Bağımsızlığının 20. Yıldönümünde Türkiye-Özbekistan İlişkileri

Hasan KANBOLAT, ORSAM Başkanı
Sovyetler Birliği devrinde her halkın sağır ve dilsizlerin işaret dilinde bir simgesi vardı. Özbekleri ifade eden işarette başa doğru tutulan sağ elin kendi etrafında dönmesi ile ifade ediliyordu. Yani, ‘zeka’ Özbeklerin simgesiydi. Özbek deyince akla zeka, kültür, yerleşik bir uygarlık, zengin bir tarih, bilim ve ticaret geliyordu. Özbekistan aynı zamanda 28 milyon nüfusu ve çevre ülkeler de bulunan Özbek nüfusu ile birlikte Orta Asya’nın kalbinde en kalabalık ve en köklü konuma sahip bir ülkedir. Ayrıca, Özbekistan kendine özgü mahalle, gençlik, kadın ve meslek örgütlenmelerini başarıyla gerçekleştirmiş bir ülke. Bu nedenle, Orta Asya ülkeleri arasında Özbekistan’a ayrı bir sevgim ve saygım var.
 
Özbekistan köklü ulu bir çınara benzediği için bugünkü durumunu da hak etmiyor. Bütün komşuları başta olmak üzere dünyaya kuşkuyla yaklaşan, her geçen gün daha fazla içe kapanan, vatandaşına bile güvenmeyen bir ülke ile karşı karşıyayız. Özbekistan’da siyasi muhalefet ve silahlı İslami hareketlerden duyulan korku paranoya halini almıştır. Bu nedenlerden de dolayı Türkiye’nin Orta Asya Cumhuriyetleri Özbekistan ile ilişkileri sürekli olarak inişli çıkışlı olmuştur. Özbekistan, Ankara’nın Özbek muhalefetinin Türkiye’de faaliyette bulunmasına göz yumduğunu, Türkiye’den bazı grupların Özbekistan’da dini propaganda yaptığını ve Taşkent’in iadesini istediği Özbek vatandaşlarına karşı Türkiye’nin tutumunu gerekçe göstererek Türkiye’ye karşı mesafeli duruyor. Taşkent, Özbek muhaliflerin sınırdışı edilmesini ve muhaliflerin Türkiye’ye seyahat etmelerinin önlenmesini istiyor. İnsan hakları konusunda Türkiye’nin uluslararası örgütlerde AB ve Batı ile birlikte hareket etmesinden rahatsız oluyor. Ayrıca, Devlet Başkanı Karimov, Özbek kimliğinin Türklük potasında eriyebileceği endişesiyle Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi (Türk Konseyi) sürecine mesafeli yaklaşmaktadır. Azerbaycan, Türkiye, Kazakistan, Kırgızistan tam üye ve Türkmenistan gözlemci olarak söz konusu sürece katılırken Özbekistan tamamen uzak durmaktadır.
 
Türkiye-Özbekistan ekonomik ilişkileri de mevcut potansiyelin çok altındadır. Türkiye-Özbekistan dış ticaret hacmi 2009 yılına göre yüzde 65 artarak 2010 yılı itibarıyla 1 milyar 143 milyon ABD Doları olarak gerçekleşmiş olmasına rağmen dış ticaret, ortak yatırımlar ve müteahhitlik hizmetleri istenilen düzeyde değildir. Özbekistan’da Türk yatırımları tekstil başta olmak üzere gıda, ilaç, plastik, inşaat ve otelcilik sektörlerinde yoğunlaşmıştır. 1992-2010 arasında Özbekistan’da gerçekleştirilen Türk müteahhitlik hizmetlerinin toplamı yaklaşık 1,8 milyar Dolarıdır. Özbekistan’da 75 adet Türk tekstil ve konfeksiyon firması bulunmaktadır. Türk şirketlerinin Özbekistan’daki yatırım tutarı 2010’da 1 milyar Doları aşmıştır.
 
Türkiye ile Özbekistan arasındaki soğukluk nasıl aşılacak? Dışişleri Bakanlıkları arasında siyasi istişareler 11-12 Şubat 2008 tarihlerinde Taşkent’te gerçekleştirilmişti. Söz konusu ziyaret sırasında Cumhurbaşkanı Gül’ün ikili ilişkilerin güçlendirilmesine yönelik ifadeleri içeren bir davet mektubu Özbekistan Devlet Başkanı’na iletilmişti. Ülkeler arasında soğukluk aşılamazsa bu soğukluğu halklar aşacaktır. Türkiye-Özbekistan ilişkilerinin kaybedecek zamanı çoktan bitmiştir.
 
1 Eylül 2011, Özbekistan’ın bağımsızlığının 20. yıldönümü. Özbekistan’ın Ankara Büyükelçiliği 7 Eylül’de verdiği resepsiyonla yıldönümünü Ankara’da da kutladı. Nice yıllara.