II. İstanbul Somali Konferansı: Geçiş Döneminin Sonu

Hasan Kanbolat, ORSAM Başkanı
II. İstanbul Somali Konferansı
 
II. İstanbul Somali Konferansı, “Somali’nin Geleceğinin Hazırlanması: 2015 Hedefleri” temasıyla 31 Mayıs-01 Haziran 2012 tarihlerinde İstanbul Kongre Merkezi'nde düzenlenecek. Konferansa 54 ülkenin Cumhurbaşkanı, Başbakanı veya Bakan seviyesinde üst düzey katılımının yanı sıra, başta BM Genel Sekreteri, Afrika Birliği Komisyonu Başkanı, İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri olmak üzere uluslararası ve bölgesel örgütlerin temsilcileri iştirak edeceklerdir.
 
Somali için bir takvim belirlenmiş durumda. Somali'de mevcut geçiş döneminin 20 Ağustos 2012 tarihinde son bulması öngörülüyor. II. İstanbul Somali Konferansı, geçiş döneminin son bulması öncesi son uluslararası toplantı niteliği taşıyor.
 
Geçiş dönemi çerçevesinde, Somali toplumunun Geleneksel Kanaat Önderleri olarak seçilen 135 kişi, 20 Ağustos 2012’ye kadar Somali Kurucu Meclisi’nin toplam 825 üyesini ve 15 Temmuz 2012'ye kadar Somali Parlamentosu’nun 225 üyesini belirleyecek. 20 Temmuz 2012 itibarıyla görevlerine başlayacak parlamento üyeleri, 4 Ağustos 2012'de parlamento başkanı ve yardımcılarını ve 20 Ağustos 2012'de ise Cumhurbaşkanını seçecek. Böylece, 20 Ağustos’ta Somali’de yeni bir dönem başlayacak.
 
Söz konusu siyasi takvim içerisinde, 135 kanaat önderinin Türkiye'ye gelerek 5 gün boyunca 200 civarı Somalili sivil toplum temsilcileriyle buluşmaları büyük önem taşıyor. Türkiye, 300’den fazla Somalili önderi İstanbul’da toplamayı başararak Somali tarihinde ve geleceğinde bir ilke imza atıyor.
 
II. İstanbul Somali Konferansı’nın ilk günü enerji, su, yollar ve direnç konularında dört ortaklık forumu düzenlenecek. Söz konusu forumlara Somali'den, BM donörlerinden, uluslararası özel sektör ile sivil toplum kuruluşlarından temsilciler katılacak. Forumlarda özellikle Somali’de altyapı hedeflerinin belirlenmesi, bu alandaki uzun vadeli yatırımların ve bu yatırımları cazip kılacak yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesi, uluslararası toplumun önümüzdeki bir kaç yılı kapsayan uzun vadeli taahhütlerini hayata geçirmesi ele alınacak. Enerji, su ve yollar forumlarında, bu alanlardaki kalkınma yardımlarının, direnç forumunda ise diğer kalkınma yardımları ile insani yardım konularının ele alınması planlanıyor. Forumda Türkiye, Somali ve Birleşmiş Milletler eş başkanlık görevini üstlenecek.
 
Somali Sivil Toplum Grupları Toplantısı                                                           
 
II. İstanbul Somali Konferansı öncesinde 26 Mayıs 2012’de İstanbul’da (Gayrettepe, Dedeman) Somali Sivil Toplum Grupları Toplantısı düzenlendi.
 
Somali'nin Kurucu Meclis ve Parlamento üyelerini seçecek olan Geleneksel Kanaat Önderleri, ulema, sivil toplum ve diaspora temsilcileri, aydınlar, gençlik ve kadın temsilcileri ile Somali Sivil Toplum Grupları Toplantısı kapsamında Somali'nin mevcut sorunlarını ve geleceğini görüşecek. Somali Sivil Toplum Grupları Toplantısı katılımcılarını temsilen bir sözcü, 31 Mayıs-1 Haziran tarihleri arasında düzenlenecek İstanbul Somali Konferansı'nın siyasi oturumunda grup adına bir konuşma yapacak.
 
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Somali Sivil Toplum Grupları Toplantısı’nın açılışında yaptığı konuşmada, “Somali bizim gönlümüzde, yüreğimizde ve zihnimizde” diyerek konuşmasına başladı. Türkiye’nin Somali’yi bir çıkar alanı, bir risk alanı, bir güvenlik tehdidi olarak değil, insanlık vicdanının imtihan edildiği bir coğrafya olarak gördüğünü kaydetti. Somali'nin, dış politikalarının en önemli konularından biri haline geldiğini belirterek, bunun nedenlerinden ilkinin, iki halk arasında kökü derinlere giden tarihi ilişkiler olduğunu söyledi. 16. ve 19. yüzyılda sömürgecilere karşı Somali halkı ile birlikte mücadele ettiklerini ifade eden Davutoğlu, “Bizim için Somali çok uzakta bir diyar değil, onurun ve medeniyetin merkezi olan bir yer” dedi. İkinci olarak, Somali’ye ilgilerinin, bütün dünyanın Somali’yi unuttuğu bir insanlık trajedisinin yaşandığı dönemde insanlığı ayağa kaldırma amacından kaynaklandığını dile getiren Davutoğlu, “Bizim için Somali çok uzakta bir diyar değil. Onurun, medeniyetin diyarı olan bir diyar. Dolayısıyla Somali'ye olan ilgimiz bu köklü tarihi ilişkiden geliyor. Bugün Somali’ye olan ilgimiz bütün dünyanın Somali'yi unuttuğu bir insanlık trajedisini yaşandığı bir dönemde insanlığı ayağa kaldırmak içindir. Sayın Başbakanımızla birlikte geçen sene (2011) Ağustos ayında Somali'ye gittiğimizde Somali dünya gündeminden düşmüş bir konu gibi görünüyordu. Bizim Somali'ye ziyaretimizin ana sebebi, bütün insanlığın vicdanını ayağa kaldırmak içindi. Onlara ‘Somali'yi unutamazsınız, Somali unutulmayacak, Somali’yi unutturmayacağız’ demek içindi. Orada gördüğümüz manzaralar küçücük çocukların çok az bir su bulamaması sebebiyle vefat edişine şahit oluşumuz, bizi bütün o insanlık vicdanını harekete sevk etmeye karar verdirdi.” Bu çerçevede, Ağustos 2011’de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Somali’yi ziyaret etmelerinden bugüne Türkiye’nin Somali konusunda her inisiyatife öncülük ettiğini, verdikleri sözleri birer birer yerine getirdiklerini, Somali'de büyükelçilik açtıklarını anlattı. Davutoğlu, şöyle devam etti: “O günden bugüne Kamil Torun, Somali halkına hizmet ediyor. Bütün dünya Somali’yi dışarıdan seyrederken, başka başkentlerde toplantılar yaparken Türkiye, Mogadişu'ya en kıymetli diplomatlarını, en etkili sivil toplum kuruluşlarını, en yoğun çalışan yardım kuruluşlarını gönderdi ve şunu göstermeye çalıştı: Bizim kaderimiz Somali’nin kaderiyle birdir. Biz Somali halkı ile geçmişte kader birliği yaptık, bugün yapıyoruz, yarın da yapacağız. Biz Somali'yi bir çıkar alanı, bir risk alanı bir güvenlik tehdidi olarak görmüyoruz. Biz Somali'yi insanlık vicdanının imtihan edildiği bir coğrafya olarak görüyoruz. Onun için bütün varlığımızla yardım etmeye devam ediyoruz.”
 
Davutoğlu “Bugün, Somali'de hiçbir büyükelçilik tam kapsamlı çalışmazken, bizim büyükelçiliğimiz Somali’de bütün çalışanlarla birlikte ayakta ve bundan sonrada Somali halkıyla da dayanışmasını göstermeye devam edecek. Yine, ‘Somali’ye, Mogadişu’ya uçak seferleri başlayacak’ dedik. Türk Hava Yolları 20 yıldan sonra ilk defa Somali’ye düzenli uçak seferlerine başladı. Şu anda Somali’nin dünyaya açılan kapısı İstanbul’dur ve bundan sonra da hep İstanbul olacaktır. Bugün büyük acılar çekiyor olabilirsiniz. Ama biz size güveniyoruz. Çünkü siz büyük bir medeniyetin çocuklarısınız. Köklü şehirler kurmuş olan büyük bir medeniyetin çocukları” diye konuştu. Davutoğlu, “İnşallah hep birlikte Somali'yi tekrar dünyanın yükselen müreffeh bir bölgesi haline getireceğiz. Bunu gerçekleştirme kudretine sahipsiniz” diye konuştu. “Somali barışı Afrika barışı demektir” diyen Davutoğlu,“Somali barışı, Yemen'de, Hint Okyanusu'nda barış demektir. Onun için bu barışı gerçekleştirmek amacıyla Somali’ye desteğimizi sürdüreceğiz. Hint Okyanusu’nda bütün Afrika’da barış hakim olsun. Afrika halkları kendi geleceklerine sahip çıksınlar. Hiçbir yabancı güce fırsat vermeden hiçbir dış tesire, dış etkiye mahal bırakmadan Somali'nin geleceğini Somalili kardeşlerimiz tayin etsinler. Hedefimiz budur.” Davutoğlu,“Somali’de yeni bir güne doğuyoruz. İnşallah bu yeni doğan gün Somali’nin yükselişinin, Somali’nin ve Afrika’nın tekrar dünyanın en müreffeh bölgesi haline gelişinin işaretlerini taşıyacak” dedi.
 
Türkiye’nin Somali Stratejisi
 
Somali ve Doğu Afrika, uzun zamandır kuraklık ve kıtlıkla karşı karşıyadır. Dünyanın en fakir kıtası olan Afrika’da 40 milyonun üzerinde insan kronik açlık tehlikesiyle karşı karşıyadır. Her üç Afrikalıdan biri yetersiz besleniyor. 2011 yılında Doğu Afrika ülkeleri son altmış yılın en büyük kuraklığını yaşamaya başladı. Bu durum, özellikle çocuklar olmak üzere yüz binlerce insanın yaşamını tehdit ediyor. Doğu Afrika’da en fazla felaketi yaşayan ülkelerin başında Somali geliyor. Somali, 1990’lı yılların başından beri iç savaşla boğuşmaktadır. Somali’de Siad Barré rejiminin yıkıldığı 1991’den beri merkezi bir hükümet kurulamamıştır. Uluslararası toplumun desteğiyle 2004’de ihdas edilen Somali Geçici Federal Hükümeti (TFG) ise otoritesini bugüne kadar Mogadişu’nun dışına yayamamıştır. Dağınık silahlı gruplar birbirleriyle çatışmaktadır. Yiyecek zor bulunurken, su temin edebilmek için bile insanlar kilometrelerce yürümek zorunda kalırken, silah satışları Somali’ye durmadan devam etmektedir. Kuraklık ve kıtlık Somali içerisinde büyük bir iç ve dış göçün olmasına yol açmıştır. Bu göçler sonucu büyük kamplar oluşmuştur. Somali, yirmi yıldır süren iç çatışmaların ve Al Shabaab terör örgütünün silahlı iktidar mücadelesinin yarattığı kaos ve güvensizlik ortamının da katkısıyla son altmış yılın en büyük açlık sorunuyla ve bunun yarattığı insanlık dramıyla karşı karşıya kalmıştır.
 
Türkiye, her alanda Somali’nin yanında olmaya çalışmaktadır. Bu çerçevede, 19 Ağustos 2011’de Başbakan Erdoğan Mogadişu’yu ziyaret etmiştir. Böylece, Somali’ye 1993 yılından beri ilk defa başbakan düzeyinde bir ziyaret yapılmıştır. TBMM’de 2012 başında Türkiye-Somali Parlamentolararası Dostluk Grubu kurulmuştur. Somali 2008 Ocak ayı itibariyle Ankara’da Büyükelçilik açmıştır. Somali’de 1979 yılında açılan, ancak yaşanan iç savaş sebebiyle 1991 yılında kapatılan Türkiye’nin Mogadişu Büyükelçiliği 1 Kasım 2011 tarihinde yeniden açılmıştır. 6 Mart 2012’de Türk Hava Yolları İstanbul-Mogadişu tarifeli seferlerine başlamıştır. Türkiye’nin sürekliliği içeren olumlu adımları, uluslararası toplumun Somali’ye bakışını değiştirmiştir. Somali’de yaşanan insanlık dramına karşı kayıtsız tutumun değişmesi ile birlikte Somali’nin yaşadığı yalnızlık sona ermeye başlamıştır.
 
Türkiye, Somali’ye insani yardım alanında da yoğun ve kapsamlı katkılar da bulunmaktadır. Türkiye, orta ve uzun vadeli kalkınma projelerini yaşama geçirerek Somali’nin altyapısını yeniden inşasını hedeflemektedir. Türk sivil toplum kuruluşlarınca Afrika ülkelerinde, sadece 2010 yılında yaklaşık 70 bin civarında ücretsiz hasta muayenesi ve tedavisi yapılmıştır. Türk sivil toplum kuruluşları ve resmî kurumları iki yüzden fazla temiz su kuyusu inşaatı tamamlanmıştır. 18 Ağustos 2011’de Türk Sağlık Bakanlığı Somali’ye bir sahra hastanesi kurmuştur. Bölgeye ayrıca 55 ton ilaç, tıbbi malzeme, bir adet gezici sağlık aracı, altı adet ambulans, iki adet şişirilebilir sahra hastanesi ve iki adet ağır iklim tipinde olan sahra hastanesi gönderilmiştir. Mart 2012’de TİKA Başkanlığınca yenilenen Aden Abdulle Uluslararası Havaalanı Terminal Binası’nın, Medical Park sponsorluğunda yapılan iki yüz yataklı Al Şifa Hastanesi’nin ve Mogadişu Göz Merkezi’nin, İHH tarafından yaptırılan Yakup Asibi Camisi’nin açılışı yapılmıştır. TOKİ, yaklaşık binden fazla toplu konut yapacaktır. Kızılay iki bin çadır vermiştir. Mobil bir fırın ve mobil bir yemekhane kurulmuştur. Kızılay,  Çevre ve Şehircilik Bakanlığı çöplerin temizlenmesi için çalışmalara başlamıştır. Somali’nin verimli tarım alanları ve denizinden istifa etmediği 3.337 kilometre civarında bir sahil şeridi var. Türkiye, Somali’ye tarım ve balıkçılık alanında da yardım planlamıştır. Somali’den 500’ü üniversite düzeyinde olmak üzere 640 öğrenci gelmiştir. Bunun 230 tanesini vakıf üniversiteleri ve 270 tanesini de devlet üniversiteleri kabul ediyor. Türkiye, Somali’ye mesleki eğitim konusunda da yardım edecektir. Türkiye’de bulunan ortaöğretim düzeyindeki meslek okulları ile iş birliğini sağlanacaktır.
 
Türkiye, Somali’deki siyasi uzlaşma sürecini desteklemektedir. Türkiye, Somali güvenlik ve istikrarın yeniden oluşmasına çalışmaktadır. Somali’de dil, din, mezhep farkı yoktur. Buna rağmen, ülke dörde bölünmüş, dört ayrı grup arasında kavgalar var. Türkiye, Somali güvenlik güçlerinin ve Afrika Birliği Somali Misyonu’nun (AMISOM) hem donanım hem de eğitim alanlarında desteklenmesine çalışmaktadır. Bu kapsamda, deniz haydutluğu ile mücadele de etmektedir.
 
Son Söz
 
Başbakan Erdoğan’ın Mogadişu ziyareti sırasında Somali Cumhurbaşkanı Şeyh Şerif Şeyh Ahmed’den Erdoğan’a:“Sizden önce buraya bir başka ülkenin bakanı gelmişti. O bakan geldiği zaman ‘Güvenlik var, falan var, sıkıntı var’ diye zırhlı bir araçla şehri gezdi ve hiç yere inmeden, kimseyle de tokalaşmadan gitti. Ama siz buraya geldiğiniz zaman eşlerinizle geldiniz, çocuklarınızla geldiniz. Zırhlı araçlarla değil halkın arasına indiniz, elinden tuttunuz, başını okşadınız, onların dertlerini yakından gördünüz. Bu nedenle, Türkiye hiçbir yardım yapmasa bile şu fotoğraf dahi bize dünyanın en büyük yardımı kadar kıymetlidir, değerlidir. Bizim imajımızı düzeltme açısından çok önemlidir. Bizim açımızdan bu ziyaret tarihî bir ziyarettir.”