Etiyopya-Somali Krizinde Türkiye'nin Diplomasi Zaferi: Ankara Bildirisi
Somali ve Etiyopya arasındaki tarihsel ilişkiler, coğrafi yakınlık, etnik ve kültürel bağlarla şekillenmiş ancak bu bağların yanı sıra sınır anlaşmazlıkları ve terör örgütleriyle mücadele gibi sorunlarla da sınanmıştır. Özellikle 2024 yılı başında Somali’nin ayrılıkçı bölgesi Somaliland’la Etiyopya’nın liman ve askerî üs kazanımını içerdiği iddia edilen Mutabakat Zaptı (MoU) imzalaması, iki ülke arasındaki sorunları derinleştirmişti. Ancak tarafların talebiyle Ankara’nın ev sahipliğinde gerçekleşen görüşmeler, bu sorunların çözülmesinde önemli bir dönüm noktası olmuştur. Barış süreci, Türkiye’nin diplomatik inisiyatifiyle Mayıs 2024’te hız kazanmış ve Ankara’da düzenlenen iki ayrı toplantının yanı sıra Eylül 2024’te New York’ta düzenlenen BM Genel Kurulu vesilesiyle Türk Evi’nde de taraflarla görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Ankara Süreci olarak adlandırılan bu girişim, iki ülke arasındaki güveni yeniden tesis etmeyi, ekonomik iş birliğini artırmayı ve terörle mücadelede ortak bir çerçeve oluşturmayı hedeflemiştir. Somali ve Etiyopya arasındaki barış anlaşması, sınır güvenliğinin artırılması, ortak altyapı projelerinin geliştirilmesi ve iki ülkenin bölgesel iş birliğinde daha güçlü bir rol üstlenmesini içeren bir yol haritası sunmaktadır.
Türkiye’nin Ara Buluculuk Rolü
Türkiye, 2005 yılında “Afrika Yılı” ilan etmesinden itibaren Afrika Boynuzu’nda aktif bir diplomatik ve insani yardım politikası izlemektedir. Somali’deki siyasi, ekonomik ve güvenlik alanlarındaki yatırımlarıyla bölgedeki güvenilir dış aktörlerden biri hâline gelen Türkiye, Etiyopya ile olan tarihsel bağlarını, ekonomik ve güvenlik ilişkilerini ve diplomatik gücünü de bu süreçte etkin bir şekilde kullanmıştır. Bu anlamda Ankara Süreci, Türkiye’nin barış diplomasisinde sahip olduğu kapasitenin güçlü bir göstergesi olmuştur.
Türkiye’nin ara buluculuk yaklaşımı, tarafsızlık ve kapsayıcılık ilkelerine dayanmıştır. Ankara; Somali ve Etiyopya nezdinde güven tesis ederek taraflar arasında doğrudan diyaloğun geliştirilmesini teşvik etmiştir. Sürecin kritik aşamalarında taraflarla yapılan birebir görüşmeler ve Türkiye’nin güvenilir aktör pozisyonu, anlaşmanın gerçekleşmesinde kilit rol oynamıştır. Nitekim Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde gerçekleşen 11 Aralık’taki görüşmelerin ardından düzenlenen basın toplantısında her iki ülke liderinin de tarihsel dostluğa ve ortak kalkınmaya vurgu yapması, Türkiye’nin bölgeye yaklaşımındaki pozitif ajandayı da ortaya koymaktadır.
Türkiye’nin bu süreçteki diplomatik başarısı dört temel faktöre dayandırılabilir. Bunlardan ilki güvenilir bir aktör olarak Türkiye’nin iki taraf arasında herhangi bir çıkar çatışmasına taraf olmadığı gibi barış sürecinde ekonomik ve insani yardımlarını tarafsız bir şekilde sürdürmüş olmasıdır. İkincisi, Türkiye’nin Somali ve Etiyopya’nın iç siyasi ve sosyal dinamiklerini iyi analiz ederek taraflara uygun çözüm önerileri sunmuş olmasıdır. Üçüncüsü, Türkiye’nin çok taraflı diplomasiyi etkin bir şekilde kullanmasıdır. Bu anlamda Türkiye, Afrika Birliği ve IGAD gibi bölgesel örgütlerle eş güdüm içinde çalışılmasını sağlamış ve süreci uluslararası bağlama oturtmuştur. Dördüncüsü ise Türkiye’nin diplomatik süreçleri destekleyen altyapısının barış sürecinin hızla ilerlemesine katkıda bulunmasıdır.
Türkiye İçin Sonuçların Önemi
Gerçekleştirilen barış anlaşması, Türkiye’nin Afrika Boynuzu’ndaki stratejik pozisyonunu güçlendirmiştir. Somali ve Etiyopya arasındaki barışın sağlanması, bölgede istikrarı artırırken Türkiye’nin bölgesel bir güç ve güvenilir bir ara bulucu olarak itibarını pekiştirmiştir. Bu durum, Ankara’nın Afrika’da oluşturduğu Türkiye modelinin somut bir yansıması olarak diğer Afrika ülkeleriyle gelecekte kuracağı iş birliklerinde yeni bir referans noktası olarak öne çıkmaktadır.
Barış anlaşması, Türkiye’nin bölgedeki ekonomik projelerini daha sürdürülebilir ve uzun vadeli hâle getirerek bölgeye yönelik stratejik etkinliğini pekiştirmektedir. Enerji, altyapı ve lojistik sektörlerinde öne çıkan iş birliği potansiyeli, Türkiye’nin bölgedeki ekonomik ortaklıklarının kapsamını genişletmekte ve derinleştirmektedir. Bu çerçevede, Etiyopya’nın denize açılma arayışları ile Somali’nin bölgesel güvenlik ve ekonomik kapasitesini artırma hedefleri, Türkiye’nin tarafsız ve yapıcı ara buluculuk desteğiyle uyumlu bir vizyona dönüşmüş; tarafların ortak bir zeminde buluşmasına olanak sağlamıştır.
Diğer taraftan barış anlaşması, Türkiye’nin insani diplomasi yaklaşımının başarısını bir kez daha ortaya koymuştur. Küresel ölçekte Türkiye’nin yumuşak gücünü pekiştiren Ankara Süreci, yalnızca taraflar arasındaki diyaloğun sürdürülebilirliğini sağlamakla kalmamış aynı zamanda bunun dolaylı sonuçları olarak ekonomik kalkınma ve güvenlik iş birliği alanlarında sağlam bir temel oluşturmuştur. Türkiye’nin uzlaştırıcı ve çözüm odaklı yaklaşımı, bölgedeki istikrarın artırılmasına katkıda bulunurken aynı zamanda küresel düzeyde diplomatik etkinliğini ve güvenilirliğini de pekiştirmektedir.
Sonuç olarak Somali ve Etiyopya arasındaki barışın sağlanması, Türkiye’nin bölgesel diplomasi tarihinde önemli bir kilometre taşıdır. Türkiye’nin tarafsız, yapıcı ve kapsayıcı yaklaşımı, bu başarıyı mümkün kılmıştır. Bu süreç sadece Somali ve Etiyopya için değil Afrika Boynuzu’ndaki diğer ülkeler için de bir ilham kaynağı olmuştur. Türkiye’nin bu diplomatik zaferi, uluslararası toplumda barış ve güvenliği teşvik eden bir aktör olarak rolünü daha da güçlendirmektedir. Bundan sonraki süreç, Afrika Boynuzu ülkeleri ve Türkiye siyasi elitlerinin karşılıklı olarak beklentilerine cevap verecek olan farklı alanlardaki sürdürülebilir projelere imza atmak ve birlikte kalkınmayı derinleştirmek olacaktır.
Bu görüş yazısı, 12 Aralık 2024 tarihinde Anadolu Ajansı internet sitesinde "Etiyopya-Somali krizinde Türkiye'nin diplomasi zaferi: Ankara Bildirisi" başlığıyla yayımlanmıştır.