Türk Dış Politikasında Kazakistan

Hasan KANBOLAT, ORSAM Başkanı, hasankanbolat@orsam.org.tr
Bu yıl, Kazakistan’ın bağımsızlığının 20. yıldönümü. Bu nedenle, iktidardaki Nur Otan Partisi ülkenin geçmişini ve geleceğini ele alan toplantılar düzenlemeye çalışıyor. 31 Mayıs 2011 tarihinde Kazakistan’ın başkenti Astana’da düzenlenen “20 Years of Independence of The Republic of Kazakhstan: Freedom, Unity, Stability, Prosperity” adlı konferansta söz konusu dizinin bir parçasıydı. Ben de bu konferansta ‘Türk Dış Politikasında Kazakistan’ın Yeri ve Geleceği’ni sundum.   Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrası Kazakistan’ın bölünmesi, etnik ve dini çatışmaların çıkması bekleniyordu. Ancak, beklenenlerin tam tersine Kazakistan, kurucu başkanı Nursultan Nazarbayev’in öncülüğünde geleneklerine sahip çıkarak modernleşmeyi başardı. Farklı din ve etnisiteleri rededmeden bütünlüğü içinde korumayı bildi. Böylece, dünyaya başarısı denenmiş bir ‘Kazak Modeli’ olduğunu gösterdi.   Türkiye, Kazakistan'ın bağımsızlığını tanıyan ilk ülkedir. Kazakistan, Türkiye’nin Orta Asya’da başlıca ortağıdır. Nazarbayev’in Ekim 2009’da Türkiye’ye yaptığı ziyaret sırasında iki ülke arasında Stratejik Ortaklık Anlaşması imzalanmıştır. İki ülke arasında dış ticaret hacmi (2010’da) 3,28 milyar dolardır. Türk yatırımcılarının Kazakistan’daki toplam yatırımları 2 milyar dolar civarındadır. Kazakistan’da 400’ün üzerinde Kazak-Türk ortak sermayeli işletme faaliyettedir. Yüzde yüz Türk sermayeli şirketlerin sayısı ise 130’u bulmuştur. Kazak firmalarının Türkiye’de yaptıkları yatırımlar 350 milyon dolara ulaşmıştır. Türkiye, sermaye miktarı açısından ABD, Güney Kore ve İngiltere’den sonra Kazakistan’da en büyük dördüncü yatırımcı ülke konumundadır. Ülkedeki yabancı sermayeli şirket sayısı bakımından ise ilk sıradadır. Merkezi Türkistan’da bulunan Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi’nde 31 bin öğrenci öğrenim görmektedir. 2011-2012 öğretim yılı için, Türkiye Kazakistan’a 175 adet yüksek öğrenim bursu tahsis edilmiştir. 2011’de faaliyete geçen Astana Yunus Emre Türk Kültür Merkezi’nde Türkçe Kursları düzenlenmektedir.   Avrupa Konseyi’ne üye olup yüzölçümlerinin bir kısmı Avrupa dışında bulunan iki ülke vardır. Türkiye ve Rusya Federasyonu. Avrupa Konseyi’ne üye olan Güney Kafkasya ülkelerinin (Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan) ise topraklarının tamamı Avrupa kıtasının dışındadır. Topraklarının bir kısmı Avrupa dışında bulunan üçüncü ülke ise Kazakistan’dır. Kazakistan’ın yüzde onu, Fransa’dan büyük bir yüzölçümü Avrupa kıtasındadır. Bu nedenle ve Kazakistan’ın Batılı değerler taşımasından dolayı Avrupa Konseyi başta olmak üzere Avrupa kurumlarında Kazakistan daha fazla yer almalıdır. Bu süreç içinde Türkiye, AB deneyimlerini Kazakistan ile daha fazla paylaşmalıdır.   Kazakistan ile Türkiye arasındaki ikili ilişkilerin her hangi iki ülke arasında kurulan iyi ilişkilerden farklı bir boyutu olması gerekiyor. İki ülke arasında mevcut olan dil, din, etnik, tarihi ve kültürel bağlar iki ülkenin geleceklerini kardeşlik bağları içerisinde yakınlaştırmanın alt yapısını oluşturmaktadır. Bunun için yeni kurumlar yaratmak yerine artık hukuksal temelde işbirliğine geçilmesi gerekmektedir. Türkiye’nin AB ile ilişkileri etkilenmeden de Türkiye ile Kazakistan arasında hukuksal temelde işbirliği başlatılmalıdır. Vatandaşlık, mal edinme, şirket kurma ve çalışma hakkının alınması koşulları, gençlerin çalışma, okuma ve turistik seyahatleri kolaylaştırılmalıdır. Bunun için hukuksal temeller sağlanmalıdır. Legal bir işte bir yıldan fazla sorunsuz olarak çalışıldığı takdirde pasaport verilmelidir. İki ülke arasında ekonomik, kültürel ve siyasi yakınlaşmanın kalıcı olabilmesi için mal ve insan taşımacılığının ucuzlatılması gerekmektedir.