Sadr Hareketi Milletvekillerinin İstifası: Parlamenter Siyasetten Halk Muhalefetine

Irak’ta Ekim 2021’de yapılan seçimlerden bu yana aylar geçmesine rağmen siyasi çıkmaza giren hükûmet kurma sürecinde gelinen aşamanın ülke siyasetini kitleme noktasına getirdiği görülmektedir. Zira parlamentonun en büyük grubu Sadr Hareketi’nin 73 milletvekili Şii lider Mukteda es-Sadr'ın talimatının ardından istifa etmiştir. İstifaların Parlamento Başkanı Muhammed Halbusi tarafından kabul edilmesiyle birlikte Ekim 2021’den bu yana hükûmet kurma sürecinde ilerleme katedilemeyen ülke siyaseti öngörülemez bir evreye taşınmıştır.

İstifa hamlesiyle oldukça radikal bir hamle gerçekleştiren Sadr’ın, siyasi sürece yeni bir boyut katarak mevcut gerilimli atmosferi adeta dinamitlediğini söylemek mümkündür. Bu hamlenin ne ölçüde Sadr Hareketi’nin çıkarına olacağını kestirmek oldukça güç olsa da harekete ve ülke siyasetine yansımaları kaçınılmaz olacaktır. Ülkede 8 aydır süren hükûmet kurma sürecindeki belirsizliğin devam edeceğine işaret eden istifaların, aynı zamanda iç siyasal dengeleri altüst etme ihtimali de bulunmaktadır.

Çekilme, Siyasi Jeopolitiği Altüst Etti
Sadr’ın hamlesi, Irak siyasetinde 2003’ten bu yana derinleşen Şiiler arası anlaşmazlığın sonucu olarak okunabilir. Özellikle önce 2018 seçimlerinde sonrasında ise Ekim 2021 seçimlerinde ayrı listeler hâlinde seçimlere giren Şii grupların izleyen siyasal süreçlerde de farklı hareket ettikleri görülmektedir. Nitekim ekim seçimlerinden bu yana Sadr’ın diğer Şii gruplardan ayrı biçimde Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ve Sünnilerle birlikte hareket etmesinin, “Şii evi” olarak tanımlanan Şii grupların birlikte hareket ettiği çatı yapıyı bozduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Bu noktada etnik ve mezhepçi siyaseti aşmayı amaçlayan yeni bir siyaset iddiasındaki Sadr’ın, ülkede 2003 sonrasında oluşan teamülleri altüst edecek yaklaşımda ısrarcı olduğu görülmektedir. Nitekim bu dönemde parlamentodaki bileşenlerin tamamının bir araya gelerek kurduğu muhalefetsiz “ulusal birlik hükûmetlerinin” aksine Sadr “çoğunluk hükûmetinin” ülkede yanlış giden eğilimleri tedavi edeceğini savunmuştur. Sadr’ın bu konudaki ısrarı ülkeyi yeni bir siyasi kriz ortamına itmiştir.

Sadr’ın bu çerçevede KDP ve Sünnilerle birlikte hareket ederek hükûmet kurma girişimleri, ulusal birlik hükûmeti yanlısı bir tutum benimseyen İran yanlısı grupların sistemin dışında kalma ihtimalini gündeme getirdiğinden hükûmet kurma süreci sekteye uğramıştır. Şii evinin dağılması pahasına istifa adımı atarak siyaset masasını dağıtan Sadr, taleplerinin karşılanmaması hâlinde siyasi alanı dinamitleyeceğini bir kez daha göstermiştir.

Sadr liderliğinde ve Sünni Egemenlik İttifakı ile KDP’nin yer aldığı Vatanı Kurtarma Koalisyonu adı verilen yapı çökerken, Sadr’ın yanında yer alarak İran yanlısı güçleri karşılarına alan Sünniler ve KDP oldukça zor bir kararla karşı karşıya kalmıştır. Nitekim iki aktörün Sadr'ın siyasi süreçten çekilmesini engellemek için çalıştıkları da gündeme gelmiştir. Yeni gerçekte Sadr’ın eski müttefiklerinin önündeki en makul seçeneğin, İran yanlısı grupların talepleri öncülüğünde oluşacak yeni siyasi durumu kabullenmek olduğu söylenebilir. Zira bu iki aktörün kazanımlarını ve konumlarını kaybetmemek adına sürece müzakereye açık bir motivasyonla yaklaşmaları en uygun seçenek olarak görünmektedir. Nitekim daha önceki süreçte Şii Koordinasyon Çerçevesi adına Hadi el-Amiri’nin özellikle KDP’yi ikna edebilmek için Erbil’e birden fazla ziyaret düzenlediği akılda tutulmalıdır. İstifa kararının üçlü ittifakla istişareli alındığı ifade edildiğinden Sadr gibi istifa etmemeleri mevcut zorlukların göze alındığına işaret etmektedir. Sünniler ile KDP istifa etmeyerek siyaset konusundaki farklılıklarını da gösterdikleri gibi ileride kurulacak hükûmete de göz kırpmaları muhtemeldir.

Mutlak Şii Liderliği Mücadelesi
Sadr’ın istifasının ardındaki sebeplerden birinin “Şii evi” içerisindeki liderlik mücadelesi olduğu söylenebilir. Sadr, Hikmet Hareketi lideri Ammar el-Hekim ve Kanun Devleti Koalisyonu lideri eski Başbakan Nuri el-Maliki arasında “mutlak Şii liderliği” mücadelesi devam etmektedir. Bu mücadeleye 2018’den bu yana İran yanlısı Bedir Tugayları komutanı ve Fetih İttifakı lideri Hadi el-Amiri de güçlü şekilde katılmıştır. Söz konusu Şii aktörler, İran’ın da açık desteğini alan Şii Koordinasyon Çerçevesi adı altında Sadr’a karşı bir misyon benimseyerek bu mücadelede el yükseltmektedir. Ancak ekim seçimlerinin galibi Sadr’ın, istifa hamlesiyle, siyasi arenada Şiilerin yürütücü gücü ve lideri olduğu savıyla hareket etmekten vazgeçmeyeceği görülmektedir.

Sadr’ın, hükûmet kurma sürecinde İran yanlısı gruplarla yan yana gelmek istemiyor oluşu da istifa hamlesiyle bir kere daha teyit edilmiştir. Zira ülkede yükselen İran karşıtlığı dikkate alındığında istifa hamlesinin Sadr’ın lehine bir sonuç doğurması beklenebilir. İran ile arasına çok belirgin bir çizgi çekmesini beklemek yanıltıcı olsa da Tahran’a karşı nispi mesafe koyarak Irak milliyetçisi tutumunu pekiştirmeye çabalayan Sadr, bu girişimiyle İran karşıtı toplumsal alandaki imajını güçlendirmeye çalışıyor görünmektedir.

Sadr milletvekillerinin istifası sonrası seçimde en fazla oy alan ikinci kişinin boşalan koltuğu doldurması beklenmektedir. Bu durumda Maliki, Fetih İttifakı ve bağımsız vekillerin sandalye sayılarını artıracağı yeni bir parlamento aritmetiğinin oluşacağı tahmin edilmektedir. Bu sayısal değişim İran yanlısı grupların elini güçlendireceği anlamına geleceğinden yeni hükûmet kurma sürecinin yürütücü gücü olacakları da değerlendirilebilir. Dolayısıyla Sadr’ın istifa hamlesiyle Şii Koordinasyon Çerçevesi’ne hükûmet kurması konusunda alan açtığını söylemek yanlış olmayacaktır. Ancak Sadr'ın gizli silahı, geniş destekçi ağı ve sokaktaki hâkimiyetidir. İstifa hamlesi, rakipleriyle sokakta yüzleşme niyetinin işareti olarak da okunabilir.

Halk Muhalefeti Siyasetine Geçiş
Siyaseti yönlendiren en büyük parlamenter yapı olan Sadr Hareketi’nin, istifa hamlesiyle parlamenter temsilden yoksun “muhalefet halk hareketine” dönüştüğü bir durum ortaya çıkmıştır. Geniş toplumsal desteği bulunan ve tek bir açıklamasıyla Bağdat’ta milyona varan rakamlarda kitleleri sokağa dökme becerisindeki Sadr, sokakta muhalefet yaparak İran yanlısı grupların başarısızlığını ortaya çıkarmak için çaba harcayabilir. Özellikle 2019’da ortaya çıkan kitlesel protesto sürecinde “İran karşıtı ruh” dikkate alındığında, İran yanlısı grupların liderliğindeki bir hükûmetin meşruiyet zemininin beklenenin gerisinde kalacağı görülebilir. Sadr’ın, bu durumdan istifade ederek, olası İran yanlısı hükûmeti devirmek amacıyla elini güçlendirme yönünde risk alması muhtemeldir. Ancak bu durumda, protestolar sırasında İran yanlısı milislerle Sadr yanlısı protestocuların karşılaşması ve gerilimin şiddet olaylarına sahne olması riski de kaçınılmaz görünmektedir. Bu noktada söz konusu grupların aynı zamanda silahlı güce de sahip olması, Şiiler açısından silahlı çatışma riskini ortaya çıkarabilecektir.

Sadr’ın da İran yanlısı siyasi grupların etkisi altındaki Haşdi Şaabi bünyesindeki milis gruplara benzer etkili bir silahlı yapılanmasının bulunması, bu yeni çatışmalı gerçekliğin nedenlerinde biri olarak da okunabilir. Siyasetin giderek milisleştiği ülkede silahlı yapıların muhalefette kalması, siyaset-silah geçişkenliğinin daha da yükselen bir fenomene dönüşme riskini barındırmaktadır. Bu anlamda seçimin galibi olmasına rağmen, Sadr’ın muhalefette kaldığı bir jeopolitikte silahlı gerilimlerin zirve yapması muhtemel görünmektedir. Özellikle İran yanlısı milislerin başbakanı tehdit ettiği ve her durumda meşru siyasete karşı güç gösterisi yaptığı ülkede, sadece son aylarda Sadr’a yakın çok sayıda milis liderinin öldürüldüğü dikkate alındığında söz konusu riskin boyutları anlaşılacaktır.

Sistani’nin Muhtemel Desteği
Irak’taki en büyük Şii dinî otorite Ayetullah Ali Sistani’nin İran yanlısı grupların 2003’ten bu yana yönettiği süreçlerde başarısız oldukları yönündeki kanaati dikkate alındığında Sadr’ın parlamenter siyasi alandan çekilmesi, Necef’in de desteğini alabilecek bir hamle olarak okunabilir. Nitekim Sadr’ın 9 Haziran’da ülkedeki siyasi kriz hakkında yaptığı açıklamada kendisini “Hannana çocuğu” olarak tanımlayarak ailesinin dinî kökenine ve Necef’e vurgu yapması tesadüfi değildir. Babası da dinî merci olan Sadr’ın, Necef’teki Hannana semtine yaptığı vurguyla mevcut mercii Sistani’ye biat ettiğinin işareti olarak değerlendirilebilir. Hatta arka planda Sistani’nin, Sadr'ı bu kararında desteklemiş olabileceğini söylemek dahi abartılı olmayacaktır.

Sadr’ın parlamenter siyaseti bırakarak sokağa inmesi, erken seçimi beraberinde getirebilir. Iraklılık kimliğini önemseyen ve İran’daki Şii anlayış ve siyasetten farklı düşünen Sistani’nin, İran yanlısı grupların hezimete uğradığı seçim sonuçlarından memnun olduğu tahmin edilmektedir. Uzun süredir Şii gruplara kapısını kapattığı da bilinen Sistani, hükûmet kurma sürecindeki tıkanıklığa dair tek bir açıklama yapmasa da olası silahlı gerilimde devreye girebilir. Hatta bu ihtimalde ülkenin yeniden seçime gitmesi konusunda inisiyatif alabilir. Sistani, ülkedeki siyasi kriz bu noktaya kadar tırmanmışken İran yanlısı güçlerin hükûmeti kurmasını istemeyebilir. Zira Sistani, 2018’de Haydar el-İbadi’nin Basra’daki protestoların ardından ikinci kez başbakan olmasına rıza vermediği gibi 2019’daki kitlesel protestolar sonrası yaptığı açıklamayla Adil Abdülmehdi hükûmeti de görevi bırakmak zorunda kalmıştır. Günlük siyasetle ilgilenmemesine rağmen kritik anlarda inisiyatif alan Sistani’nin ülkede gerilimin tırmanmasına ve Şii grupların kavgasına müdahil olması dikkate alınmalıdır. Bu bağlamda Sistani’nin, Sadr’a yönelik müspet tutumunun orta vadede daha da güçlenmesi ihtimaller arasında bulundurulmalıdır.

Sonuç olarak, Sadr’ın istifa hamlesiyle birlikte hem mevcut hem de arzulanan siyaset çökerken, aylardır devam eden hükûmet kurma sürecinde en başa dönüldüğü ve yeni bir pazarlık safhasına geçileceği için hükûmeti kurmanın da oldukça gecikmesi muhtemel görülmektedir. Ancak hükûmet kurulsa dahi seçimin galibi sıfatından vazgeçmesi beklenmeyen Sadr’ın sokaktaki tutumu ve muhalefet yaklaşımı kurulacak hükûmetin geleceğinin ve başarısının turnusolu olacaktır.