Rusya’nın Suriye’ye Verdiği Destek Azalıyor

Dr. Ilyas Kamalov, ORSAM Avrasya Danışmanı
Suriye’de muhalefetin gösterilerinin çok sert bir şekilde bastırılmaya devam edilmesi, gerek ABD’nin gerekse de Suriye’nin en önemli destekçisi olan Rusya’nın sert tepkilerine yol açmaktadır. ABD yetkilileri, Beşar Esad’ın istifasını istemekte ve bu ülkeye karşı yeni yaptırımlar uygulayacaklarını belirtmektedirler. Amerikan yetkilileri, Rusya’nın da aynı tavrı sergilemesi gerektiğini dile getirmektedirler. Amerikan yetkililerinin özellikle Rusya’ya yönelik böyle bir çağrıda bulunmalarının nedeni ise Moskova’nın sorunu hâlâ diplomatik yollarla çözmek istemesi ve eskiden beri destek verdiği müttefikini uluslar arası arenada savunmaya devam etmesidir.

Bilindiği gibi Suriye, Rusya’nın Orta Doğu’ya açılan penceresi konumundadır. Gelişen siyasi ve diplomatik münasebetlerin yanı sıra iki ülke askerî, enerji, ticarî, kültürel ve diğer alanlarda da yakın işbirliği içerisindedirler. Suriye ayrıca Rusya’nın SSCB’nin yıkılışından sonra münasebetlerinin seviyesini hiç düşürmeden aynen devam ettirebildiği nadir ülkelerden biridir. Suriye ile geliştirdiği münasebetler sayesinde bölgede varlığını arttırmaya çalışan Moskova, Suriye’yi başta BM Güvenlik Konseyi olmak üzere çeşitli uluslar arası platformlarda da korumaktadır. Ancak Beşar Esad’ın muhalefetin gösterilerini bastırma yöntemleri ve bu süreçte sivil halkın zarar görmesi, Moskova-Şam siyasi hattını, aynen Ankara-Şam hattını olduğu gibi olumsuz etkilemektedir. Rus yetkililer, bir taraftan sivil kayıplara son vermek, diğer taraftan da ABD’nin askerî müdahalesini ve bölgeye daha fazla yerleşmesini engellemek için defalarca Suriye yönetiminden demokratik reformlar gerçekleştirmeye başlamasını ve savaşı durdurmasını istemiştir.

Rus yetkililer, Suriye’nin istikrara kavuşması için arabuluculuk yapmaya çalıştıkları gibi, başta Türkiye olmak üzere başka ülkelerden gelen inisiyatifleri de olumlu karşılamaktadırlar. Nitekim Moskova, Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Suriye ziyaretini yakından takip etmiştir. Davutoğlu’nun Suriye’yi ziyaret ettiği gün Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da Suriyeli meslektaşı Valid Muallem ile telefon görüşmesi gerçekleştirmiş ve görüşme sırasında Lavrov, Cumhurbaşkanı Dmitriy Medvedev’in 4 Ağustos tarihindeki açıklamasını hatırlatmıştır. Medvedev Suriye ile ilgili yaptığı açıklamada muhalefet ile diyaloga gitmediği ve reformlar başlatmadığı takdirde Suriye yönetimini “üzüntülü kader” beklediğini dile getirmişti. Bu açıklamadan da anlaşılacağı üzere Beşar Esad, reformlar ve ülkede istikrarı sağlama konusunda radikal adımlar yapmadığı takdirde Moskova, Suriye’ye gösterdiği desteği kesecektir. Diğer taraftan Rusya’nın desteği çekmesi, Çin’in de Suriye’den uzaklaşması anlamına gelmektedir. Özellikle BM Güvenlik Konseyi’nde Çin’in ancak Rusya ile birlikte hareket ederek Batı’yı karşısına aldığını görüyoruz. Rusya’nın veto hakkını kullanmadığı oylamalarda Çin’in herhangi bir konuda karşısına Batı’yı alarak tek başına direndiği görülmemiştir. Arap Birliği (Ligi)’nden sonra Rusya’nın da desteğini çekme noktasına gelmesi, Beşar Esad rejimini hiç şüphesiz zayıflatacaktır.

Rusya’nın aynı Libya konusunda olduğu gibi Esad’a verdiği desteği azaltmaktan (belki tamamen kesmekten) başka bir çaresi de yoktur. Moskova’nın tek başına kanlı olaylara sebep veren Esad rejimini desteklemesi ve Suriye yüzünden Batı ile karşı karşıya gelmesi beklenemez. Ancak Moskova’nın izlediği bu siyaset (çaresizlik olarak da adlandırılabilir) hiç şüphesiz özellikle Beşar Esad iktidarda kaldığı takdirde Rusya-Suriye münasebetlerini olumsuz etkileyecektir. Aynı şeyi Türkiye-Suriye münasebetleri için de söylemek mümkündür. Rusya-Suriye münasebetlerinin geleceği ile ilgili yukarıda yapılan öngörü, aslında Rusya’nın diğer Orta Doğu ülkeleriyle münasebetleri için de geçerlidir. Zira, Rusya’nın yıllarca yatırım yaptığı rejimler ve liderler, tek tek iktidardan uzaklaşmakta ve böylece Moskova oyunu yeniden başlamak zorunda kalmaktadır.