Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi Zirvesi

Hasan KANBOLAT, ORSAM Başkanı
20-21 Ekim tarihlerinde Kazakistan’ın eski başkenti Almatı’da 1. Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi Zirvesi düzenlenecek. Zirve, Kafkasya ve Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarını kazanmasının 20. yıldönümünde olması nedeniyle ayrı bir önem taşıyor.
 
Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları 9. Zirvesi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, dönemin Kırgızistan Cumhurbaşkanı Kurmanbek Bakiyev ve Türkmenistan Devlet Başkan Yardımcısı Hıdır Saparliyev’in katılımlarıyla 2-3 Ekim 2009 tarihlerinde Nahçıvan’da gerçekleştirilmişti. Zirve’de 3 Ekim 2009 tarihinde “Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi'nin Kurulmasına Dair Nahçıvan Anlaşması” Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Türkiye tarafından imzalanmıştı. Böylece, kısa adı ‘Türk Konseyi’ olan bu yapı ‘Devlet Başkanları Konseyi’, ‘Dışişleri Bakanları Konseyi’, ‘Aksakallar Kurulu’ (katılımcı ülkelerin akil adamları), ‘Kıdemli Memurlar Komitesi’ ve İstanbul merkezli ‘Konsey Sekretaryası’ndan oluşmaktadır. Türk Konseyi, Türk dünyasında karşılıklı güven ortamının pekiştirilmesini, siyasi dayanışmanın güçlendirilmesini, ekonomik ve teknik işbirliğini, insani ilişkilerin gelişimini, Türk dünyasının tarihi ve kültürel birikimlerinin kayıt altına alınmasını amaçlıyor. 15-16 Eylül 2010'da İstanbul'da yapılan Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları 10. Zirve Toplantısı'nda alınan kararla anlaşmanın imza tarihi olan ‘3 Ekim’in her yıl “Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Günü” olarak kutlanmasına karar verilmiştir. Konseyin işleyişine ilişkin temel anlaşma ve belgeler Almatı Zirvesi'nde imzalanmaya ve onaylanmaya hazır hale getirilmiştir. ‘Ekonomik İşbirliği’ temasıyla düzenlenecek olan Almatı Zirvesi’nde ‘Türk Dili Konuşan Ülkeler Bölgesel İş Konseyi’nin kurulması bekleniyor. Söz konusu İş Konseyi’nin hazırlık toplantısı 3 Ekim’de Ankara’da TOBB’da yapılmıştı. İş Konseyi üyeleri toplantı sonunda özel sektörün kurumsallaşması, tahkim, taşımacılık ve gümrük işbirliğinin geliştirilmesi ve kalkınma ajansı kurulması konularında çalışma grupları oluşturulması ve tarım ve hayvancılık, enerji, müteahhitlik, turizm, sağlık ve eğitim sektörlerinde işbirliğinin geliştirilmesine dair bir protokol imzalamıştı.
 
Türk Konseyi’ne Özbekistan ve Türkmenistan katılmadı. Özbekistan, Türk kimliğinin vurgulandığı hiçbir oluşuma katılmamakta kararlı görünüyor. Zaten, söz konusu katılmama tavrı Kerimov’un Özbekistan’ı izolasyon altında tutan yalnızlaştırma politikasına da uyuyor. Türkmenistan ise tarafsızlık politikasını gerekçe göstererek gözlemci statüsünde duruyor.
 
Türk Konseyi, Avrasya coğrafyasında yeni bir sinerji yaratabilecek mi? Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Türkiye’nin Türk kökenli ülkelere bakışı nostaljik ve duygusaldı. Günümüzde ise Türk kökenli ülkeler arasındaki işbirliği sürekli olarak yeni devlet kurumları yaratma yolunda ilerliyor. TÜRKSOY (Türk Kültür ve Sanatları Ortak Yönetimi), TÜRKPA (Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenter Asamblesi), Türk Konseyi… 20. yıl etkinliklerini bile devlet kurumları düzenledi. ‘Özeleştiri’ yerine ‘övgü’ egemen oldu. Sivil toplum kuruluşları ise tabloda yer almıyor. Türk kökenli ülkeler arasındaki işbirliğinin gelişimi için elbette kurumlara ihtiyaç vardır. Daha fazla ticaret elbette gereklidir. Ancak, Türk kökenli halkların asıl ihtiyacı olan daha fazla hukuksal bütünleşmedir. Azerbaycan, Rusya’ya vize uygulamazken Türkiye’ye uyguluyor. Özbekistan ve Türkmenistan’da. Kazakistan ve Kırgızistan, Türkiye ile sadece kurum kurarken Rusya ile gümrük birliğine gidiyor. Türk Cumhuriyetleri vatandaşları yıllardır Türkiye’de yaşamasına rağmen kaçak sayılıyor. Türkiye’den ülkelerine dönerken alınteri ile kazandıkları paraları vize günü geçtiği takdirde ceza olarak ellerinden alınıyor. Türk Cumhuriyetlerinden Türkiye’ye gelenler sadece bir ile üç ay arası Türkiye’de kalabiliyor. Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre sadece Avrupa’dan Türkiye’ye gelenler mülteci statüsü alabiliyor, Türkiye’nin doğusundan gelenler sadece sığınmacı statüsünde olabiliyor. Bunlar sorunların sadece birkaçı. İyi niyetlerle oluşturulan ortak kurumların hukuksal işbirliğini sağlamaya yönelmesi sorunların giderilmesini sağlayabilecektir. Aysberg’de tepe kurumlara her zaman ihtiyaç vardır. Ancak, tepeyi tepe yapan altındaki kütlenin sağlamlığıdır.