MİT Tarihinde İlk Defa Açık Konferans Düzenledi

Hasan Kanbolat, ORSAM Başkanı
MİT, yeni bir yeniliğe imza attı. Türk ve yabancı akademisyenlerin, uzmanların, düşünce merkezlerinin, sivil ve askeri bürokrasinin katılımıyla “ICINTA’12 International Conferance on Intelligence Analysis 2012. From Intelligence to Policy-Making: Intelligence Analysis for Policy Executives” adıyla uluslararası bir konferans düzenledi.
 
Konferansın açılışını MİT Müsteşarı Dr. Hakan Fidan ve Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu gerçekleştirdi. Fidan konuşmasında, Söz konusu uluslararası toplantı ile bir ilki gerçekleştirdiklerini vurguladı. İki yıldır büyük reformlar yaptıklarını belirtti. Fidan, özetle şunları belirtti: “Dış politika konusunda dinamik bir süreçteyiz. Türkiye, düzen kurucu roldedir. Bilgi çağının getirdiği yeni tehdit alanları vardır. Bilgi toplama ve bilginin karar vericiler için analizi önemlidir. Tehditler boyut değiştiriyor. Ulusal ve uluslararası düzlemde tehditler vardır.” Davutoğlu ise konuşmasına istihbarat analizinin karar verme mekanizmasının en önemli boyutu olduğunu söyleyerek başladı. Bilgi ve eylem arasındaki ilişki ile istihbarat ve politika arasındaki ilişki üzerinde durdu. Davutoğlu’nun konuşmasında öne çıkan noktalar ise, “Tek bir istihbarata bağlı kalınmamalı. Günümüzde anlık tasvirlere dayalı analizler yapılıyor. Anlık analiz yerine süreç analizi yapmalıyız. Geçmişi bilmiyorsanız şu anı doğru analiz yapamazsınız. Arap Baharı’nın Tunus ile sınırlı olmadığını, büyük depremin işareti olduğunu, Soğuk Savaş yapılarının Balkanlardan sonra Ortadoğu’da da çöktüğünü gördük. Anlama ve anlamlandırma farklı kavramlardır. Artık, Soğuk Savaş’ın Ortadoğu’da bitiyor olması bir anlamlandırmadır. Mikro kararlar, makro stratejilere doğru olmalıdır. Artık, otoriter rejimlerin yaşaması Mısır’da nasıl mümkün değilse Suriye’de de mümkün değildir. Tehdit tanımlanmalı. Tehdide dayalı istihbarat yaparsanız intibak süreciniz olmaz. Sadece tehdit unsurları takip edilerek istihbarat olmaz. Resmi yalın çekmek gerekiyor. Resme abartı ve tek taraflı bakış girmemeli. Vizyoner istihbarat gereklidir. Türkiye, ekonomisiyle ve dış politikasıyla ölçek büyütüyor. İstihbaratıyla da ölçek büyütmelidir.” Davutoğlu, konuşmasında tehditten daha çok risk üzerinde durdu ve riskin analiz edilmesinin önemini belirtti. Dışişleri Bakanlığı Diplomasi Akademisi Başkanı Prof. Dr. Bülent Aras’ın da dediği gibi tehdit ölçülebilir ama risk şekilsizdir.
 
MİT, reform sürecinde 21. yüzyıla hazırlanıyor. MİT Müsteşar Yardımcısı Büyükelçi Abdurrahman Bilgiç’in de dediği gibi usta-çırak ilişkisi yerini bilimsel yöntemlere bırakıyor. Türkiye’de iç ve dış istihbaratın ayrılması oldukça zor. İç ve dış birbirinin içine girmiş durumda. Ancak, dış politikası çok yönlü ve çok boyutlu hale gelen, genişleyen ve karmaşıklaşan Türk dış politikasını destekleyici dış istihbarat analizlerinin güçlendirilmesi tartışılmaz bir gerekliliktir. Aslında, 21. yüzyılda bütün dünyada istihbarat kurumları dönüşüme girmiş durumda. İstihbarat kurumları çalışma prensiplerini demokrasi, şeffaflık ve insan hakları kavramlarına göre yeniden tanımlıyorlar. Teknolojik altyapılarını yeniliyorlar. Açık istihbarat analizine giderek daha fazla önem veriliyor. Kriz çıkmadan başarılı tahminlere dönük erken uyarı sistemi, tehdidin algılanması, stratejik istihbarat, anlık ve günlük bilgi parçacıklarının birleştirilerek hızlı ve doğru kullanımı, sistem analizi, başarısızlığın analizi gibi kavramlar öne çıkmaya başlıyor. Sosyal bilimlerin ve istihbaratın matematiksel modellerle açıklanmasına dönük çalışmalar İkinci Dünya Savaşı sonrası ABD’de başladı ve bütün dünyaya yayıldı. Matematiksel modellemeler elbette yararlıdır. Ama insanın modellere sığamayacak bir yaşayan ve düşünen, ruhu olan bir varlık olduğunu asla unutmamız gerekiyor.

MİT, Kuşçubaşı Eşref gibi efsanevi başkanlara sahip olmuştur. Büyükelçi Sönmez Köksal ile köklü modernleşme sürecine başlamıştır. Dr. Hakan Fidan ile de teknoloji ve analiz altyapısını yenileyerek 21. yüzyılda çalışma prensiplerini demokrasi, şeffaflık ve insan hakları kavramlarına göre yeniden tanımlamayacak uyum reformları sürecine girmiştir.