Bakü Türk Şehitliği’nde Göndere Çekilmeyen Altıncı Bayrak

Hasan KANBOLAT, ORSAM Başkanı
10 Ekim 2009’da Zürih’te Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleştirilmesine dair protokoller imzalandı. Zurih’ten dört gün sonra ‘futbol diplomasisi’ olarak kamuoyuna yansıyan ve 14 Ekim 2009’da Bursa’da oynanan Türkiye-Ermenistan Milli Takımları futbol karşılaşması sonrasındaki süreç taraflardan (Türkiye, Azerbaycan, Ermenistan) hiçbirini memnun etmeyecek bir şekilde gelişti. Bursa’da Azerbaycan bayraklarının sahaya sokulmadığı ve çöpe atıldığı iddiaları sonrasında Türkiye ile Azerbaycan arasında yaşanan bayrak krizi halen tamamen aşılamadı. Maçtan bir gün sonra 15 Ekim 2009’da Türk Şehitlik Camisi ibadete kapatıldı. Bakü Türk Şehitliği’ndeki Türk bayrak direkleri diplerinden kesildi. Türk bayrakları Bakü Valiliğince indirildi. Bakü Türk Şehitliği’nde bulunan 12 bayraktan (6 Türk ve 6 Azerbaycan) Bakü Türk Şehitliğini simgeleyen bayrak dışındaki Azerbaycan’daki 5 Türk şehitliğini (Şeki, Şamahı, Maştafa, Göyçay, Neftçala) simgeleyen 10 bayrak TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Murat Mercan’ın 27 Ekim 2009 tarihli Azerbaycan ziyaretinin hemen öncesinde göndere çekildi. Ancak, Bakü Türk Şehitliğini simgeleyen ve abidenin iki yanında yer alan iki bayrak (Bir Türk ve bir Azerbaycan) Ankara’nın bütün girişimlerine rağmen göndere çekilmedi.
 
Azerbaycan'ın Türkiye’den beklentileri var. Dağlık (Yukarı) Karabağ’da Ermenistan’ın işgali devam ettiği sürece, Türkiye’nin Ermenistan ile diplomatik ilişki kurmamasını, Türkiye-Ermenistan sınır kapılarını (kara ve demiryolu) açmamasını, işgal sürdüğü sürece protokollerin TBMM tarafından onaylanmamasını istiyor. Ayrıca Bakü, Azerbaycan’ın demokratikleşmesi konusunda AGİT ve Avrupa Konseyi’nde maruz kaldığı eleştirilere karşı Ankara’nın Bakü yanında tutum almasını istiyor. Ermenistan’a karşı başlattığı ‘soykırım propagandası’na Ankara’nın destek vermesini bekliyor. Bu çerçevede, TBMM’nin Hocalı katliamını ‘insanlığa karşı bir suç’ olarak tanıdığını açıklamasını arzu ediyor.
 
Türkiye, Dağlık Karabağ sorununa Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü çerçevesinde bir çözüm bulunmasını istiyor. Taraflar arasında kurulacak diyalog yoluyla barışçı bir çözümden yanadır. Sorunun çözümü için AGİT çerçevesinde oluşturulan Minsk Grubu’nun bir üyesi olarak yürütülen müzakere sürecine destek vermektedir. Minsk Grubu’nun eşbaşkanlığını yürüten ABD, Fransa ve Rusya Federasyonu ile temas halindedir. Ankara’nın geldiği noktada, Türkiye-Ermenistan diplomatik ilişkilerinin başlaması ve sınır kapılarının açılması Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarından çekilmeye başlamasına bağlanmıştır. Ancak, Ankara’nın Azerbaycan’a verdiği karşılıksız siyasi destek maalesef Bakü tarafından yeterince takdir edilememektedir. Bakü, iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişiminde yeterince pozitif katkı sağlamamaktadır. Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleştirilmemesinin ‘soykırım’ iddiaları bağlamında Türkiye’ye önemli bir maliyeti olduğu Bakü tarafından önemsenmemektedir.
 
Ankara ve Bakü’nün eksiklerini dile getirmeliyiz. Ancak, ne Ankara ne de Bakü’yü suçlayarak yeni politikalar üretemeyiz. Ankara ve Bakü, Erivan’ın farklı politikalarından mağdur olsa da Türkiye ile Azerbaycan arasında ‘ortak bir Ermenistan ve Ermeni diasporası politikası’ bulunmamaktadır. Ortak politika ve ortak stratejilerin oluşumu için ortak bir araştırma merkezi düşünülmemiştir. Araştırmaların, projelerin yapılması, toplantıların finansmanı için ortak bir fon tesis edilmemiştir. Ortak peryodik toplantılar ve çalıştaylar yapılmamaktadır. Türkiye, Azerbaycan, Ermenistan arasındaki sorunların çözümü ‘bekleyerek’ bulunmayacaktır. Fırtınada kalmış yabanarısı kadar kafamız karışık olmasın. Güney Kafkasya’da kalıcı barış için yeni açılımlara ihtiyacımız vardır.
 
Ankara’da yapılması planlanan ve iki kardeş ülke arasında yeni dönemin ayak sesleri olan ‘Türkiye-Azerbaycan Yüksek Düzeyli Stratejik Konseyi’nin ilk toplantısı yapılmadan önce Bakü Türk Şehitliği’nde gönderden indirilen altıncı Türk bayrağının yeniden göndere çekilmesi olumlu bir adım olacaktır.