On Beşinci Yılında ‘Binyıl Kalkınma Hedefleri’ ve Ortadoğu

2000 yılında gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler Binyıl Zirvesi’nde sekiz adet Binyıl Kalkınma Hedefi (BKH) belirlenmiştir. Aradan geçen 15 yıldan sonra başarıya ulaşan hedefler olduğukadar başarıya ulaşamayanlar da bulunmaktadır. Yayınlanan yakın tarihli bir raporda Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki Moon durumu şu şekilde özetlemiştir: "Binyıl Kalkınma Hedefleri'nin arkasında olan küresel seferberlik tarihteki en büyük yoksulluk karşıtı hareketi meydana getirmiştir... BKH bir milyardan fazla insanın yoksulluktan kurtulmasına, açlığa karşı yeni yollar bulunmasına, daha önce hiç olmadığı kadar çok kız çocuğunun okula gitmesine ve gezegenimizin korunmasına yardımcı olmuştur... Ancak tüm bu olağanüstü kazanımlara rağmen eşitsizliklerin devam ettiğinin ve ilerlemenin düzensiz olduğunun da farkındayım. Yoksul nüfus dünyanın belirli bölgelerinde ezici bir biçimde yoğunlaşmıştır. 2011 yılında dünyadaki bir milyar yoksulun neredeyse `'ı beş ülkede yaşamaktaydı. Hala birçok kadın hamilelik boyunca veya doğum sırasında meydana gelen komplikasyonlardan ötürü hayatını kaybetmeye devam ediyor. Gösterilen gelişme kadını ve ekonomik merdivenin en alt basamağında olanları veya yaşı, engeli veya etnik kökeni nedeniyle dezavantajlı olanları ıskalama eğilimindedir. Kırsal ve kentsel alanlar arasındaki eşitsizlikler belirgin bir şekilde görülmektedir."

BM'nin coğrafi terminolojisinde büyük ölçüde "Batı Asya" tanımlamasına tekabül eden Ortadoğu'nun BKH karşısındaki durumuna bakmadan önce tüm alanlarda etkili bu hedefleri hatırlamakta fayda var:

1 Aşırı yoksulluğu ve açlığı ortadan kaldırmak
2. Herkes için evrensel ilköğretim sağlamak
3. Cinsiyet eşitliği ve kadının güçlendirilmesi
4. Çocuk ölümlerini azaltmak
5. Anne sağlığını iyileştirmek
6. HIV/AIDS, sıtma ve diğer hastalıklarla mücadele
7. Çevresel sürdürülebilirliği sağlama
8. Kalkınma için küresel bir ortaklık kurmak

İlk hedef için, son beş yıl dikkate alındığında, Batı Asya karamsar bir tablo çizmektedir. Bölge her ne kadar aşırı yoksul insanların oranının yarıya düşürülmesi hedefini gerçekleştirmiş olsa da yaşanan şiddetli çatışmalar nedeniyle 2011-2015 döneminde BM raporu Bölgede herhangi bir gelişme kaydetmemiştir. Ayrıca, Kuzey Afrika ile birlikte Batı Asya da, genç işsizlik istatistiklerinde en kötü sıralamalarda yer almaktadır. Batı Asya'daki açlıkla ilgili BM raporu şunu kaydetmektedir: "öngörüler gösteriyor ki yetersiz beslenmenin yaygınlığı 1990-1992 ve 2014-2016 yılları arasında savaş, sivil kargaşa ve göçmen sayısının hızla artması nedeniyle 2 oranında artacaktır."

İkinci hedefe bakıldığında, Batı Asya yaygın biçimde görülen şiddetten büyük ölçüde muzdariptir. BM raporu Suriye'yi örnek vererek; "Suriye Arap Cumhuriyeti'nde süren çatışmanın çocukların eğitimi üzerinde yıkıcı etkisi vardır. Suriye Milli Eğitim Bakanlığı'nın verilerine göre 2013 eğitim öğretim yılı sonunda 1. Sınıftan 12. Sınıfa kadar olan kayıt oranları 4 oranında düşmüştür”. Suriye dışındaki mülteci çocukların durumu da Suriye'dekilerden farklı değil: "Lübnan'da ilköğretim çağındaki (6-14 yaş arası) Suriyeli mülteci çocukların okula kayıt oranının civarında olması beklenmektedir."Batı Asya ülkeleri sanılanın aksine üçüncü hedef konusunda farklı bir manzara sergilemektedir. BM raporuna göre: "okula kayıt oranlarında cinsiyet eşitsizliğinin en çok görüldüğü alanın yükseköğretim olmasına rağmen, bu konuda gelişme gösteren ve hedefe ulaşan tek bölge Batı Asya'dır. "  Ancak Batı Asya'nın şimdiye kadar ilk ve ortaöğretimde cinsiyet eşitliğini sağlayamadığı unutulmamalıdır.

Çocuk ölümlerine ilişkin dördüncü hedefe ilişkin Batı Asya, başarı sergilemektedir. 1990 ve 2015 yılları arasında beş yaş altı çocuk ölüm oranı e gerilemiştir. Daha spesifik olmak gerekirse, 1990 yılında ölüm oranı 1000 çocukta 65 çocuk iken şimdi 1000 çocuktan 23'ü hayatını kaybetmektedir. Fakat Bölge, gösterdiği gelişmeye rağmen dünya ortalaması olan 19'u yakalayamamıştır.

Beşinci hedefe gelindiğinde de Batı Asya ülkelerinin makul bir biçimde başarılı oldukları görülmektedir. 1990-2013 arasında anne ölüm oranları C düşmüş, 15-19 yaş arası kadınlarda doğum oranı önemli ölçüde düşmüş ve uzman sağlık personelinin katıldığı doğumlar dünya ortalaması olan q'in çok üstüne çıkarak