KYB-Gorran Buluşması ve KDP'ye Yönelen Tehditler
Selen Tonkuş, ORSAM Ortadoğu Uzman Yardımcısı
Eylül ayında Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nde iki aylık yaz tatilinin ardından parlamentonun yeni yasama dönemine başlamasıyla siyasetin gündemi de hareketlendi. Geçtiğimiz 25 Eylül günü Gorran (Değişim Partisi)- Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) arasında liderler düzeyinde gerçekleştirilen görüşme ile doruk noktasına ulaşan Gorran- KYB yakınlaşması ve bu yakınlaşma üzerinden Kürdistan Demokratik Partisi’ne (KDP) yönelen tehdit en önemli gündem maddesi olarak öne çıkıyor.
Bu görüşme Gorran ve KYB liderlerinin 2006 yılında Talabani’nin başkan vekili olan Nöşirvan Mustafa’nın KYB’den ayrılarak Gorran’ı kurmasından bu yana ilk defa gerçekleşmiş olması nedeniyle önem taşıyor. Görüşmenin ardından yapılan ortak açıklamada 2009’da parlamentoda kabul edilen IKBY anayasa tasarısının üzerinde değişiklikler yapılmak üzere parlamentoya geri gönderilmesi konusunda hemfikir olunduğu ve iki parti arasındaki ilişkilerin normale dönmesi için çalışmalar yapılacağı kaydedildi. Basın açıklamasında Talabani, KYB ve Gorran arasında bir sorun olmadığını dile getirirken, Mustafa ise IKBY’de her siyasi grubun taleplerinin karşılanması için anayasal değişikliğin sağlanması yönünde uzlaşıldığını belirtti. Talabani’nin dikkat çeken bir başka açıklaması da, son zamanlarda KYB’li yetkililerce sıkça dile getirilen, KDP ile aralarındaki stratejik anlaşmanın revize edilmesi gerekliliği oldu.
IKBY’de heyecanla karşılanan bu görüşmenin ani bir gelişme olduğu düşünülmemelidir. Zira KYB ve Gorran yetkilileri arasında 6 aya yaklaşık bir süredir çeşitli kanallar vasıtasıyla görüşmelerin gerçekleştirildiği Kürt medyasına yansıyordu. İki parti arasında ilk yüksek düzeyli görüşme ise iki sene öncesine dayanıyor. Mart 2010’da Süleymaniye’deki KYB merkez teşkilatının başkanı ve Talabani’nin eşi Hero İbrahim Ahmed Nöşirvan Mustafa’yı ziyaret etmişti. Bundan sonra iki partiden delegasyonlar birkaç defa çeşitli nedenlerle bir araya geldiler. Şubat 2011 protestoları sırasında ve sonrasındaki süreçte o zaman başbakan olan KYB’li Berham Salih ve Nöşirvan Mustafa birkaç kez Gorrran’ın başını çektiği muhalif grubun iktidara uzlaşı için öne sürdüğü şartları görüşmek için bir araya gelmişti. Gorran’ın basın organlarına göre birçok kez Salih, Mustafa’ya görüşme teklifinde bulunmuş ancak Mustafa tarafından reddedilmişti. İktidar tarafından reform talepleri yerine getirilmedikçe uzlaşmaya yanaşmaz tavrını koruyan Gorran ve KYB arasındaki gergin ilişkiler Mart 2012’ye kadar devam etmiş, Mart ayında ise yine bir KYB delegasyonu Mustafa’yı ziyaret etmişti. Geçtiğimiz Mayıs ayında ise ilişkileri normalleştirmek için görüşmeler başlatıldı. 10 Mayıs 2012’de Süleymaniye’de IKBY Parlamentosu’nun ofisinde her iki partinin delegasyonları bir araya gelmiş ve ilişkilerin normalleştirilmesi üzerinde çalışmak için ortak bir komisyon oluşturulduğu medyaya yansımıştı.
Talabani’nin Haziran ayı ortasında Almanya’ya gidişinden önce, Nöşirvan Mustafa ile ilişkilerini onarmak için attığı adımlar da Kürt medyasında geniş yankı uyandırmıştı. Bunlardan en göze çarpanı 1 Haziran 2012’de KYB’nin kuruluşunun 37. yıldönümünde Talabani’nin Nöşirvan Mustafa’ya yönelttiği övgüler ve Mustafa’nın ismini 29 kez telaffuz etmesiyle ün kazanan konuşması oldu. Konuşma Gorran’a bir açılım olarak yorumlanmış, fakat Gorran yetkilileri bunu –sadece gerçeklerin dile getirilmesi- olarak gördüklerini ifade etmiş, Talabani’nin hamlesi karşılıksız kalmıştı.
Bu süre içinde çeşitli KYB yetkililerince Gorran ile ilişkilerin normalleşmesi yolunda önemli derecede yol kat edildiği, hatta tartışmalı bölgelerde Eylül 2012’de yapılması kararlaştırılan fakat Haziran ayı sonunda ertelenen vilayet seçimlerine birlikte girmek konusunda karar verildiği gibi açıklamalar yapılsa da, Gorran tarafı bunları inkâr etmiş, yapılan görüşmelerin de KYB’nin isteği üzerine olduğunu belirtmişti. Gorran’ın bu tavrının nedeni iktidar partilerinden biri olan KYB ile gireceği herhangi bir anlaşmanın 2010’un son aylarından beri sistemli şekilde Süleymaniye vilayet meclisinde sandalye kazanmak için gösterdiği çabaların boşa gitmesi, 2013 genel seçimleri için ise ciddi oy kaybı anlamına gelecek olmasıydı. Dolayısıyla Temmuz ayı ortasından itibaren bakıldığında, vilayet meclisi seçimlerinin ertelenmesinden sonra Gorran’ın tavrında bir rahatlama olduğu görüldü. Örneğin temmuz ayının sonlarına doğru gerçekleşen Gorran-KYB delegasyonu görüşmelerinden birinde iki partinin temelde devlet başkanının geniş yetkilerini sınırlamayı hedefleyen anayasa değişikliği için bir anlaşmaya vardığı duyurulmuştu.
Gorran’ın Temmuz-Ağustos ayları boyunca KYB ile gerçekleştirdiği görüşmeler sıklaşırken KDP’ye yönelik eleştirileri de aynı ölçüde arttı. Gorran Barzani’nin Bağdat ile artan sorunların çözümü için kurmak istediği ve IKBY’deki tüm siyasi grupları davet ettiği uzlaşma komitesi toplantılarına, -bu tür toplantılarının anlamı olmadığını, KDP’nin sadece Bağdat ile sorun yaşadığında olduğunda muhalefetle birlik olmak istediğini- öne sürerek katılmadı. Bunu takiben Nöşirvan Mustafa, Barzani ve ailesinin son 20 yıldır KBY’de güçlerini konsolide etmek için aşiret sistemini sağlamlaştırdığı, petrol sözleşmelerinin gelirlerinin şeffaf olmadığı, hükümetin bir mafya gibi işlediği, adil bir seçim yapıldığı takdirde KDP’nin oyların yüzde 15’inden fazlasını alamayacağı gibi iddialarla KDP üzerindeki baskıyı tırmandırdı. Son günlerde KYB’nin yönetimde stratejik anlaşma gereğince hak ettiğinden daha az yetkiye sahip olduğu, örneğin Duhok ve Erbil vilayetlerinde KYB’li yöneticilerin yeterince görev almadığı yönünde medyada yer alan eleştiriler KDP’nin endişelerini artırdı. Tüm bu gelişmeler sonunda 25 Eylül 2012’de, yani Talabani’nin Irak’a dönüşünden bir hafta kadar kısa bir süre sonra gerçekleşen ilk liderler düzeyindeki Gorran-KYB görüşmesi KDP için tehlike çanlarının çalmasına neden oldu.
Bilindiği üzere KYB’nin 2009 seçimlerinde yaşadığı 25 sandalyelik kayıp, Süleymaniye’deki nüfusunun azalması ile KDP’nin elinin güçlendirmiş, 2006 yılından bu yana bölgeyi aralarındaki stratejik anlaşma ile yöneten iki iktidar partisi KDP-KYB arasındaki siyasi dengeyi KDP’nin lehine çevirmişti. KDP her ne kadar söylem düzeyinde 2006’dan bu yana oyların çoğunluğu tek başına aldığını, buna rağmen KYB ile anlaşma içinde olduğunu iddia ederek üstünlüğünü vurgusa da, aslında 2013’te yapılacak genel seçimlere KYB ile beraber girmezse iktidarını korumak için yeterli oyu elde edemeyeceğini, muhalefet partilerinden herhangi biriyle gireceği anlaşmanın oyların çoğunluğunu almasına imkân vermeyeceğini hesaplıyor. Dolayısıyla Talabani’nin stratejik anlaşmanın revize edilmesi gerekliliğine de vurgu yaptığı KYB-Gorran görüşmesi hem KYB-Gorran birleşmesinin; hem de anayasa değişikliğinin oy çoğunluğu ile kabul edilmesinin önünü açabileceği nedeniyle KDP için tehdit oluşturuyor.
Gorran ve KYB görüşmesi ve olası birleşmesi ve stratejik anlaşmanın sona ermesi konusunda KDP’nin şuana kadar KDP’nin verdiği tepkilere bakıldığında sakin ve kendinden emin bir tavır takındığı görülüyor. Örneğin KDP Siyasi Büro Başkanı Fazıl Mirani, görüşmeyi ve birleşme ihtimalini IKBY siyaseti açısından ayrılıkların sona ermesi ve daha etkin bir siyasi atmosfer elde edilmesi; KDP açısından da hem Gorran hem de KYB’ye yönelik duruşunun netleşmesi ve daha kolay ilişki kurulması yönünde fayda sağlayacağı için olumlu bir adım olarak değerlendirdi. Diğer KDP yetkililerinin de KYB ve Gorran’ı anayasa değişikliğinin parlamentoya gönderilmesinde aceleci davrandıkları yönünde eleştirdikleri fakat genel anlamda KDP-KYB’nin, Gorran-KYB’ye kıyasla 2006’dan bu yana daha sistematik işleyen bir ilişkisi olduğu, sorun yaşandığı zamanlarda bir araya gelinerek aşılabildiği; stratejik anlaşmanın imzalandığı tarihten bu yana meydana gelen siyasi değişikliklere ayak uydurmak adına üzerinde değiştirilmesi ve eklenmesi gereken bazı maddeler içerdiğini fakat kaldırılmasının mümkün olmadığı çünkü KYB’nin başka seçeneğinin olmadığı yönünde ifadeler kullandıkları görülüyor. (1)
Sonuç olarak KYB ve Gorran’ın birleşmesi, yanlarına İslamcı partilerden herhangi birini çekebilme, dolayısıyla KDP’ye karşı çoğunluk olma olasılıkları düşünüldüğünde, IKBY medyasında heyecanla karşılanan Gorran-KYB görüşmesinin siyasette bir dönüşüm yaratacağı analizinin, üç parti arasındaki ilişkilere ve algılamalara yakından bakıldığında erken yapılmış bir değerlendirme olduğu görülüyor.
Öncelikle KYB’nin Süleymaniye’de oylarının önemli kısmını KDP ile ittifakı yüzünden Goran’a kaptırdığı düşünüldüğünde, 2013 genel seçimleri öncesi Gorran ile birleşmeyi istemesi mantıklı görünse de, Talabani’nin son hamlesini KYB’nin KDP ile olan soğuk savaşında elinde bulundurduğu kartlardan bir yenisi olarak görmek daha doğru olabilir. Daha açık bir ifadeyle, KDP’nin, Gorran’ın sert eleştirileri ve Bahdinan bölgesinde KDP’nin nüfuzunu tehdit edecek şekilde Kürdistan İslami Birliği (KİB) yükselişi nedeniyle iç; Suriye politikası nedeniyle bölgesel güçler ve Bağdat ile artan gergin ilişkiler nedeniyle dış politikada çeşitli kanallardan karşılaştığı baskını ve dolayısıyla kendisinin stratejik müttefikliğine duyduğu ihtiyacın farkında olan KYB’nin, Gorran’ı KDP’den daha fazla taviz elde etmek için kullandığı söylenebilir. KYB heyetlerinin Süleymaniye’deki Gorran merkezini her ziyaretlerinden sonra KDP ile aralarındaki stratejik anlaşmanın revize edilmesi gerektiğini söylemeleri de buna işaret ediyor.
Gorran’ın durumuna bakıldığında, KYB ile yakın ilişkiler kurmak, bugüne dek bu parti ile arasındaki farkı ortaya koymak için yoğun çabalar sarf etmiş olan Gorran’ın KYB tarafından kullanıldığı izlenimini vermesi de KYB ile gireceği bir anlaşma kadar ciddi oy kaybına neden olacağı için çeşitli riskler taşıyor. Son görüşmeden sonra Gorran’lı yetkililerin oldukça temkinli açıklamaları da bu durumu doğruluyor. Zira Gorran’lı yetkililerin, KYB’nin son görüşmelerde Gorran’ın şubat protestolarından beri ısrarla öne sürdüğü toplantı ve gösteri yasası ve anayasa gibi bazı yasaların değiştirilmesi, Gorran destekçisi oldukları için işlerinden çıkarılanların yeniden işe alınması gibi reform taleplerine olumlu yanıt verdiği, ancak bu tavır eyleme dökülmediği halde Gorran’ın KYB ile ilişkilerini normalleştirmesinin mümkün olmadığına ilişkin açıklamaları medyada yer alıyor.
Özetle, birbirini çok iyi tanıyan ve deneyimli iki siyasetçi olan Talabani ve Mustafa’nın şuanda sadece KDP’ye karşı bir siyasi manevra içinde oldukları, herhangi bir birleşme söz konusu olacaksa bile bunun seçim sonrası olacağı söylenebilir. Öte yandan KDP’nin de bu konuda sergilediği tavrın da gösterdiği gibi bu oyunun farkında olduğu görülüyor. KDP’nin en son geçtiğimiz yıl KİB’in bürolarının yakıldığı Zaho olaylarında görüldüğü gibi, varoluşuna yönelik algıladığı tehditler karşısında ani ve önleyici tepkiler veren bir parti oldu düşünüldüğünde hâlihazırda yöneltilen üstü kapalı tehditler karşısında sükûnetini bozması da beklenebilir.
(1) Haftalık Siyasi Levin Dergisi, 11 Eylül 2012.