Türkiye ve Irak Safları Sıklaştırıyor

Son 2 yıllık süreçte Türkiye-Irak ilişkileri büyük bir ivme kazandı. Bu ivmenin Türkiye-Irak ilişkilerinde yaşanan dönemsel ivmelerden farklı olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır çünkü iki ülke arasındaki ilişkilerinin seyrine baktığımızda dönemsel olarak farklılaştığı görülmektedir.

2003-2005 yılları arasında Türkiye ve Irak arasında bir diyalog oluşturulamasa da Türkiye’nin Sünnilerin siyasi sürece entegrasyonu konusunda önemli bir rol almasıyla birlikte 2005-2009 yılları arasında merkezî hükûmet ile yakın ilişkiler kurduğu görülmektedir. Nitekim bu dönemde Türkiye’nin Erbil, Basra ve Musul’da eş zamanlı olarak başkonsolosluk açması, Türkiye ve Irak arasındaki diplomatik ilişkilerin geldiği noktayı gösterir niteliktedir. Ayrıca 2008’de başbakanlık görevini yürüten Recep Tayyip Erdoğan’ın Irak ziyareti ile 48 mutabakat muhtırasının imzalanması da söz konusu dönemdeki Türkiye-Irak ilişkilerinin geldiği nokta açısından son derece önemlidir. Irak iç siyasetindeki değişikliklerin yanı sıra bölgede yaşanan gelişmelerin etkisi (özellikle Suriye meselesinde iki devletin de farklı pozisyonlar alması) Türkiye-Irak ilişkilerinde ciddi problemlerin ortaya çıkmasını beraberinde getirdi. Bu nedenle 2010-2014 dönemi, Türkiye ile Irak arasındaki ilişkilerin en sorunlu dönemi olarak nitelendirilebilir. Bu süreçte DEAŞ’ın ortaya çıkardığı olumsuz etkenler sebebiyle iç güvenliğini ve egemenliğini sağlamaya çalışan Irak, dış politikada sessiz bir dönem geçirirken Türkiye, Irak’ın DEAŞ ile verdiği mücadeleye uluslararası koalisyon kapsamında ve doğrudan destek sundu. Bu süreçten sonra 2017’de Irak Kürt Bölgesel Yönetiminin (IKBY) gerçekleştirdiği bağımsızlık referandumuyla birlikte, Türkiye’nin merkezî hükûmet ile yeniden bir yakınlaşma girişimi söz konusu olsa da Irak’ta iç istikrarın sağlanamaması, ülkenin dış politikada etkisiz bir süreç yaşamasına neden oldu. Ancak 2021’de Irak’ta yapılan seçimlerin ardından Muhammed Şiya es-Sudani başbakanlığında kurulan hükûmet dış politikada önemli adımlar atma eğiliminde oldu. Komşularla dengeli ilişkiler kurmaya çalışan Irak, bölgesel ve küresel siyasette de prestij sağlama çabasına girişti. İran ve Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerin düzelmesi için yapılan arabuluculuk girişimi bunun en önemli örneğidir.

Irak’ın son dönemde en önemli ve somut adımlarını Türkiye ile attığını söylemek yanlış değildir. Özellikle Irak Başbakanı’nın Türkiye ziyaretinin ardından yapılan karşılıklı ziyaretler sonrası Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da 22 Nisan’da gerçekleştirdiği Irak ziyareti ile zirve noktasına ulaşan diplomasi trafiğinin, iki ülke arasında imzalanan 27 mutabakat muhtırası ve anlaşma ile somutlaştığı bir süreç ortaya çıktı. Türkiye ve Irak arasında güvenlik, ekonomi ve su meselesi konusunda atılan somut adımların ön plana çıktığı görüldü. Bu noktada güvenlik konusunda yakalanan uyum ve iş birliği iki ülkenin diğer alanlarda da geliştireceği ilişkiler açısından önemli bir köşe taşı oldu.

Nitekim Irak’tan Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Fuat Hüseyin, Savunma Bakanı Sabit Abbasi, Haşdi Şaabi Heyeti Başkanı Faleh Feyyad, Ulusal İstihbarat Servisi Başkan Vekili Vakkas Muhammed Hüseyin el-Hadithi, Dışişleri Bakanlığı Komşu Ülkeler Daire Başkanı Muhammet Rıza Hüseyni ve IKBY İçişleri Bakanı Rebar Ahmet’in yer aldığı bir heyet 15 Ağustos 2024 tarihinde Türkiye’yi ziyaret etti. Yüksek Düzeyli Güvenlik Mekanizması toplantısının dördüncüsü gerçekleştirildi ve toplantı sonunda “Askerî ve Güvenlik İş Birliği ile Terörle Mücadeleye Dair Mutabakat Zaptı”nın imzalandığı duyuruldu. Bu mutabakat zaptının dönemlik anlaşmalar dışında iki ülke ilişkileri açısından bir ilk olduğu bilinmektedir. Bu anlamıyla iki ülkenin tarihinde ilk kez bu kadar geniş kapsamlı bir mutabakata vardığını söylemek mümkündür. Mutabakat zaptı ile birlikte iki ülke arasında zaman zaman problemlere yol açan ve özellikle İran’a yakın Şii milis gruplar tarafından hedef gösterilen Türk askerlerinin bulunduğu Başika Üssü’nün Irak Silahlı Kuvvetleri’ne devredilmesi ve burada “Türkiye-Irak Ortak Eğitim ve İş Birliği Merkezi”nin kurulması konusunda anlaşıldı. Ayrıca iki ülkenin dış işleri bakanları tarafından yapılan ortak açıklamada görüldüğü kadarıyla Başika’nın dışında da “Ortak Güvenlik Koordinasyon Merkezleri”nin kurulması planlanmaktadır. Bu durum iki ülke arasındaki askerî iş birliğini geliştireceği gibi ortak tehdit tanımlamalarının yapılmasına da imkân tanıyacak niteliktedir. Zira özellikle terör örgütü PKK konusunda atılan ve atılacak adımlar bu iş birliğinin en önemli parçalarından biri olacaktır. Irak son dönemde terör örgütü PKK’yı yasaklı örgüt olarak ilan ederken Irak Federal Yüksek Mahkemesi, PKK ile ilintili olduğu gerekçesiyle 3 partinin faaliyetlerini durdurmuştu. Bundan sonraki aşamada ortak koordinasyon merkezleri vasıtası ile bu yaptırımların genişlemesi ve çeşitlendirilmesi söz konusu olabilir. Zira PKK sadece silahlı ve siyasi örgütlenmeler vasıtasıyla değil aynı zamanda sivil toplum kuruluşları ve/veya şirket gibi kuruluşlarla da Irak’taki faaliyetlerini sürdürmektedir. Bu nedenle PKK’nın faaliyetlerinin Irak’ta sonlandırılması için farklı konularda da adımlar atılmasına ihtiyaç vardır. Diğer taraftan Irak’ın yeni sınır güvenliği yapılanması dâhilinde de Türkiye ve Irak’ın PKK’ya karşı ortak operasyonlar gerçekleştirme ihtimalini göz ardı etmek mümkün değildir. Zira PKK, Irak otoritesini ve egemenliğini tehdit eder boyutta bir varlığa sahiptir. Türkiye’yi ziyaret eden heyette Irak’taki güvenlik bürokrasisinin hemen her kurumundan bir temsilcinin yer alması ve hatta buna IKBY İçişleri Bakanı’nın da dâhil edilmesi, terörle bütüncül mücadele açısından son derece önemlidir. Buradan hareketle güvenlik ve terörle mücadele konusunda iş birliği ve ortaklık dâhilinde atılacak somut ve olumlu adımlarla diğer alanlarda atılmak istenen adımların kolaylaşacağını söylemek yanlış olmayacaktır.

Bu görüş yazısı, 17 Ağustos 2024 tarihinde Anadolu Ajansı internet sitesinde "Türkiye ve Irak safları sıklaştırıyor" başlığıyla yayımlanmıştır.