Kürt Bölgesel Yönetimi'nin “Tahrir”inden İzlenimler - 1

Selen Tonkuş Kareem, Ortadoğu Uzman Yardımcısı
Ortadoğu'nun her yerinde esen halk ayaklanmaları rüzgârı Irak'ın en sakin bölgesi olan Kürt Bölgesel Yönetimi'ni de etkisine almış gibi görünüyor. Bir fark ile; burada hükümete yönelik protestolar bölgesel yönetimin merkezi Erbil'de değil de, ikinci büyük şehir olan Süleymaniye'de düzenleniyor. Gösterilerin beşinci günü geride kalırken, Süleymaniye'ye bağlı Keler, Seyid Sadık, Ranya, Halepçe, Koya gibi ilçe merkezleri de, Süleymaniye'nin Tahrir'i Sara Meydanı'ndaki eyleme destek amacıyla protestolar düzenliyor. Buna karşın Erbil ve Duhok'ta sessizlik sürüyor.

Protestoların Süleymaniye halkı tarafından ve Sara (Saray) Meydanı'nda düzenlenmesinin tarihi bir nedeni var. Süleymaniye halkı, şehrin kuruluşundan bu yana Bölge'nin en aydın, eğitimli ve toplumsal, siyasi sorunlara duyarlı kişilerini oluşturuyor. Süleymaniye için –kültür başkenti- denmesinin nedeni de bu. Hatta 18. yüzyılda Osmanlı yönetimi altında halk yerel emirlikler halinde bölgede yaşarken, Baban aşireti tarafından yeni kurulmakta olan bu şehre diğer emirliklerin muhalif sesleri, -sorun yaratan kişi ve aileleri-nin gönderildiğine ilişkin bir rivayet var. Bölge'nin değişim isteyen muhalif siyasi partisi Goran'ın da (Değişim) burada doğması da tesadüf değil. Süleymaniye'nin tam merkezinde bulunan ve adını meydanın solundaki Osmanlı dönemi'ne ait Süphan Ağa Sarayı'ndan alan meydan, 1. Dünya Savaşı'ndan beri halk ayaklanmalarının, protestoların merkezi. Zaten Meydan'a girildiğinde ilk karşılaşılan İngilizlere karşı 1. Dünya Savaşı'nda kahramanlık gösteren Şeyh Mahmut Berzenci'nin büyük bir resmi. Aydınların hergün buluştuğu ve siyasi, felsefi sohbetlerin edildiği tarihi çayhane de bu meydanda bulunuyor. Ayrıca kitapçıların da merkezi burası. Yani Sara Meydanı'nın kültürel ve siyasi bir kimliği var. Ama protestoların altında, Tunus ayaklanmasından daha öncesine, 2010'un son aylarına dayanan siyasi nedenler yatıyor. Zaten 17 Şubat'ta başlayan olaylar, bölgede yakın zamanda düzenlenen ilk protesto değil. Dolayısıyla neler olup bittiğini anlamak için arkaplanda bulunan siyasi gelişmelere bakmak faydalı olabilir.

Geçtiğimiz aylarda başlayan ve parlemento seçimleri kadar siyasi rekabet atmosferinde peş peşe gerçekleştirilen sendika seçimleri ve diğeri ise Kürt Bölgesel Yönetimi Parlamentosu'nun çıkardığı yeni Toplantı ve Gösteri Yasası mevcut olayların öncesindeki iki eş zamanlı gelişme. Yeni yasaya göre, toplantı ve gösteri düzenlemek isteyen grupların yerel yönetimlerden izin alması gerekiyor. Yasa, Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani'nin onayı için beklerken, sivil toplum örgütleri başta olmak üzere birçok kesim –bilgi veririz ama izin almayız- diyerek yasaya karşı çıktı. Sendika seçimlerinde ise beklediği performansı yakalayamayan Goran, destekçilerini ve sivil toplum örgütlerini açıkça Barzani'nin onay vermesini engellemek için protesto yasasına karşı protesto yapmaya davet etti. Bunun üzerine Ocak ayının ilk günlerinde kampanya düzenlenmiş, beşyüzbin imza toplanmış ve protestolar gerçekleştirilmişti. Buna rağmen yasanın onaylanması büyük bir kızgınlık yarattı. Ocak ayı boyuınca siyasi atmosfer, geçtiğimiz seçimlerde Kürt Bölgesel Yönetimi'nde hiçbir bakanlık elde edememiş olan ve vilayet seçimleri için Süleymaniye valiliği ve vilayet kurulu üyeleri koltuklarını kazanma amacında olan Goran'ın hükümete yönelik eleştirilerinin sertleşmesiyle gerilmeye devam etti. Goran'ın televizyon kanalı KNN'de özellikle petrol gelirleri konusunda, hükümeti şeffaf olmamakla, yolsuzlukla suçlayan belgeseller yayınladı. Tam bu sırada önce Tunus'ta, sonra Mısır'da başlayan başarılı halk ayaklanmaları, Bölge'de oluşmuş potansiyel havayı yönlendirmek için Goran'a uygun bir uluslararası ortam sundu.Fırsattan yararlanmakta geç kalmayan Goran, 30 Ocak'ta meclisin fesh edilip, 3 ay içinde de yeniden adil seçimlere gidilmesini öneren, diğer önerilerle beraber yedi maddelik bir halk bildirisi yayınladı. Bu bildiri ile beraber gerilim tırmanırken, Goran'ın kendi destekçileri ve üyeleri de dahil olmak üzere, siyaset ikiye bölündü. Parti, "hükümeti fesh edebilirsiniz ama meclis halkın iradesidir" şeklindeki eleştirilere maruz kaldı. Gelişmeleri değerlendirmek için, Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani tüm siyasi parti başkanları ile peş peşe iki toplantı düzenledi.

Toplantılara Goran Hareketi Başkanı Noşirvan Mustafa davet edilmedi. Barzani, Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ve iktidar partisi olan Kürdistan Demokratik Partisi (KDP), Goran ile görüşmeyi kabul etse dahi, halktan özür dilemedikçe Goran ile bir araya gelmeyeceğini bildirdi. Goran ise uzlaşmaya yanaşmayarak şubat ayı boyunca da konumu korudu.
    Bu arka plan üzerine, 17 Şubat günü Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Barzani'nin bir Avrupa gezisinde bulunduğu sırada Süleymaniye'de bazı sivil toplum örgütleri Mısır ve Tunus halkına desteklerini göstermek amaçlı Sara Meydanı'nda toplanmak için saat 14.00-17.00 arası izin aldı. Meydanda bildirilerini okuyan göstericilerin, yaklaşık 2 km yürüyerek KDP'nin Süleymaniye bürosunun önüne ulaşması olayların başlangıcı oldu. KDP'nin binayı ve kenti boşaltmasını talep eden göstericiler binayı taşlamaya başladı ve camları kırdılar. Bunun üzerine binanın güvenlik görevlileri ateş açtı ve 16 yaşında göstericiler arasında olmayan bir genç hayatını kaybederken, 57 gösterici ve 3 güvenlik görevlisi yaralandı. Saatler sonra Goran'ın Erbil Şubesi'nin yandığı, Soran ve Duhok'takilerin de tahrip edildiği haberi alındı.   Bu olaylı günün ardından göstericilerden bazıları tutuklanırken, Goran Sara'daki gösterilerle ilgisi olmadığı açıklamasında bulundu. Ayrıca Süleymaniye Valiliği 19.00 ve 07.00 saatleri arasında sokağa çıkma yasağı ilan ederken, KDP, Süleymaniye Emniyet Güçleri'nin binalarının güvenliğini koruyamamasını sebep göstererek Erbil'den Zerevani güçlerini gönderdi.   18 Şubat günü ise protestolar devam ederken, bu kez ateş açılmasına, tutuklamalara ve Zerevani'nin şehre varışına tepkilenen halk, iki önemli aydın olan ve Süleymaniye halkı için önemli figürler olan Faruk Refik ve Kürdistan İslami Birliği üyesi Musenna Emin öncülüğünde Sara'da toplandı. Zerevani'nin şehri terk etmesi, göstericilere ateş açan güvenlik güçleri hakkında soruşturma başlatılması ve tutuklananların serbest bırakılmasını içeren bir bildiri okudular. KDP ise binaya saldıranlara soruşturma açılması görüşündeydi. Dolayısıyla iki farklı görüş ortaya çıktı. Aynı gün KDP'nin Süleymaniye'deki iki Öğrenci Birliği binası tahrip edildi. Bunun üzerine gösterilerin üçüncü günü olan 19 Şubat'ta Suleymaniye güvenlik güçleri Sara Meydanı'na konuşlandırıldı.   20 Şubat'ta KYB Genel Başkan Vekili Kosrat Resul bir bildiri yayınlayarak halka barışçıl davranmalarını söylerken Zerevani'nin de şehri terkedeceği teminatını verdi. Dolayısıyla KDP ve Goran arasındaki siyasi gerilimden Kosrat Resul bu kritik zamanda halkın yanında yer aldığını göstererek karlı çıkmış oldu.   Protestoların dördüncü günü olan 21 Şubat'ta Awene Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Asos Hardi, yine halk üzerinde oldukça etkili üç aydın olan Bahtiyar Ali, Aras Fetah ve Merivan Kani'nin mektubunu okudu. Bu mektupta yazanlar ise Sara protestolarının başka bir aşamaya evrilmesine ve Bölge'de olaylara ilişkin olarak yeni bir realite doğmasına sebep oldu. Mektupta –protesto kültürü-nden söz eden aydınlar, gerçek bir demokrasi isteyen halkın, bu amaçla yaptığı protestoda barışçıl araçlar kullanması, eylemlerin şiddet içermemesi gerektiği mesajlarını verdi. Bir başka mesaj da protestocuların taleplerini sabit tutmaması, aksi halde siyasilerin vaatlerinin kurbanı olacakları uyarısı oldu. Bildiriyi takiben Sara Meydanı'nın havası değişti ve göstericiler güvenlik güçlerine milli bayrak ve çiçekler dağıtıp, günün sonunda ise meydanı temizleyerek evlerine dağıldılar.   Sara'da bunlar olurken, Erbil'de ise Bakanlar Kurulu Binası'nda KDP, KYB, Kürdistan İslami Birliği (KİB) , Kürdistan İslami Grubu (KİG) ve Goran yetkilileri bir araya geldi. Gündeminde halkı sakinleştirip, medyayı da gösterileri durdurma yolunda yönlendirme olan toplantıdan Goran'ın onay vermemesi nedeniyle bir sonuç alınamadı. Goran yetkilileri bir reform ajandalarının olduğunu söyleyerek, Ocak ayı sonunda yayınladıkları bildirideki maddelerini yinelediler. Toplantı Goran'ın lider kadrosuna danışmak için üç gün mühlet istemesi ile sona erdi. Bu, yaklaşık iki aydır süren tansiyonun başından beri tüm siyasi partilerin katılımı ile gerçekleştirilen ilk üst düzey toplantıydı. 17 Şubat'ta KDP ve KYB politbüro üyeleri görüşmüş ancak görüşmeye Goran yine çağrılmamıştı.   Beşinci gün olan 22 Şubat'ta Goran, Erbil'deki parti binalarına yapılan saldırının Zerevani tarafından gerçekleştirdiğini açıklarken, Sara Meydanı'nda adeta bir şenlik havası hakimdi. Göstericiler güvenlik güçlerine şekerler ve çiçekler dağıtırken, güvenlik güçleri ile göstericiler arasında ise beyaz giyimli kişiler bir –barış duvarı- ördüler. Entellektüel yazar Rebin Hardi bir bildiri okurken, birçok sevilen şarkıcı konser verdi ve sevilen aktörler de gösteriye destek verdi. Ayrıca Meydan'daki kadın ve çocuk sayısı da oldukça artmıştı.  Hergün kampüslerinde protestolarına devam eden Süleymaniye Üniversitesi öğrencileri aralarında kişi başı 50 dinar (yaklaşık 5 kuruş) toplayarak KDP'ye binasını restore etmesi için gönderdiler.   Sara Meydanı'nda gösteriler devam ediyor. Göstericiler, siyasiler kendileri ile gelip konuşana dek meydanı boş bırakmayacaklarını söylüyorlar.  Süleymaniye'de günlük hayat tamamen protestolara odaklanmış durumda. Şehrin tam merkezinde bulunan Sara Meydanı aynı zamanda şehrin kalbi, halk otobüslerinin merkez durağı ve ticaretin de merkezi. İlk iki gün ise birçok dükkân zarar görmüş, diğerleri de kepenk kapatmıştı. Bölge'nin medya araçları da tamamen protestolara odaklanmış durumda. En popüler figürler ise sayıları 3'e ulaşan hayatı kaybeden kişilerin aileleri. 17 Şubat olaylarında hayatını kaybeden 16 yaşındaki gencin babasının konuşması bir video haline getirildi ve barışçıl mesajlar vermesi açısından kanallarda sunuluyor.   17 Şubat olaylarını takiben "Süleymaniye'de otorite biz değiliz, hizmetleri biz sağlamıyoruz, yolsuzluğu biz yapmıyoruz" diyen KDP yetkilileri, Süleymaniye'deki parti binalarının taşlanmasına anlam veremediklerini, eğer halkın bir talebi varsa bunu meclisten istemeleri gerektiğini ifade etmişti. Parti Başkanı ve aynı zamanda Bölgesel Yönetimi'nin Başkanı Mesut Barzani, protestolara karşı olmadıklarını, barışçıl protestodan yana olduklarını söylüyordu. Protestolar dördüncü gününden itibaren git gide daha barışçıl bir havaya bürünürken, dün gerçekleşen bir gelişme hükümetin duruşunun da yumuşacağını, halkın taleplerine kulak vermeye başladığını gösterdi. Süleymaniye'nin eski valilerinden ve şehirde saygın bir yere sahip Cemal Abdül'ün gözlemleyeceği ve Süleymaniye'li bir avukat olan Bakanlar Kurulu Sekreteri Muhammed Karadagi'nin başlanlık edeceği bir komitenin 17 Şubat olaylarını araştırmasına karar verildi. 23 Şubat'ta ise, 24 Şubat'ta Erbil'de ve 25 Şubat Cuma günü de Süleymaniye'de büyük bir protesto düzenleneceği haberi duyuldu. Aylar öncesinden halkın da dâhil olduğu siyasi bir gerilim yaşayan ve protesto için içsel bir motivasyonun oluştuğu Bölgesel Kürt Yönetimi'nde önümüzdeki günlerde neler olacağı ve barışçıl şekilde devam eden gösterilere hükümetin ve iktidar partisi KDP'nin tepkisinin ne olacağı merak ediliyor.