Türkler, Yeni Stratejilere Gereksinim Duyuyor

Hasan Kanbolat, ORSAM Başkanı
Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi ve Ümraniye Belediyesi işbirliği ile “Bağımsızlıklarının 20. yılında Türk Cumhuriyetleri ve Türkiye ile ilişkileri” adlı uluslararası sempozyum 11-12 Mayıs’da İstanbul’da yapıldı. Sempozyum, unutulan Türk kökenli halkları hatırlattığı için olumlu bir minik adım oldu.
 
Türk dış politikasının üç önceliği vardır. Batı (AB ve ABD), Kıbrıs ve Ortadoğu. Kafkasya ve Orta Asya’da bulunan Türk kökenli cumhuriyetlerin (Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan) Türkiye’de siyasi ve ekonomik ağırlıkları ise sınırlıdır. Sadece, Azerbaycan’ın durumu farklıdır. Ankara’nın Azerbaycan üzerinde etkisi oldukça sınırlı olmasına karşın Bakü’nün Türkiye’nin iç ve dış politikası üzerindeki etkisi oldukça fazladır. Söz konusu beş cumhuriyetin Türkiye’nin ihracatındaki payı 2001’de yüzde 1,83 iken 2012’de yüzde 4 olmuştur. Türkiye’nin ithalatındaki payları ise 2001’de yüzde 0,71 iken 2012’de yüzde 3 olmuştur. Türkiye’de bu cumhuriyetlerin siyasi ağırlığını bölgede iş yapan Türk müteahhitlik sektörü sağlamaktadır. 2012’de Türk müteahhitlik hizmetleri Azerbaycan’da 6, Türkmenistan’da 25, Özbekistan’da 3, Kazakistan’da 14, Kırgızistan’da 1 milyar Dolar hacmine ulaşmış durumdadır. Bu nedenle, Türk müteahhitlik sektörü nostaljik ve duygusal Türk milliyetçiliği şemsiyesini de kullanarak bu cumhuriyetlerin bazılarında varlığını sürdüren totoliter rejimlerin Türkiye’de hem siyasi alanda hem de aydınlar arasında eleştirilmesini önlemektedir. Böylece, ikili ilişkilerin değerlendirilmesinde özeleştiri yerine içi boş övgülere öncelik verilmektedir.
 
1992’de “Türk Kültür ve Sanatları Ortak Yönetimi (TÜRKSOY)” ve 2008’de “Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenter Asamblesi (TÜRKPA)” kurulmuştur. 2-3 Ekim 2009’da Nahçıvan’da Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan ve Kırgızistan arasında “Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi”nin oluşturulmasına dair anlaşma imzalanmıştır. Kısaca, “Türk Konseyi” olarak adlandırılan yapı da “Devlet Başkanları Konseyi”, “Dışişleri Bakanları Konseyi”, “Aksakallar Konseyi”, Kıdemli Memurlar Komitesi”, merkezi İstanbul’da bulunan “Türk Konseyi Sekreteryası” bulunmaktadır. 20-21 Ekim 2011’de Almatı’da yapılan Türk Konseyi’nin ilk zirve toplantısında da “Türk İş Konseyi” kurulmuştur. Böylece, özellikle son dört yılda ortak yeni kurumlar yaratılmasına hız verilmiştir. İyi niyetlerle oluşturulan ortak kurumlar hukuksal işbirliğini sağlamaya yönelik çalışmalar yapmaları halinde işlerlik kazanacaktır. Aksi halde yeni bürokratik kurumlar yaratmaktan başka işe yaramayacaktır. Türk kökenli cumhuriyetlerin asıl ihtiyacı mümkün olduğunca hukuksal bütünleşmedir. Bu bütünleşme, ana yapılara (AB, BDT, Gümrük Birliği, Avrasya Birliği) alternatif değil, tamamlayıcı olmalıdır. Bunun için, Commonwealth ve Frankofon ülkeleri, İspanya-Latin Amerika ilişkileri, Güney Kore’nin Özbekistan ve Kırgızistan ile ilişkileri örnek olarak alınabilir.
 
Türkiye, 2009’da tek yanlı olarak Türk kökenli cumhuriyetlere yönelik vize uygulamasını kaldırmıştı. Ayrıca, günümüzde Kazakistan ile 30 gün, Kırgızistan ile 90 gün için karşılıklı olarak vizeye gereksinim duyulmamaktadır. Bu olumlu adımlar sayesinde halklar arasında çok yönlü ve çok boyutlu ilişkiler beklentilerin üzerinde gelişmiştir. Şimdi, Türkiye’nin tek yanlı yeni bir adım daha atması gerekiyor. Türk kökenli cumhuriyetlere yönelik pasaport uygulamasına son vererek kimlikle geçişe izin verecek adımı atmalıdır. Türkiye, KKTC ve Gürcistan ile karşılıklı olarak kimlikle geçişe başlamıştır. Yunanistan vatandaşları da Türkiye’ye sadece kimlikle geçiş yapabilmektedir.
Türkiye’nin Kafkasya ve Orta Asya ile ilişkilerini geliştirebilmesi için ulaşım (havayolu ve kargo taşımacılığı) ve iletişimi de ucuzlatması gerekiyor. THY’nin bölgeye yönelik Türkiye-ABD uçuşlarından daha yüksek fiyat uygulamasını anlamak mümkün değildir.
 
Arap Baharı rüzgarı Türkiye’nin Ortadoğu dışındaki çevresine dikkatini toplamasını zorlaştırıyor. 22-24 Mayıs’da Kazakistan’ı resmen ziyaret edecek olan Başbakan Erdoğan, Türklerin yeni stratejilere gereksinim duyduğunu elbette hatırlayacaktır.