Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nde Ertelenen Vilayet Seçimlerinin Perde Arkası

Selen Tonkuş, ORSAM Ortadoğu Uzman Yardımcısı, selentonkus@gmail.com
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nde (IKBY) 27 Eylül 2012’de yapılması kararlaştırılan vilayet meclisi seçimleri geçtiğimiz günlerde dördüncü kez “süresiz” olarak ertelendi. Irak Seçim Komisyonu gerekçe olarak Hıristiyan vatandaşların sadece kendi toplumlarından çıkan adaylara oy vermesine imkân veriyor olması nedeniyle Hıristiyan azınlığın haklarını kısıtlayıcı olarak değerlendirilen seçim yasasındaki anlaşmazlığı gösterirken yasada bir anlaşma sağlandığında yani IKBY Parlamentosu yasadaki değişiklikleri onayladıktan sonra hükümetin yeni bir tarih kararlaştıracağı bildirdi.

IKBY’de son vilayet meclisi seçimleri 2005 yılında, Kerkük hariç Irak’ın geri kalanındaki 14 eyalette ise Ocak 2009’da yapılmıştı. Yani aslında 2009’da Irak’ın geneli ile birlikte yapılması gereken seçimler, ilk önce Ekim 2010’a ertelenmiş, sebep olarak da IKBY’de 2009’da henüz kısa süre önce parlamento seçimleri yapılmış, ve Mart 2010’da da Irak genel seçimleri yapılacak olmasını gösterilmişti. Daha sonra ise Şubat 2011 protestoları sırasında iktidar siyasi atmosferi sakinleştirmek için Eylül 2011’i işaret etmiş, hatta 2011’in temmuz ayında önemli ölçüde bütçe ayrılmış, hazırlıklar yapılmış fakat bu kez de yeni bir seçim yasası yapılması gerektiği ileri sürmüş ve yerel seçimler bir kez daha rafa kaldırılmıştı. 2011 Aralık ayında ise son tarih Eylül 2012 olarak açıklandı.
 
Vilayet meclisi seçimlerinin son üç yılda dördüncü kez ertelenmesi IKBY siyasetinin son dönemdeki dinamikleri göz önüne alındığında gösterilen teknik nedenin dışında, bu kararın perde arkasında siyasi nedenlerin yattığını düşündürüyor. Zira IKBY’deki tüm siyasi partilerin gündemini seçimlerden çok, tam da ortalarında oldukları oldukça karmaşık siyasi manevralar oluşturuyor. 
 
Bilindiği gibi vilayet meclisi seçimleri sonuçlarına, IKBY Parlamentosu’nda herhangi bir şeyi değiştirmeyecek, yönetimdeki güç dağılımını etkilemeyecek olmasına rağmen yüksek önem atfediliyordu. Bunun nedeni ise gelecek sene yapılacak olan parlamento seçimleri öncesi siyasi partilerinin kendi popülerliklerini ölçme ve birbirlerine güç gösterisi yapma istekleriydi. Seçim sonuçlarının 2011’in ilk günlerinden bu yana devam eden siyasi gerginliğin ürününü, bir anlamda kazanan ve kaybedenlerini göz önüne sürmesi bekleniyordu.
 
Siyasi partilerin beklentilerine bakıldığında, IKBY’nin iktidar partilerinden Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) bir yandan Erbil’deki konumu korumak, diğer yandan Süleymaniye’de özellikle Şubat 2011 protestolarından sonra zedelenen prestijini onarmak ve en önemlisi de kalesi olarak gördüğü Bahdinan’da Kasım 2011’de yaşanan Zaho olaylarının da açıkça göz önüne serdiği gibi Kürdistan İslami Birliği’nin (KİB) yükselen rekabetini kontrol altına almak için çaba sarf ediyor ve Eylül 2012 seçimlerinde zaferini ilan etmek istiyordu. Diğer iktidar partisi Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ise Eylül 2012’ye kadar geçen sürede bir yandan ezeli rakibi KDP ile soğuk savaşında çeşitli kartlar oynarken, diğer yandan da ciddi ölçüde Gorran (Değişim) Partisi’ne kaptırdığı Süleymaniye’deki popülaritesini yeniden kazanma çalışmalarına odaklanmıştı. Şubat 2011’de vilayet meclisi seçimlerinde için Süleymaniye valiliği ve vilayet kurulu üyeleri koltuklarını kazanma amacıyla Arap Baharı’nı fırsat bilerek siyasi gerilimi tırmandırmış olan Gorran ise hükümete yönelik sert ve eleştirel tutumunu kararlılıkla devam ettirmekteydi. Diğer iki İslamcı muhalefet partisi Kürdistan İslami Birliği (KİB) ve Kürdistan İslami Grubu (KİG) de Gorran ile birlikte ortak muhalif tutum sergileyerek siyasi gerginliği manipüle ediyor ve Eylül 2012’deki yerel seçimlere hazırlanıyordu.
 
Eylül 2012 Vilayet Meclisi seçimlerinin siyasi partilerin restleşmeleri dışında IKBY siyasetine ilişkin diğer bazı temel sorulara da cevap vereceği öngörülüyordu. KDP, 2006 yılında KYB ile imzaladığı stratejik anlaşmadan bu yana, oyların çoğunluğu tek başına aldığını, buna rağmen KYB ile anlaşma içinde olduğunu, KYB de oylarının önemli kısmını stratejik anlaşma yüzünden Gorran’a kaybettiğini ama buna rağmen ittifakı sürdürdüğünü dile getiriyordu. Dolayısıyla seçimler öncelikle iki parti arasında süregelen bu tartışmaya nokta koyacaktı. Ayrıca KDP ve KYB’nin seçimlere ayrı mı yoksa beraber mi girecekleri ve sandıktan çıkacak sonuç, IKBY siyasetinin temel belirleyicilerinden olan stratejik anlaşmanın sürdürülebilirliğine, dolayısıyla IKBY siyasetinin geleceğine dair önemli ipuçları verecekti.
 
 
Her siyasi partinin belli beklentiler içinde olduğu ve hevesli göründüğü vilayet meclisi seçimlerinin ertelenmesi sonrasında tutumlarına bakıldığında, hem iktidar hem de muhalefet partileri seçimlere karşı oldukları veya hazır olmadıklarını iddialarını reddetti. Buna rağmen aradan geçen günlerde seçim tarihinin hala belirlenmemesi, hatta konunun neredeyse gündem dışı kalmaya yüz tutması dikkat çekiyor.
 
 
Tek tek bakıldığında, seçimlere en hazırlıksız KYB olarak görünüyor. KYB Başkanı Celal Talabani’nin ciddiyetini artıran kötü sağlık durumu, hatta geçtiğimiz günlerde hayatını kaybettiğine ilişkin yer alan haberler birincil neden olarak ortaya çıkıyor. Talabani sonrası neler olacağı sorusu ve mevcut iç çekişmeler ile uğraşan KYB oldukça düşük bir morale ve düşük oy beklentisine sahip görünüyor. Bu durumda KDP’li Neçirvan Barzani hükümetinde başbakan yardımcılığı olarak ikincil bir pozisyonda yer alıyor olmasının da etkisi var. Hepsinin ötesinde ise Süleymaniye’yi kaybetme riski KYB için bu durumda seçimlere girildiğinde gelecek seneki parlamento seçimlerine olumsuz etki edeceğini korkusunu doğuruyor. KYB 2009’daki parlamento seçimlerinde Gorran’a 25 sandalyesini kaptırmıştı. KYB’nin merkezi olan Süleymaniye’de 2011’in başında çıkan protestoları kontrol altına alamaması da KYB’nin gücüne gölge düşürdü.
 
KYB’nin durumu KDP için de seçim karşıtı bir motivasyon oluşturuyor. Zira KYB bu durumdayken seçimlerden çıkacak sonuç KDP ve KYB arasındaki anlaşmayı da tehlikeye düşürebilir. KDP söyleminin aksine parlamento seçimlerine KYB ile beraber girmezse iktidarını korumak için yeterli oyu elde edemeyeceğini, muhalefet partilerinden herhangi biriyle gireceği anlaşmanın oyların çoğunluğunu almasına imkân vermeyeceğini biliyor. Muhtemelen ikinci bir endişeyi de KYB ile Gorran arasındaki hızlanarak devam eden yakınlaşma oluşturuyor. Geçtiğimiz aylarda Talabani Gorran üzerinden KDP’ ye üstü kapalı bir tehdit savurmuş, seçimlere Gorran ile birlikte girebileceklerinin sinyalini vermişti. 1 Haziran’daki KYB’nin kuruluş yıldönümü mesajında Talabani’nin şaşırtıcı şekilde Nöşirvan Mustafa’ya yönelttiği övgüler ve KYB ile Gorran arasındaki son toplantılar KDP’nin olası bir KYB-Gorran yeniden birleşmesi yönündeki korkularını artırıyor olabilir. Bu arka plan üzerine KDP’nin genel geçimler öncesi yerel seçimleri erteleme taraftarı olması anlaşılabilir görünüyor.
 
KDP’nin diğer korkusunu da Bahdinan’daki konumundan emin olmayışı oluşturuyor. Zira KİB şuanda en büyük muhalefet partisi olduklarını ve Bahdinan’da da bir numaralı parti olduklarını iddia etmekten çekinmiyor. Tüm bunların dışında ortada dolaşan başka bir rivayet de seçimlerin ertelenmesinin iktidar partilerine karşı önemli taban kazanacağı beklentisinde olan Gorran’ın geçtiğimiz günlerde Irak Parlamentosu’nda muhaliflerin Maliki Hükümeti’nden güvenoyunun çekilmesine yönelik başlattıkları imza kampanyasına katılmaması nedeniyle IKBY Devlet Başkanı Mesud Barzani tarafından cezalandırılıyor olmasıydı.
 
Muhalefet partileri ise seçimlerin ertelenmesinin ardından bir araya gelerek ortak bir tutum sergilediler. KDP ve KYB’nin teknik bahanelerle seçimi ertelediğini çünkü seçimlerin muhalefetin iktidara karşı ezici zafer üstünlüğü ile sonuçlanacağını bildiklerini, dolayısıyla gelecek seneki genel seçimler öncesi moral kaybetmek istemediklerini, ancak seçimlerin en kısa sürede yapılmaması halinde siyasetin istikrarsızlaşacağını belirten bir bildiri yayınladılar.
 
Muhalefet partilerinin tutumu halkın, mevcut yönetimin yolsuzlukla mücadele gibi diğer birçok soruna karşılık veremeyişi nedeniyle hayal kırıklığına uğraması neticesinde oylarını artıracaklarından emin olmalarından kaynaklanıyor. Aslında Gorran bu beklenti nedeniyle seçim taraftarı gibi görünse de bugünlerde parti içi seçim ve yeniden düzenlemelerle ilgileniyor. Dolayısıyla Gorran’ın seçimlerin ertelenmesine ilişkin hükümet karşıtı söylemleri daha çok medya manipülasyonu izlenimini veriyor. İslamcı partiler de her zaman olduğu gibi 2013 seçimlerinde oy kaybedecekleri kaygısıyla önde gelen muhalefet partisi Gorran’ın tutumuna aykırı davranmayı riske edemiyorlar.
 
Öte yandan, muhalefet partilerinin vilayet meclisi seçimlerinin en kısa sürede yapılmasına ilişkin tavrı bir ironi sergiliyor. Zira muhalefetin Şubat 2011 siyasi krizinden bu yana hükümete yönelttikleri temel eleştirilerin başında yerel yönetimlerin yetkilerinin sınırlılığı, yani Erbil’deki Kürt Bölgesel Hükümeti’nin tüm ekonomik ve siyasi gücü elinde tutması geliyor. Bu çerçevede bakıldığında zaten KDP ve KYB’nin yerel yönetim seçimlerine gitmek yönünde gerçek bir motivasyona sahip olması anlamlı görünmüyor. Yazının başında da belirtildiği gibi seçimler sadece sembolik bir kazanç ve güç gösterisi yapma imkânı sağlayacaktı. Bu nedenle IKBY’de oldukça dillendirilen bir görüşe göre ancak KYB ve Gorran’ın aralarındaki farklılıkları giderip birleşmesi ya da en azından seçimlere birlikte girmesi bu anlamda bir açılım sağlayabilir, aksi takdirde ise vilayet seçimlerinin tekrar tekrar ertelenmesi olası görünüyor.
 
Sonuç olarak 27 Eylül 2012’de yapılacak olan vilayet meclisi seçimlerinin ertelenmesi IKBY’deki hemen her siyasi partinin 2013 genel seçimlerine kadar siyasi dengelerin yerinden oynamamasını tercih ettiğini gösteriyor.