Erbil'den Seçim Öncesi Analizler: Kürt Siyasal Hayatında “Değişim”

Yrd. Doç. Dr. Veysel Ayhan, ORSAM Ortadoğu Danışmanı, Abant İzzet Baysal Üniversitesi
Erbil’in merkezinde ve ara sokaklarında dolaştığınızda ilk göze çarpan olgu Erbil’de Irak’ın diğer bölgelerinden farklı bir seçim rekabetinin ve propaganda çalışmalarının yürütüldüğüdür. İki hafta önce Bağdat’ta yaptığımız seçim gözlemlerinde tüm partilerin seçim propagandaları yürüttüğüne tanık olmuştum. Ancak Erbil’e geçince farklı bir seçim atmosferiyle karşılaşılmıştır. Başbakan Maliki’nin Kanun İttifakı dahil olmak üzere Şii veya Sünni partilere ait posterlerin veya flamalarının Kürt partilerle karşılaştırıldığında son derece az olması seçimlerin Kürt partileri arasında geçtiğini bize açık bir şekilde göstermektedir. Zira, hem Kürdistan Listesi hem de Goran (Değişim Hareketi) seçimlere büyük Şii veya Sünni partileriyle ittifak yapmadan hazırlanmaktadır. Kürt bölgesinde seçimlerden önce bu partilerle ittifak yapmak aynı zamanda siyaseten ciddi anlamda oy kaybını göze almak anlamına gelmektedir. Özellikle Süleymaniye başta olmak üzere Kerkük, Erbil, Musul ve Diyala’nın Kürt bölgelerinde yoğunlaşan seçim çalışmalarından anlaşıldığı üzere 2010 seçimleri bazı Kürt partileri açısından yaşamsal bir önem kazanmıştır.    Dolayısıyla Kürt siyasi partiler tarafından yürütülen seçim çalışmalarından anlaşıldığı üzere 2010 seçim sonuçları yalnızca Kürtlerin Bağdat’ta temsil edilmelerinde değil aynı zamanda ve hatta daha güçlü bir şekilde Kürt siyasal yaşamındaki rekabeti ve mücadeleyi derinleştirecektir. ORSAM uzmanlarından Yrd. Doç. Dr. Serhat Ekmen ve Oytun Orhan tarafından Şubat başında bölgede yürütülen araştırmalarda da belirtildiği üzere Erbil seçimlerinde öne çıkan temel vurgu Goran Listesinin seçimlerden elde edeceği milletvekili sayısıdır. Bu bağlamda Kürt bölgesindeki seçimlerin önemli bir hal almasının en önemli nedenlerinden biri KYB’nin Goran’ın meydan okumaları karşısında zayıflaması ve Kürt siyasetindeki stratejik konumunu kaybetmesi tehdidi yaşamasıdır. Söz konusu tehdit ve endişe KYB’nin seçimlere hazırlanırken tüm varlığını ortaya koymasına yol açmış durumdadır. Celal Talabani, Irak’ın Cumhurbaşkanı olmasına ve Kürdistan Listesi tarafından seçimlerin ardından tekrar Cumhurbaşkanı adayı olarak ilan edilmesine rağmen son birkaç aydır Süleymaniye ve Kerkük’teki seçim çalışmalarını bizzat yürütmektedir. Bir ay boyunca Kerkük’teki seçim çalışmalarını doğrudan yürüten Talabani’nin eski dostu ve yardımcısı Goran lideri Noşirvan Mustafa’nın yükselişini durdurma çabasının sonuç verip vermeyeceği belirsiz olmasına karşın, Erbil’deki siyasi gözlemciler KYB’nin üçüncü parti olmayı kabul etmek zorunda kalacağını ileri sürmektedir.   Goran hareketinin ortaya çıkışı üzerine daha önceleri çok şey yazılmasına karşın yükselişi KDP ve KYB hükümetinin başarısızlığıyla ilişkilendirilmiştir. Goran’ın özellikle hükümete yönelttiği yolsuzluk, adam kayırmacılığı, particilik, aile yönetimi ve bölgeler arasında dengesiz yatırımlar yapma gibi suçlamaların Goran’ın yükselişinde rol oynadığı ileri sürülmektedir. Ancak, bu iddialar Goran’ın neden Erbil ve Duhok gibi Kürt seçmenlerin bulunduğu bölgede Süleymaniye veya Kerkük’le karşılaştırıldığında yeteri kadar ses getirmedi sorusuna cevap oluşturmadığı açıktır. Bazı analizciler KDP’nin kontrol ettiği bölgelerde muhalefet hareketlerinin ortaya çıkmasına izin vermediğini öne sürmektedir. Bu yüzden de Goran’ın bu bölgelerde etkili bir propaganda ve seçim çalışması veya seçimlerin ardından oyların adil sayımına müdahale edemediğini öne sürmektedir. Bunlara benzer iddialar kendi içinde doğruluk payı taşımasına rağmen yeterli değildir.   Bu bağlamda Goran’ın yükselişini ve 2010 seçimlerinde yapmak istediğini daha iyi anlayabilmek için bölgesel Kürt Yönetimi’nin idari ve siyasi yapısına bir kez daha bakmakta yarar vardır. 1991 sonrası dönemde ortaya çıkan özerk yönetim 2003 işgali sonrası da Irak’ın yönetim şekli olarak federalizmi kabul etmesiyle anayasal bir yapı haline gelmiştir. Erbil, federe bölgenin başkenti olarak kabul edilmesine karşın KDP Duhok ve Erbil, KYB de Süleymaniye’deki yönetimlerini korumuştur. Dolayısıyla Bölgesel Kürt Yönetimi de kendi içinde iki ayrı idari ve siyasi bölünmüşlüğünü 2003 sonrası dönemde de sürdürmüş oldu. 2003 sonrası dönemde genel bütçeden pay almaya başlayan Kürt Yönetimi Bağdat’tan gelen bütçenin önemli bir kısmını da kendi arasında bölüştürmüştür. Süleymaniye’ye ayrılan bütçe doğrudan KYB’nin bu şehirdeki legal yapılarına aktarılırken Erbil ve Duhok’ta harcamaların önemli bir kısmı ise KDP’nin denetiminde kullanılmıştır. Erbil’deki siyasi analizcilerin Goran’ı yükselişine ilişkin analizi, 2003-2009 arası dönemde Erbil’de yönetimin başta ticari ve eğitim olmak üzere her alanda yeni bir yapılandırma çalışması içine girerken KYB’nin denetimi altında olan Süleymaniye’de kaynakların partililer arasında dağıtılmış olması ve şehrin kalkındırılmasına harcanmamasıdır. Bir süre sonra Erbil’de Süleymaniye’ye aktarılan kaynakların önemli bir kısmı yalnızca belli kesimler tarafından kullanılmaya başlayınca KYB’nin liderlik kadrosunda tartışmalar başlamıştır. KYB’nin belkemiğini oluşturan liderler arasında Talabani’den sonra Kusret Resul, Noşirvan Mustafa, Dr. Barham Salih ve Hero Talabani’nin eşi ve ailesi gelmektedir. Bunlar arasında Talabani ailesini saymazsak Kusret Resul ve Noşirvan Musfata iki önemli lider olarak karşımıza çıkmaktadır. Esasında Kürt bölgesindeki seçiminin kızışmasında rol oynayan temel neden de bu liderler arasındaki mücadeledir. Kusret Resul ve Noşirvan Mustafa KYB’den 2009’de bir kez daha ayrıldıklarını açıkladıktan sonra Kusret partiye tekrar dönmüş ve Noşirvan’ı bir anlamda Talabani ve diğer liderlerle birlikte tasfiye etmişlerdir. Ancak, Germiyan'dan Süleymaniye'ye ve Kerkük’e uzanan hat boyunca etkili bir güç olan Noşirvan da buna tepkisiz kalmamış uzunca bir dönemdir yürüttüğü kapalı muhalefeti açık muhalefet haline dönüştürmüştür. 25 Temmuz 2009 seçimlerinde bir anlamda KYB’deki rakiplerine ciddi bir darbe vuran Noşirvan 2010 seçimlerinde ise yarım bıraktığı KYB’nin lider kadrosunu siyaset sahnesinin dışına itme planını hataya geçirmek için var gücüyle çalışmaktadır. Şayet Goran bu seçimlerde Talabani ailesi ve Kusret Resul gibi liderleri yenilgiye uğratmayı başarırsa bu doğal olarak KYB içinde yeni bir sürecinde başlamasına yol açabilir.   Erbil’deki siyasi analizcilerin seçim beklentileri, Goran’ın KYB’den 3 veya dört milletvekili fazla çıkartacağıdır. Ancak Goran’a yakın kaynaklar ise bu sayının çok daha fazla olduğunu ileri sürmektedir. Siyasi analizciler KDP’nin birinci parti çıkacağına kesin gözüyle bakmaktadır. Buna göre KDP 25-30 arası, Goran 18-22 arası ve KYB’de 14-17 arası bir milletvekili çıkartacaktır. İslami partinin ise 2-4 arası bir milletvekili çıkartma şansı bulunmaktadır. Dolayısıyla Kürdistan Listesi adı altında seçime katılan KDP ve KYB’nin seçimlerden birinci parti çıkmasına rağmen ittifak içinde milletvekili dağılımında KDP’nin daha güçlü olduğu görülmektedir. Dolayısıyla Erbil’de, seçimlerin KYB’nin güç kaybına yol açacak bir şekilde sonuçlanacağı öngörülürken bunun ne kadar ciddi olacağı ve KYB’nin lider kadrosunda bir değişimi zorunlu hale getirip getirmeyeceği seçimlerden sonra görülecektir.