Ankara Süreci: Somali ve Etiyopya Gerilimini Hafifletmede Türkiye’nin Kolaylaştırıcı Rolü

Türkiye’nin Somali ve Etiyopya arasındaki anlaşmazlığın çözümünde üstlendiği kolaylaştırıcılık rolü, iki ülke arasındaki gerilimin diplomatik yollarla hafifletilmesine önemli bir katkı sunmaktadır. Nitekim Türkiye, dış politikada son yıllarda aktif ve çok boyutlu bir strateji izleyerek Afrika Boynuzu’nda önemli bir aktör hâline gelmiştir. Somali ve Etiyopya arasındaki gerilimli ilişkilere yönelik Türkiye’nin kolaylaştırıcılık girişimi de bu stratejinin somut örneklerinden biri olarak öne çıkmaktadır. Ankara Süreci olarak ifade edilebilecek bu diplomatik girişim, Türkiye’nin bölgedeki pozitif gündemini ortaya koymakta ve aynı zamanda iki ülke arasındaki ihtilafların barışçıl yollarla çözülmesini ve bölgesel istikrara katkıyı hedeflemektedir. 

Somali ve Etiyopya temsilcileri arasında 12-13 Ağustos 2024 tarihinde Ankara’da gerçekleştirilen ikinci tur görüşmeler, Türkiye’nin taraflar arasında güven inşa etmeye yönelik çabalarının somut bir yansıması olarak değerlendirilebilir. Türkiye, bu süreçte tarafsız ve yapıcı bir arabulucu olarak müzakerelerin sürdürülmesi ve anlaşmazlığın barışçıl yollarla çözülmesi için gerekli diplomatik ortamı sağlamıştır. 17 Eylül’de devam edeceği belirtilen üçüncü tur görüşmeler, Türkiye’nin bu kolaylaştırıcılık rolünü kararlılıkla sürdürdüğünü ve Somali ile Etiyopya arasındaki diyaloğu güçlendirmeye yönelik çabalarının devam edeceğini göstermektedir. Bu bağlamda Türkiye, taraflar arasında doğrudan müzakereleri teşvik ederek bölgesel istikrarı destekleyen önemli bir diplomatik aktör olarak öne çıkmaktadır.

Ankara Süreci ve İlk Aşamalar
Ankara Süreci, Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed’in Türkiye’den kolaylaştırıcılık talebinde bulunmasıyla başlamıştır. Bu talep, Etiyopya’ya Somaliland’ın Berbera Limanı üzerinden Kızıldeniz’e erişim imkânı sağlayan Mutabakat Zaptı’nın (MoU) Ocak 2024’te Etiyopya ve Somaliland arasında imzalanmasının ardından Somali’nin sert tepkisiyle ortaya çıkan diplomatik gerilimleri hafifletme amacını taşımıştır. Etiyopya’nın Somaliland’in bağımsızlığını tanıma niyetini taşıyan anlaşma, Somali tarafından egemenliğine yönelik bir ihlal olarak değerlendirilmiş ve bu durum bölgedeki gerilimlerin artmasına yol açmıştır.

Türkiye, Somali ve Etiyopya ile uzun süredir devam eden güçlü diplomatik bağlara sahip olması ve her iki tarafın da güvenini kazanmış olması nedeniyle, sürecin doğal bir kolaylaştırıcısı olarak öne çıkmıştır. Temmuz 2024’te Ankara’da başlatılan ilk tur görüşmelerde, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan liderliğinde yürütülen mekik diplomasisiyle, taraflar arasındaki farklılıkların dostane bir ortamda ele alınması ve potansiyel çözüm yollarının araştırılması hedeflenmiştir. Türkiye’nin bu süreçteki rolü, tarafsız ve yapıcı bir kolaylaştırıcı olarak bölgesel barış ve istikrarı teşvik etme çabaları üzerine olmuştur.

Ağustos ayında gerçekleştirilen ikinci tur görüşmelerde Türkiye’nin tarafsız ve kararlı tutumu, taraflar arasında uzlaşı sağlanmasının zeminini oluşturmuş ve barışçıl çözüm arayışlarının devam edeceği taahhüt edilmiştir. Türkiye’nin bu süreçteki başarısı hem Somali hem de Etiyopya ile olan derin ilişkilerine dayanmaktadır; bu ilişkiler, taraflar arasında güven inşa etmede kritik bir rol oynamıştır. Bu arka plan, Türkiye’yi, bölgesel krizlerin çözümünde kilit bir aktör olarak konumlandırmaktadır.

Üçüncü Tur Görüşmelerinden Beklentiler
Ankara Süreci’nin 17 Eylül’de gerçekleştirilmesi planlanan üçüncü tur görüşmeleri, Somali ve Etiyopya arasındaki gerilimleri kalıcı olarak çözmek için kritik bir fırsat sunmaktadır. Özellikle, taraflar arasında doğrudan yüz yüze görüşmelerin henüz gerçekleşmemesi ancak sürecin devamına yönelik tarafların kararlı tutumu, Türkiye’nin kolaylaştırıcılık rolünü daha da önemli kılmaktadır. Dolayısıyla Türkiye, taraflar arasında mekik diplomasisi yürüterek Somali’nin egemenlik endişeleri ile Etiyopya’nın deniz erişimi talebi arasında bir denge sağlamaya çalışmaktadır.

Somali tarafı, özellikle uluslararası hukuka ve 1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne uygun bir çözüm arayışında olduğunu belirterek Etiyopya’nın Somaliland ile yaptığı anlaşmayı egemenlik ihlali olarak görmekte ve bu anlaşmanın geri çekilmesini talep etmektedir. Bu çerçevede, Somali’nin bir çözüm ararken egemenliğine saygı duyulmasını şart koştuğu açıkça görülmektedir. Etiyopya ise tarihsel olarak denize çıkış hakkından yoksun olmanın getirdiği ekonomik ve stratejik dezavantajlarını aşmak amacıyla bir deniz erişimi talep etmektedir. Bu nedenle Etiyopya, Somaliland ile imzalanan MoU’nun, ülkenin 120 milyonluk nüfusunun ihtiyaçlarını karşılamak açısından hayati öneme sahip olduğunu vurgulamaktadır.

Türkiye’nin bu süreçteki başarısı, her iki tarafın da taleplerini dikkate alarak Somali’nin egemenliğine ve Etiyopya’nın denize çıkış hakları bağlamındaki ekonomik ihtiyaçlarına cevap verecek bir orta yol bulma kabiliyetine bağlıdır. Bu bağlamda Türkiye, tarafların beklentilerine yönelik alternatif çözüm önerileri sunarak orta yol bulunmasına katkı sağlamaktadır. İlk iki turda taraflar arasında yüz yüze görüşmeler gerçekleşmemiş olmasına rağmen üçüncü tur görüşmelere devam etme kararlılığı, somut ilerleme kaydedilmesi açısından Türkiye’nin diplomatik prestiji bakımından da kritik bir öneme sahiptir. Bu bağlamda Somali ve Etiyopya’nın temel beklentisinin, Türkiye’nin yapıcı ve tarafsız tutumunu sürdürerek taraflar arasında uzlaşıyı teşvik eden bir çözüm sunması olduğu söylenebilir. Diğer taraftan bu sürecin başarıyla sonuçlanması, Afrika Boynuzu’nda bölgesel istikrarın sağlanmasının yanı sıra dünyanın farklı bölgelerindeki benzer sorunlar için de bir referans noktası teşkil edecektir.

Sonuç olarak Türkiye’nin, Somali ve Etiyopya arasındaki kolaşlaştırıcılık girişimi, Ankara’nın bölgesel ve küresel diplomasideki konumunu güçlendirdiğini göstermektedir. Bu girişim, sadece iki ülke arasındaki gerilimleri azaltmakla kalmayıp, Türkiye’nin Afrika Boynuzu’nda uzun vadeli ve sürdürülebilir kalkınma temelli bir strateji izlediğini de ortaya koymaktadır. Ankara Süreci’nin üçüncü turundaki ya da takip eden aşamalarındaki tutumu, Türkiye’nin rolünün bölgesel barışa katkı sağlamasını ve uluslararası arenada güvenilir bir arabulucu olarak tanınmasını konsolide edecektir. Ancak Ankara Süreci’nin kayda değer zorluklarla karşı karşıya olduğu unutulmamalıdır. Bu zorluklar; Etiyopya’nın Somaliland ile imzaladığı MoU ve Somali’nin, Büyük Etiyopya Rönesans Barajı bağlamında Addis Ababa ile anlaşmazlık yaşayan Mısır’la yakınlaşan ilişkileridir. Ancak bu gelişmeler, zorlukların yanı sıra Türkiye’ye kolaylaştırıcı aktör olarak fırsatlar da sunmaktadır. Bu anlamda Türkiye, tarafları ortak zeminde buluşturma konusunda söz konusu gelişmeleri, süreci hızlandırabilecek bir kaldıraç olarak kullanma potansiyeline de sahiptir. 

Bu görüş yazısı, 15 Ağustos 2024 tarihinde Anadolu Ajansı internet sitesinde " Ankara Süreci Afrika Boynuzu'na barışı getirecek mi?" başlığıyla yayımlanmıştır.