Ortadoğu İçin Örnek Bir İşbirliği: Türkiye-Suriye Asi Nehri Dostluk Barajı

Dr. Tuğba Evrim Maden, ORSAM Su Araştırmaları Programı Uzmanı
Lübnan, Suriye ve Türkiye’nin kıyıdaş olduğu Asi nehri havzasının büyüklüğü 24.660 km2’dir. Toplam havza alanının yüzde 69’u Suriye, yüzde 8’i Lübnan ve yüzde 23’ü Türkiye topraklarında yer almaktadır. Lübnan dağlarında doğan Asi nehri, Lübnan sınırları içerisinde 40 km aktıktan sonra Suriye sınırları içerisine girer ve yaklaşık 325 km yol kateder. Türkiye sınırları içerisine girdikten sonra 88 km aktıktan sonra Akdeniz’e dökülür. Beka vadisinde yer alan Labweh kaynaklarından doğan Asi Nehri’ne Karasu ve Afrin suları da katılmaktadır. Bölge ekonomisi için önemli olan ve önemli tarım arazilerine sahip olan Asi nehri havzası suları Lübnan sınırları içerisinde sulama suyu için iki regulatör yer almaktadır. Suriye kesiminde ise 1989 yılında 155.300 hektar olan sulanan alan miktarı 2008 yılında 215.000 hektara ulaşmıştır. Sulama için Ghap vadisi yeraltı sularında kullanan Suriye, Asi nehri üzerinde 1937 yılında başlayan ve 1976 yılında tamamlana Humus kenti yakınlarında tekrar inşa edilen Katina barajı, 1960 yılında tamamlanan Rastan ve Mhardeh barajları yer almaktadır. Bu üç barajın toplam rezervuar kapasitesi 495 milyon m3’tür. Tüm kolları ile birlikte suriye sınırları içerisinde Asi nehri havzasında 41 baraj yer almaktadır.   İlişkilerde Sorunlu Dönem   Bilindiği üzere, 1939 yılında İskenderun Sancağı’nın Türkiye’ye iltihak etmesi sonucunda Türkiye-Suriye ilişkilerinde gergin bir dönem başlamış, iki ülke arasındaki Asi nehri sorunu da Hatay’ın durumuyla doğrudan bağlantılı bir hale gelmişti.   1940-1970 yılları arasında Türkiye havzada yer alan Amik gölünü kurutma çalışmalarını sürdürmüştü. Türkiye ilerleyen yıllarda Asi üzerinde Karamanlı, Tahtaköprü, Yayladağ ve Yarseli barajlarını inşa etmiştir. Şu an ise, Reyhanlı barajının yapılması da gündemdedir.   1950’lerde Suriye tarafında ise Ghab vadisi projesi uygulamaya konulmuştur. Taşkınlara maruz kalan bölgeyi 1954 yılında drene etmeye başlayan Suriye, projeyi 1968 yılında tamamlamıştır. Borularla suların drene edildiği proje sonrasında 43.200 hektarlık bataklı alanı tarım alanına dönüşmüştür.   1994 yılında Suriye ve Lübnan Asi nehri sularının kullanımına ilişkin iki taraflı bir andlaşma imzalamışlardır. Türkiye’nin dahil edilmediği bu andlaşmaya göre yıllık ortalama kapasitesi 420 milyon m3 olan Asi Nehri sularının 80 milyon m3’ü Lübnan’a, 340 milyon m3’ü Suriye’ye bırakılmıştır. Buna göre Lübnan’da doğan Asi nehri sularının yüzde 19’u Lübnan’a ayrılmıştır. 2002 yılında Zezun barajının yıkılması ile 70 milyon m3 su boşalmış ve çevrede büyük bir taşkın meydana gelmiştir. Bu taşkın sonucu Suriye’de köyler ve Türkiye’de tarım alanları büyük zarar görmüştür.   Asi nehri sularına, Suriye’nin Hatay bölgesini kendi toprakları içerisinde sayması nedeniyle uzun bir süre bölge suları ile ilgili görüşmelerde yer verilmemiştir. Bu durumun sonucunda da Türkiye ve Suriye arasında 2009 yılına kadar Asi nehrine ilişkin herhangi bir ortak anlaşma yapılmamıştır.   İvme Kazanan İlişkiler ve Yeni Bir İşbirliği Alanı Olarak Asi Nehri   Uzun yıllar boyunca Suriye ve Türkiye arasında ele alınmayan Asi nehri 2004 yılı sonrasında gelişen Suriye ve Türkiye ilişkileri ile işbirliği alanı haline gelmiştir. 2009 yılında Çevre Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu ve Suriye Sulama Bakanı Nadir El Bounni mutabakat zaptı imzalamışlardır. İmzalanan 51 mutabakat zaptı içerisinde Asi nehri üzerinde “Asi Dostluk Barajını” yapılmasıda yer almaktadır. Türkiye-Suriye sınırında yapılması planlanan barajdan iki ülke “yüzde 50-yüzde 50” modeliyle yararlanacaktır. 8 bin hektar tarım alanını sulaması planlanan barajın temeli, iki ülkenin başbakanının katılımıyla 6 Şubat 2011'de atılmıştır.

Yüksekliği yaklaşık 22,50 metre olması planlanan bu baraj,  20 milyon metre küp kapasitesi ile sulama, taşkın koruma ve elektrik üretme amaçlıdır. Bu baraj Asi nehri havzasında yer alan 8 önemli barajdan biri olacaktır.   Asi nehri üzerinde yapılacak ortak baraj ile oluşturulan bu işbirliği, 2008 yılında Fırat-Dicle havzaları kıyıdaşları Irak, Suriye ve Türkiye’nin tekrar bir araya gelip havza sularının kullanımına ilişkin sorunların çözümü için teknik bir komite kurulmasıyla birlikte, hem bölge sularından ülkeler arası dostluğu daha da geliştirerek faydalanmak açısından hem de Türkiye’nin sınıraşan su politikaları açısından önemlidir.   Türkiye-Suriye arasında Asi Nehri sularının kullanımıyla ilgili olarak yaşanan son gelişmeler, Ortadoğu’da gerilim ve çatışmayla özdeşleştirilmiş suyun, bir işbirliği aracı ve alanı haline getirilebileceğinin en güzel örneklerinden birini vermektedir. Bu açıdan iki ülkenin ortak projesi önümüzdeki dönem daha fazla dikkat toplayacaktır.