Tunus'taki Ennahda, İçerdeki ve Dışarıdaki Siyasi Engellerin Üstesinden Gelebilecek mi?

Nebahat Tanrıverdi O Yaşar, ORSAM Ortadoğu Uzman Yrd.
Tunus'un önde gelen muhalefet liderinin suikasta uğramasının ardından ülkedeki siyasi kriz şiddetini arttırdı. Bu siyasi suikastlar; Ennahda, Cumhuriyet için Kongre (CPR), ve Ettakatol partilerinden oluşan troika (üçlü koalisyon) hükümetinin birliğine olduğu kadar, ülkedeki istikrara da zarar vermeye devam etmektedir.
 
Tunus eski Başbakanı Hamadi Cebali, önde gelen muhalefet lideri Şükrü Belayid'in suikast sonucu hayatını kaybetmesinin ardından Şubat 2013'te istifa etmişti. Sonrasında, koalisyon üyeleri arasında gerçekleşen troika hükümetinin geleceğine ilişkin derin tartışmalar ve gergin süren görüşmelerin ardından, Tunus'un yeni Başbakanı Ali Larayed Mart 2013'te yeni bir koalisyon hükümeti kurmuştu. Söz konusu hükümet yine aynı üyelerden (Ennahda, CPR ve Ettakatol) oluşuyor, ama buna ek olarak İçişleri Bakanlığı gibi önemli bakanlıklar teknokratlara bırakılmış durumda. Ne var ki, troika hükümetindeki görev değişimi de siyasi krizi sonlandıramamış ve devamı gelen suikastlar ise yeni bir siyasi çalkantıya yol açmıştır.
 
İslamcı militanlarca öldürüldüğüne yönelik büyük şüphelerin varolduğu Muhammed Brahmi'nin suikastının ardından patlak veren siyasi krizin çözümü için Tunus’ta troika hükümeti büyük bir çaba harcıyor. Mevcut siyasi çıkmazı bir çözüme kavuşturmak üzere muhalefet ve iktidar partilerinin görüşmelerde bulunması için 6 Ağustos tarihinde parlamento askıya alınmıştı. Ancak bir aydan fazla bir sürenin ardından, sadece siyasi partiler değil, Tunus Genel İşçi Sendikası (UGTT) gibi başlıca sivil toplum örgütlerinin de içinde bulunduğu birçok müzakere girişimine rağmen taraflar bir uzlaşmaya varamamışlardır. Bununla birlikte, iktidardaki koalisyon kabine ve gündemde yeniden düzenlemeye giderek muhalefetle görüşmeler yoluyla siyasi krize son verme girişimlerinde bulunurken; muhalefet ise hükümetin bir an önce istifa etmesini ve hiçbir partiye bağlı olmayan bir yönetimin iktidara gelmesini talep etmektedir. Çok sayıda muhalif milletvekili, anayasa taslağını tamamlamak ve önümüzdeki seçimler için bir zaman çizelgesi hazırlamak görevlerini üstlenen mevcut parlamentoyu boykot etmektedir. Ancak bu boykota rağmen Tunus parlamentosu oturumları başlatmıştır.
 
Troika hükümeti ve muhalefet partilerinin (başta Ulusal Kurtuluş Cephesi olmak üzere) söz konusu siyasi krizin üstesinden nasıl geleceği ise ülkenin geleceğini tayin edecek olan en önemli konu. Ayrıca bu siyasi krizlerin, Mısır'daki darbeden sonra çok tartışıldığı üzere, Ennahda ve geleceğini de etkileyeceği apaçık ortadadır. Ennahda içinde fikir ayrılıkları ve çekişmeler olduğuna dair söylentilere karşın, söz konusu siyasi parti son üç yıldır birliğini ve demokratikleşme konusundaki duruşunu korumayı başarmıştır. Bu noktada asıl merak konusu; önümüzdeki günlerde partinin bu birliğini koruyup koruyamayacağıdır. Dolayısıyla parti içi grupları anlayabilmek önemlidir. Temelde, parti içindeki grupları “ılımlılar” ve “muhafazakarlar” ile yeni ve eski kuşaklar olarak alt kategorilere ayırmak mümkün.               
 
Ilımlılar arasında çatışan gruplar
 
Ilımlılar, daha eski ve birbiriyle daha az zıtlaşan kuşağın oluşturduğu gruptur. Bu grubu oluşturan üyeler, genelde Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin Bin Ali döneminde sürgüne gönderilmiş ya da hapiste yatmış kişilerdir. Bugüne dek, ılımlılar grup içindeki baskın topluluğu oluşturmuş ve parti liderliğini üstlenmişlerdir. Ancak ılımlıların aynı zamanda din ve devlet ilişkisi, kadınların rolü, eski rejim üyelerinin geleceği vb. gibi önemli konulardan doğan grup içi tartışmalardan ve çatışan taraflardan dolayı sorunlar yaşadığı apaçık ortadadır. Yukarıda da bahsedildiği gibi, liderlikte öne çıkan isimler, sürgüne gönderilenlerden olduğu kadar ülkede kalıp hapis hayatı yaşayanlardan da oluşmaktadır. Bu iki farklı deneyim, parti içinde de farklı grupların oluşmasına neden olmaktadır. Söz konusu iki grup birbirleriyle bağlantılı olmalarına ve aynı ideolojik ve teorik temeli paylaşmalarına rağmen, özellikle devrimden sonra siyasi alandaki uygulamaları bakımından birbirlerinden ayrılmışlardır. 2011'den sonraki başlıca iki kaygı, söz konusu iki grup arasındaki farklılıkları da belirginleştirmiştir: parti teşkilat yapısının yeniden gözden geçirilmesi ve İslamiyet çerçevesinde yeni oluşan çoğulcu sistemde rekabet edecek ideolojik prensiplerin yeniden düzenlenmesi.                         
 
Raşid Gannuşi başkanlığında sürgündeki liderlik, eski rejiminin ülkedeki İslamcılara yönelik ağır baskılama politikasını başlatmasının ardından, yani 1990'lardan itibaren entelektüel bir merkez ve lobi grubu olarak hizmet etmiştir. Uluslararası ağları oldukça geniş ve çeşitlidir. Ancak geçirdikleri değişim dolayısıyla, partinin iç unsurlarıyla aralarında önemli bir fark söz konusudur. Söz konusu grup bilhassa önceki rejimin unsurlarıyla işbirliği noktasında daha radikal bir yaklaşım benimserken, parti içi ayrışmaların önüne geçmek amacıyla, Ennahda'nın söyleminde sıklıkla adı geçen “İslam projesi”nin ne olduğuna bir netlik kazandırmaktan kaçınmaktadır. Grup, aynı zamanda eski iktidar partisi Demokratik Anayasal Birlik (RCD)'in üyelerine daha geniş bir siyasi yasak getirilmesi konusunda ısrar etmektedir ve bu ısrar Ennahda’nın ülkede cadı avı yürüttüğü gerekçesiyle muhalefet tarafından da sık sık eleştirilmektedir.   
 
Selefiler Ennahda Partisi'ne Sorun Yaratıyor
 
Ülke yeni seçimler için geri sayarken, eski rejim unsurlarının geleceği konusu ise gitgide daha fazla önem kazanıyor. Bugüne kadar sürgünde olan lider grubu, parti içi ayrışmalar yaratabileceği endişesiyle Ennahda Partisi'nin İslam projesine bir netlik kazandırması konusunu tartışmaktan kaçınmıştır. Grup içi parçalanmalar olacağı endişesi, ülkedeki Selefi grupların proaktif politikaları nedeniyle hız kazanmıştır. Jabhat al-Islah (Islah Cephesi) ve Hizb ut-Tahrir (Özgürlük Partisi) gibi siyasi partileri; Ensar al-Şeria (Şeriat Destekçileri) gibi toplumsal hareketleri ile kendilerini Selefiler olarak adlandıran şiddet grupları vardır. Küçük çaplı bir yapıya ve kısıtlı bir toplumsal tabana sahip olmalarına karşın, radikal talepleri sebebiyle Selefi gruplar ve partiler Ennahda Partisi'ne birçok sorun yaratmaktadırlar. Gannuşi, bu grupların radikalleşmesini engellemek amacıyla söz konusu grupları yasal siyasi bir çerçeveye dahil etmek için çok çaba ve zaman harcamıştır. Ne var ki, Gannuşi'nin bu çabaları hem partinin bazı kesimlerinden hem de muhalif grupların tamamından eleştiri almıştır.
 
Ilımlıların içerisinde yer alan bir diğer grup ise; “içerdeki liderlik”, veya bir başka deyişle 1990'lı yıllarda ülkeyi terk etmeyip yıllarca hapiste kalanlardan oluşmaktadır. O zamanlar, serbest bırakılan tutsaklar ve ailelerine destek için ağlar kurmuşlardı. Dolayısıyla bu grup, rejimin baskısı altındaki insanlar ve aileleri için toplumsal faaliyetler yürüttüğü için 1990'lardan bu yana sosyal çevrede oldukça aktif bir yapı kazanmıştır. Bu destek faaliyetleri; İnsan Hakları Örgütü, Siyasi Tutuklulara Destek Birliği (AISPP), ve Özgürlük ve Eşitlik Örgütü gibi kuruluşlarla işbirliği içinde düzenlenmiş ve bu faaliyetler aynı zamanda merkez ve sol siyasette yer alan parti ve gruplarla yakınlaşmalarına yardımcı olmuştur. Üstelik insan hakları örgütleriyle gerçekleştirdikleri bu işbirliği faaliyetleri, Tunus'taki solcu ve laik gruplarla birlikte temel özgürlükler ve demokrasi için ortak vizyon temelinde daha da gelişmiştir. Bu işbirliğinin bir başka önemli sonucu ise, bilhassa İslam projesine netlik kazandırma hususunda iç liderlik tarafından kabul edilen pragmatik yaklaşımdır. Siyasi duruşları, “İhvan (Kardeşlik)'ın İslami siyasi mitoloji uygulamasındansa, iktidarın demokratik uygulamasını” işaret eder. Örneğin Ajmi Lurimi, iç liderliğin duruşunu şu sözlerle ifade etmektedir:      
 
“Arap ve İslami bir kimliğimiz olduğu konusunda hemfikiriz ve aynı şekilde; Tunus'un bağımsız ve egemen bir devlet olduğu, dininin İslam, dilinin Arapça ve yönetim biçiminin ise cumhuriyet olduğunu belirten 1959 Anayasası'nın birinci maddesinin uygulanması konusunda da bir anlaşma söz konusu. Aynı zamanda bireysel özgürlüklere saygıya ilişkin de bir anlaşma mevcut. Dolayısıyla bir kız, peçe takıp takmama konusunda kendisi söz sahibidir. Peçe takmanın yasaklandığı dönemlerde sıkıntılar yaşadık, bu sebeple aynı şekilde kimseyi peçe takması için de zorlamamamız gerekir... İktidarın barışçıl bir şekilde değişmesi ve seçim sandıklarının [kimin başa geçeceği hususunda] söz sahibi olması gerektiği konusunda ortak bir karara vardık. Bunlar, bir arada yaşamayı mümkün kılan ilkelerdir.”        
 
Abdülfettah Muru, Lurimi, Cebali ve Larayed'in liderliğini üstlendiği bu grup; parti ile hareketi, siyaset ile dini propagandacılığı birbirinden ayırmak istemekte; Gannuşi'nin yaklaşımından büyük ölçüde farklı olan eski RCD üyeleri üzerindeki siyasi yasağın kaldırılması gerektiğini savunmaktadırlar.    
 
Benzer şekilde, İslam projesi ve devlet/siyaset ve din arasındaki ilişkiye dair tartışma, partinin alt kanadını, muhafazakâr duruşunu ve dolayısıyla diğer karşıt ana blok olan “muhafazakârları” şekillendirmiştir. Muhafazakârlar, Selefi partilere daha yakın olma konusunda parti yönetimine baskı yapan ve Şeriat Hukukunun uygulanması konusunda daha radikal bir yaklaşım benimseyen genç ve daha muhafazakâr bir kuşaktan oluşur. Anayasa yazım sürecinde, özellikle kadınlar konusundaki görüş ayrılıkları daha belirgin bir hâl almıştır. Sayıları ise hâlâ belirsizliğini korumaktadır; Muhalefet, Ennahda partisi içindeki muhafazakârların sayısını abartırken, parti içindeki çoğu kişi ise bunu görmezden gelmektedir.
 
Muhafazakârların Tunus siyasetinde daha radikal bir Selefi çizgisine yönelme ihtimaline karşın, pratik ve ideolojik anlamda fikir ayrılıkları olsa da parti yönetimi, bugüne dek partinin birliğini sürdürmeyi başarmıştır. Mevcut durumda Gannuşi ve parti içindeki grubu, iç liderlik tarafından yönetilen liberal kanat ile genç ve muhafazakâr kuşaktan oluşan radikal kanat arasındaki dengeyi sağlamayı sürdürmektedir. Partinin birliği sadece Ennahda'nın kendi geleceği için değil, aynı zamanda ülkenin süregelen değişim süreci için de önem arz etmektedir.