RISS ile Rostov-na-Donu

Hasan Kanbolat, ORSAM Başkanı
Russian Institute for Strategic Studies (RISS)’in davetlisi olarak Rostov-na-Donu’ndayız. RISS, Rusya Federasyonu Devlet Başkanlığının resmi düşünce merkezi. Başında Dr. Leonid Reshetnikov bulunuyor. Reshetnikov, oldukça deneyimli ve dünyayı kavramış bir general. Rusya’yı ve torunlarını çok seviyor. Türkiye ile ilişkilerin geliştirilmesine yürekten inanıyor.

Rostov-na-Donu Karadeniz’in kuzeybatı ucunda bulunuyor. Karadeniz’de Akdeniz iklimine ve kültürüne sahip. Ticareti bilen zengin bir şehir. Rostov-na-Donu ile Moskova 1,5 saat. Haftada dört gün doğrudan uçuş bulunan İstanbul ile 2 saat. Rostov-na-Donu’nun ortasından Don nehri akıyor. Don, Avrupa’nın doğal sınırlarından biri. Don nehrinin batısı Avrupa, doğusu Asya. Don, aynı zamanda Osmanlı Devleti’nin kuzey sınırları olmuş. Osmanlı güçleri Don’un Avrupa tarafına kadar gelmiş ve nehri sınır olarak kabul etmiş. Bu bölge Don Kazaklarının (Don Cossacks) yurdu. Kazakların Kıpçak Türkleri kökenleri de bulunuyor. ‘Ataman’ adını verdikleri ilk liderlerinin adı ‘Sarı-Azman’ (1548-1550). Don ve Kuban Kazakları Kuzeybatı Kafkasya’nın Çarlık Rusyası’nın egemenliğine girmesinde büyük katkıları olmuş. Ancak, Bolşeviklere karşı Çar’ın yanında olunca Sovyetler Birliği’nin kurulması sonrası Bolşevikler Kazakların kökünü kazımış. Kazaklar da eski düşmanları Osmanlı Devleti’ne sığınmışlar. Putin döneminde Kazak kültürü yeniden canlandırılmaya çalışılıyor. Hem devletin hem de popüler kültürün ana merkezi haline getirilmeye çalışılıyor.

Kazakların ilk başkenti 1644’de Don kıyısındaki “Çerkesk”. Kazaklar, 1637’de Azak kalesini Osmanlılardan almışlar. Ancak, dört yıl sonra bırakmak zorunda kalınca Azak kalesinin kapısını ve dev kale terazisini yanlarına alarak Çerkesk katedralinin bahçesine koymuşlar. Kapı ve terazi halen kondukları yerde duruyor. Katedralin bahçesinde Çarlık Rusyası ordusunun Kazak kökenli ünlü generali Matvei Ivanovich Platov’un da büstü bulunuyor. Platov, Napolyon’u yenen Rus generallerden biri. Rivayete göre, Napolyon, “Ordumda yüz bin Kazak olsa dünyayı fetheterdim” demiş. Platov’da Napolyon’a “Bana yüzbin Fransız kızı ver, ben de yüzbin Kazak vereyim” demiş. Platov, hem iyi bir komutan, hem de oldukça çapkınmış. İngiltere ziyaretinden Rusya’ya genç ve güzel bir İngiliz kızıyla dönmüştü. İngiliz kız onun son eşi olmuştu. 2012, Napolyon’un Rusya’dan çıkartılmasının 200. yıldönümü. 1912’de 100. yıl kutlamalarının anısına Fransızca ‘bin yaprak’ demek olan milföy tatlısının adı Rusya’da ‘Napolyon’ olarak değiştirilmiş. Ruslar, milföy yapmakta oldukça ustalar.

Don, kendine oldukça güvenen bir nehir. Oldukça yavaş ve durgun akıyor. Bu nedenle Kazaklar, Don nehrine ‘Tihiy Don’ diyorlar. Yani, ‘yavaş akan Don’. Mihail Şolohov’un Don Kazaklarını anlatan muhteşem eserinin adı da bu nedenle “ve Durgun Akardı Don”. Kazaklardan ve Ruslardan önce verimliliğinden dolayı ‘kara topraklar’ olarak adlandırılan Don bölgesinde Kuzey Kafkasya halkları yaşıyordu. Adigeler, Nogaylar, Osetler… Osetlere göre Don nehrinin adı Osetçe’den geliyor. Osetçe ‘don’ nehir anlamına geliyor. Nitekim, Karadeniz’e kuzeyden dökülen diğer nehirler de ‘din’ ekiyle başlıyor. Dinyester, Dinyeper, Dunay…

Bazı Rus tarihçileri, “Çarlık Rusyası, Türk kültürlü Slav devleti. Osmanlı Devleti ise Slav kültürlü Türk devleti” diyorlar. Nitekim, Avrasya coğrafyasının kuzeyinin kaderini Çarlık Rusyası ve onun devamı SSCB (St. Petersburg-Moskova) belirlerken, Avrasya coğrafyasının güneyinin kaderini Doğu Roma ve onun devamı Osmanlı Devleti (İstanbul) belirledi. Avrasya’yı birleştiren halklar ise Romalılar, Ruslar, Türkler, İranlılar, Moğollar, Araplar ve Büyük İskender ile Makedonlar olmuş. Bu halkların güçlü devlet yapıları bölgeye istikrar ve güven sağlamış. İstikrar, ticaretin doğudan batıya doğru kesintisiz akışını getirmiş. Ticaret de refahı, bilimsel ve kültürel yapının gelişimini getirmiş. Bölgenin atomize olması ise bu kazanımları alıp götürmüş.

Türk-Rus ilişkileri giderek daha iyi oluyor. Ancak, Çarlık Rusyası-Osmanlı Devleti yılları ve Soğuk Savaş döneminin hasarlarının onarımı henüz bitmedi. Geçmişin onarımı yerine günü kurtarmaya odaklanılmış. Çatı, hava güneşliyken onarılır. Rüzgar çıktığı zaman değil.