İsrail-Hamas Ateşkesini Katar Nasıl Kolaylaştırdı?

Daha önce tarafların isteksizliği sebebiyle askıya alınmış olmasına rağmen 2025’in ilk günlerinde Katar, Mısır ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile yakın bir şekilde çalışarak İsrail-Hamas arasındaki ara buluculuk çabalarını yeniden başlattı. 19 Ocak 2025 tarihinde, bu üçlü diplomatik çabanın bir sonucu olarak İsrail ve Hamas arasında bir ateşkes anlaşmasına varıldı. Ateşkese; tutukluların ve rehinelerin serbest bırakılmasını, İsrail’in Gazze'nin merkezinden tahliye edilmesini ve bölgenin insani yardımlara açılmasını öngören aşamalı bir plan dâhil edildi.

Ateşkes süreci ile birlikte Ortadoğu’daki askerî gerginliklerin azalması umudu ortaya çıkmışken Katar’ın tekrar başlattığı ara buluculuk rolüne ilişkin bir değerlendirme yapmak elzemdir. Katar, 2023 yılının sonundan bu yana Ortadoğu’daki en kritik gündem maddelerinden bir tanesi olan İsrail-Hamas arasındaki askerî gerginlikler konusunda en temel ara buluculardan birisi olarak ortaya çıktı. 2024 yılının kasım ayında tarafların isteksizliği ve maksimalist taleplerinin irrasyonelliği karşısında ara buluculuk çabalarını askıya almış, Donald Trump döneminin başlamasına kısa bir süre kala ise bu süreci yeniden başlatmıştı. Katar, Trump dönemine yakın bir süre kala bu ara buluculuğu başlatarak gerek sahadaki insani durumun daha da kötüleşmesine engel olmak gerek İsrail ve Hamas’ın meseleyi askerî olarak çözme iradelerinin önüne geçmek gerekse de Trump yönetimi ile iyi ilişkiler kurma amacıyla bu ateşkes sürecini başlatmıştı.

Tanınan Ara Bulucu
Her şeyden önce 19 Ocak ateşkesinin başarılı bir şekilde müzakere edilip yürürlüğe girmesi, Katar’ın Körfez bölgesindeki ve Ortadoğu diplomasisindeki rolünün altını çizmiştir. Katar’ın bu süre içerisinde uluslararası baskılara rağmen hem Hamas ile aynı zamanda diplomatik olarak tanınmamasına rağmen hem de İsrail ile iletişim kanallarını açık tutma kabiliyeti, Körfez ülkesini diğer aktörlerden ayırıp kritik bir aktör hâline getirdi. Ateşkesin müzakere edildiği ve yürürlüğe sokulduğu merkezi teşkil eden Katar, aynı zamanda bu süreç ile birlikte Trump yönetimi ile arasında yapıcı bir iş birliği olabileceğinin sinyallerini verdi.

20 Ocak 2025 tarihinde Beyaz Saray’da 4 yıllık aranın ardından ikinci dönemine başlayan Trump yönetimi hâliyle Ortadoğu jeopolitiğine yeni değişkenler getirecektir. Dolayısıyla ateşkesin aslında Joe Biden yönetimi döneminde imzalanmış olması, Biden yönetimi ile doğrudan ilişkilendirilemeyecek kadar Trump yönetiminin yeni Ortadoğu politikasının temel taşlarını yansıtmaktadır. Trump, bir süredir gerek Ortadoğu’daki Arap ortaklarına ve gerekse İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya, ABD’nin yeni savaşlar istemediğini devam eden savaşların bitirileceğini ifade ediyordu. Son kertede Katar'ın ara buluculuk kabiliyetinin yanı sıra ABD'nin taraflar üzerindeki baskısı ateşkes anlaşmasına giden yolda kilit bir faktör oldu.

Bu noktada Katar’ın ara buluculuk rolüne ilişkin çıkmazların meydana gelebileceğini söylemek gerekir. Hizbullah gibi devlet dışı aktörler veya Gazze’deki daha küçük askerî grupların, Hamas veya İsrail’in resmî tutumlarından bağımsız hareket ederek ateşkesi bozma ve Katar’ın daha çok çaba göstermesine neden olma durumları söz konusu olabilecektir. Her ne kadar Hamas, diğer gruplar üzerinde belirli oranda etkiye sahip olsa ve Hizbullah ile İsrail’in Lübnan üzerinden geçtiğimiz aylarda farklı bir ateşkesi olsa dahi çatışmaların sınır-aşan boyutları sebebiyle ateşkesin hangi aktör tarafından ne oranda bozulabileceği kritik bir mesele olarak ara bulucu aktör Katar’ın önündedir. Bunun yanında uluslararası diplomatik baskılar, Katar’ın ara buluculuk stratejilerini etkilemektedir. ABD ve Avrupalı aktörler, Hamas’ın fonları askerî sebepler için kullanmasını engellemek amacıyla Katar’ı, Gazze’nin yeniden inşası için sağlayacağı para miktarı konusunda dikkatli davranmaya teşvik etmiştir. Bu da Katar’ın uluslararası aktörler ile ilişkilerini güçlendirirken yerelde Hamas gibi aktörler üzerindeki etkisini devam ettirebileceği farklı stratejileri düşünmeye itmiştir. Aynı zamanda İsrail’in Filistin topraklarında yerleşimlerini genişletmesi ve askerî tesisler kurma çabaları, uluslararası tepkiyle karşılaşmakta ve bu durum Katar’ın bölgesel istikrarı sağlama çabalarına ket vurmaktadır.

Yeni Trump Dönemi
Bu çerçevede öne çıkan kritik bir soru, Katar’ın Trump döneminde bu ara buluculuk rolüne devam edip edemeyeceği ile ilgilidir. Bu açıdan bakıldığında, Katar’ın ara bulucu rolünü sürdürmesi için birkaç temel faktörün olduğu söylenmelidir.

Katar’ın Trump döneminde İsrail-Hamas yahut diğer konulardaki ara buluculuk çabalarının etkinliği büyük ölçüde ABD ve Katar'ın hedeflerinin ne derece örtüştüğüne bağlı olacaktır. İsrail-Hamas arasındaki meseledeki ara buluculuğundan görüldüğü üzere hem ABD hem de Katar, insani yardım koridorlarını güvence altına almayı, bölgede şiddeti azaltmayı ve rehinelerin bırakılması sürecini müzakere etmeyi istemekteydi. Dolayısıyla iki ülkenin örtüşen hedefleri, Katar’ın ara buluculuk rolünü güçlendirdi.

Henüz Trump göreve gelmeden müzakere edilen ateşkes sürecinde, Trump yönetiminin Ortadoğu temsilcisi Steve Witkoff’un, anlaşmanın sonuçlandırılması için İsrail'e doğrudan baskı uyguladığı yaygın şekilde ifade edilmektedir. Aynı zamanda bu sürede Katar da Hamas ile uzun yıllara dayanan ilişkisini kullanarak anlaşmaya uyulmasını sağladı. İki ülkenin önceliklerinin bu şekilde örtüşmesi, ortak çabalar olmadan mümkün olmayacak bir ateşkesi beraberinde getirdi. Trump’ın Ortadoğu temsilcisi Witkoff’un, Netanyahu’yu ikna ederek anlaşmada kilit bir rol oynadığının ifade edilmesi aynı zamanda Trump’ın sıra dışı dış politika yaklaşımlarına bir yenisini daha eklemiştir.

Katar’ın tarafsız bir ara bulucu aktör olarak rolünün, bölgedeki ittifaklar ve güç dinamiklerinden etkilendiği ifade edilmelidir. Ara buluculuk kapasitesi açısından bakıldığında Katar hem Suudi Arabistan hem de İran gibi bölgenin kritik aktörlerinden etkilendi. Suudi Arabistan ile ilişkilerde 2021 yılında ambargonun kaldırılması sonrası başlatılan normalleşme ve yumuşama, Katar’ın diplomatik olarak güçlenmesini beraberinde getirmişti. Yine aynı şekilde Hamas’ın siyasi ve askerî anlamda en büyük destekçisi olan İran’ın Katar ile ilişkilerini siyasi, ekonomik ve diplomatik boyutlarda sürdürmesi, Katar’ın buradaki rolünü özgün hâle getirmektedir.

Katar'ın Ortadoğu diplomasisindeki önemli ara bulucu konumu hem İsrail hem de Hamas ile açık temas kanallarını sürdürme kapasitesi ile daha da pekişmektedir. Katar, ara bulucu rolü nedeniyle krizleri idare edebilmekte ancak Hamas'a verdiği destek nedeniyle taraflı olduğu iddiaları yüzünden zorluklarla karşılaşmaktadır. Bununla birlikte ateşkesi teşvik etmede gözlemlenebilir sonuçlara ulaşabilme beceresi, bu güçleri başarılı bir şekilde dengeleme yeteneğini vurgulamaktadır. Trump yönetiminin Ortadoğu politikası netleştikçe Katar'ın rolü muhtemelen evrilecektir ancak bölgesel istikrarı korumayı amaçlayan girişimler için Katar her zaman önemli olacaktır.

Sonuç olarak Katar her ne kadar 2024'ün sonlarında ara buluculuk rolünü geçici olarak askıya almış olsa da sonraki gelişmeler ve 2025'in başlarındaki başarılı müzakereler, Trump yönetimi döneminde bu çabaların yeniden başladığını ve devam ettiğini göstermektedir. Katar'ın stratejik diplomatik angajmanlarının bu çerçevede devam etmesi kuvvetle muhtemeldir.