsayan ve dışlamayan, aynı zamanda bütünün bir parçası haline getiren Kazak modelini son yirmi yıldır başarıyla sürdürebilmiştir. Modernleşme ile geleneksel değerler arasında başarılı bir denge kurabilmiştir. Kazakistan’ın çok partili demokrasiyi de başaracağına inanıyorum. Yeter ki cesaretli adımlar atabilsin.