Rus Dışişlerinin Yoğun Ortadoğu Gündemi

Dr. İlyas Kamalov, ORSAM Avrasya Danışmanı
23 Mayıs 2011 tarihinde Rusya Dışişleri Bakanlığı’nda yoğun bir gün yaşanmıştır. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile bir telefon görüşmesi yapmış, daha sonra ise Libya eski Dışişleri Bakanı Ebu’l-Rahman Şalk ile ikili görüşme gerçekleştirmiştir. Rusya Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, Mahmud Abbas ile yapılan telefon görüşmesi sırasında taraflar, Filistin-İsrail sorununu ve barış görüşmelerinin yeniden başlatılması konusunu görüşmüşlerdir.

Bilindiği gibi, Filistin-İsrail sorununun çözümü sürecinde en aktif rol oynayan ülkeler başında Rusya Federasyonu gelmektedir. Rusya’nın SSCB’den kalan Filistin Devleti’ni destekleme siyasetini devam ettirdiğini göz önünde bulundurduğumuzda Rusya’nın bu süreçte oynadığı rol, daha da büyük önem kazanmaktadır. Nitekim, Mahmud Abbas yapılan telefon görüşmesi sırasında da Rusya’ya kendilerine gösterdiği destek dolayısıyla teşekkür etmiştir. Sergey Lavrov’un görüşme sırasında ısrarla üzerinde durduğu husus ise İsrail ile görüşmelerin başlatılmasından önce Filistin’deki gruplar (HAMAS ve el-Fetih) arasında izlenecek ortak bir tutumun belirlenmesi ve böylece İsrail ile görüşmelere güçlenerek başlaması konusu olmuştur. Rus yetkililer ayrıca HAMAS ile el-Fetih’in izlenecek yolu belirleme konusunda kendilerine yardımcı olabileceğini ve iki grubun yapacağı çalışmalara Rus uzmanlarının da katılabileceğini ileri sürmektedirler. Rusya’nın ABD’den farklı olarak HAMAS ile de ilişkilerini devam ettirmesi, hiç şüphesiz Rusya’nın bölgede hareket alanını genişletmekte ve gerek Filistin içerisindeki meseleler, gerekse de İsrail-Filistin sorunu konusunda arabuluculuk üstlenmesine imkân tanımaktadır.

Rusya’nın arabuluculuğu ile yapılacak Hamas - el-Fetih görüşmesinin gerçekleşmesi ve özellikle de tarafların izlenecek ortak yol konusunda mutabakata varmaları hiç şüphesiz önemli bir gelişme olacaktır. İsrail-Filistin meselesinde ise bir gelişmenin sağlanması daha zor görülmektedir. Hâlbuki Rusya’nın Filistin’e gösterdiği açık desteğe rağmen İsrail ile de iyi ilişkiler içerisinde olması Moskova’nın, İsrail-Filistin meselesinde de önemli katkıda bulunmasına imkân tanımaktadır. Son dönemde Amerikan yetkililerinin İsrail’e 1967 sınırlarını kabul etmeyi teklif etmeye başlamaları da aslında bu meselede yeni gelişmelerin yaşanabileceğine işaret etmektedir. Dolayısıyla özellikle Rusya ile ABD’nin bu meselede çabalarını birleştirdikleri takdirde olumlu sonuç almaları, imkân dâhilinde olacaktır.

Rusya, uzun bir sessizlikten sonra Libya’daki olaylarla da yakından ilgilenmeye başlamıştır. 20 Mayıs 2011 tarihinde Libya Hükümeti temsilcilerinden İslam’a Çağrı Konseyi Genel Sekreteri Muhammed el-Şerif ile yapılan görüşmeden sonra Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Libya eski Dışişleri Bakanı olan, ancak günümüzde muhaliflerin tarafında bulunan Ebu Rahman Şalk ile de görüşmüştür. Aynen Filistin meselesinde olduğu gibi Libya’daki iç savaş konusunda da Rus yetkililer, önceliği ülke içerisindeki güçlerin mutabakata varmalarına tanımakta ve istenildiği takdirde söz konusu görüşmelerin Rusya’nın arabuluculuğuyla, hatta Rusya’nın ev sahipliğinde yapılabileceğini ileri sürmektedirler. Rus Dışişleri Bakanlığı’nın son bir hafta içerisinde Libya’daki savaşa taraf olan bütün güçlerle birer görüşme yapmaları da Rusya’nın bu konudaki kararlılığını ortaya koymaktadır.

Enerji ve askerî alanındaki işbirliği ile SSCB’den kalan Ortadoğu’ya yönelik “miras siyaseti”nin yanı sıra “arabuluculuk” da Rusya Federasyonu’nun Ortadoğu siyasetinin önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Bu siyaset, çoğu kez somut bir netice vermese de Rusya’nın hem Arap dünyasında hem de uluslararası arenada prestijini arttırmaktadır.