FATF Bildirileri ve İran

Ali Kemal Yıldırım, akyildirim11@gmail.com
Finansal sistemin suçlular tarafından kullanılmasının engellenmesi amacıyla kurulan, 11 Eylül 2001’den sonra çalışmalarına terörün finansmanını da ekleyen, bu konularda politika ve standartlar geliştiren uluslararası bir kurum olan Mali Eylem Görev Gücü (FATF), üye olan olmayan bütün ülkelerden yasal, finansal, operasyonel ve uluslararası işbirliği konularında yayımlamış olduğu standartlara uymalarını talep etmektedir.(1)

FATF tarafından geliştirilen mevzuat için etkin bir takip mekanizması da kurulmuştur. FATF ve FATF benzeri bölgesel kuruluşlar üyelerini düzenli değerlendirmeye tabi tutmaktadır. Bununla birlikte, FATF 2006 yılından sonra ek bir gözetim mekanizması kurmuştur. FATF’ın Uluslararası İşbirliği ve İzleme Grubu ülke değerlendirmeleri yapmakta bunun sonucunda da suç gelirlerinin aklanması ve terörün finansmanı konularında risk taşıyan ülkelere ilişkin bildiriler yayımlamaktadırlar.

İran, 2007’den itibaren FATF bildirilerinde yer almaya başlamıştır.(2) Aklamayla mücadelede ilk yasal düzenlemeyi Ocak 2008’de yapan İran’la ilgili yasanın özellikle terörün finansmanı önleme konusunda yetersiz olduğu vurgulanmıştır. 16 Ekim 2009 tarihli FATF bildirisinde, aklamanın ve terörün finansmanının engellenmesi konularında yetersizliklerinin bulunmasına rağmen İran’ın bu konuda adım atmadığı vurgulanmış, terörün finansmanının uluslararası sistemin bütünlüğüne ciddi bir tehdit oluşturduğu belirtilmişti. Bu sebeple de özellikle terörün finansmanın suç haline getirilmesi, şüpheli işlem bildirimi gereklerinin yerine getirilmesi hususlarında acilen önlem alınması gereği vurgulanmıştı.

Bildiride, FATF üyeleri ve diğer ülkelere finansal kuruluşlarının da İran şirketleri ve finansal kuruluşları dahil İran’la iş ilişkileri ve işlemlerinde özel önem göstermeleri konusundaki önceki çağrısını yenilemiş, FATF üyelerinden ve diğer ülkelerden İran’da suç gelirlerinin aklanması ve terörün finansmanı konusundaki yetersizliklerden kaynaklanan risklerden kendi finansal sektörlerini koruyacak etkin karşı önlemlere başvurmaları çağrısında bulunmuştu. Yetkililerin karşı önlemleri atlatmak için başvurulan muhabirlik ilişkilerinde dikkatli olmalarını isteyen FATF, üyelerini İran mali kurumlarının kendi ülkelerinde şube açma ya da ortaklık kurma taleplerini değerlendirirken para aklama ve terörizmin finansmanı risklerini dikkate almaları konusunda da uyarmıştı. Son olarak Bildiride, aklama ve terörizmin finansmanına karşı İran’ın acil önlemler almaması halinde 2010 yılının Şubat ayında İran’a karşı alınacak önlemlerin daha da genişletileceği belirtilmişti.

FATF 18 Şubat 2010 tarihinde iki bildiri yayımlamıştır. Bu bildiriler aracılığıyla FATF G-20’nin riskli ülkelerin kendine bildirilmesi talebini de yerine getirmiştir. Bildirilerden ilkinde yüksek riskli ülkeler yer almaktadır. Bu metin üç bölüme ayrılmıştır. Birinci bölüm, yüksek riskli olması nedeniyle ve uluslararası mali sistemi suç gelirlerinin aklanması ile terörün finansmanından korumak için ülkelerden karşı önlem almalarını talep eden başlıktır. Bu bölümde sadece İran yer almaktadır.

İkinci bölümde FATF’a göre suç gelirlerinin aklanması ve terörün finansmanının önlenmesi kapsamında stratejik önemde eksiklikler bulunmasına rağmen FATF standartları uygulama konusunda herhangi bir girişimde bulunmayan ülkeler bulunmaktadır. Bunlar, Angola, Kuzey Kore, Ekvator ve Etiyopya’dır. Ekvator Cumhurbaşkanı Rafael Correa ülkesinin bu listede yer alması sebebiyle yaptığı açıklamada, İran’la olan ilişkileri nedeniyle kendilerinin cezalandırılmak istendiğini belirtmiştir.(3) İran’ın Latin Amerika’ya açılma planı kapsamında İran’ın Ekvator’da, Ekvator’un ise İran’da elçiliği açılmıştır. 2009 yılı içerisinde Ekvator Merkez Bankası ile İran finansal kuruluşları yeni bir antlaşma imzalamışlardı.

Üçüncü bölüm ise FATF tarafından daha önce suç gelirlerinin aklanması ve terörün finansmanının önlenmesi konusunda stratejik eksiklikleri belirtilmesine rağmen, bu sorunları halen devam eden ülkelerdir. Bunlar ise Pakistan Türkmenistan, Sao Tome ve Principe’dir.

FATF’ın hazırlamış olduğu ikinci bildiri suç gelirlerinin aklanması ve terörün finansmanının önlenmesi çerçevesinde FATF ile birlikte eylem planı hazırlamalarına rağmen stratejik eksiklikleri olan ülkelere ilişkindir.(4) Bu bildiride yer alan ülkelerin ilk bildirideki ülkelere nispeten daha az riskli oldukları söylenebilir. Bildiride adı geçen ülkelerin hemen hemen tamamının terörün finansmanına ilişkin önlemler konusunda eksiklikleri bulunmaktadır.

FATF ülkelere ilişkin olarak yaptığı değerlendirmede suç gelirlerinin aklanması ve terörün finansmanının önlenmesi kapsamında en riskli olarak gördüğü İran’a ilişkin daha önceki bildirilerindeki hususları tekrarlamış, İran’ın somut adım atmaması halinde ise Haziran 2010’da üyelerinden ve diğer ülkelerden İran’a yönelik uygulanacak karşı önlemleri artırmalarını talep edeceğini belirtmiştir. FATF’ın yaklaşımının uluslararası alanda İran’a karşı yürütülen politikalar ile paralel olduğu görülmektedir. Bundan sonra başta İran olmak üzere suç gelirlerinin aklanması ve terörün finansmanı konusundaki riskli ülkeler G-20 nezdinde gündeme gelecektir. Ardından İran’a ilişkin yaptırımların genişletilmesi girişimleri BMGK’ya taşınacaktır.



Dipnotlar

(1) BM Güvenlik Konseyinin 29 Temmuz 2005 tarih ve 1617 sayılı kararı ile FATF standartlarının BM üyesi tüm ülkelerce uygulanması teşvik edilmiştir.  IMF ve Dünya Bankası da yapısal yardım programından yararlanan ülkelerden bu standartları uygulalamalarını talep etmektedir. Eylül 2009’da Pittsburgh’ta yapmış olduğu toplantıda G-20 aklama ve terörün finansmanına karşı mücadelede FATF’ın aldığı yolu övmüş ve FATF’tan Şubat 2010’a kadar yüksek riskli ülkeleri yayınlamasını istemiştir. Bu şekilde FATF’ın etki alanının her gün arttığını söylemek mümkündür.

(2) İran, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Avrupa Birliği ve ABD’nin mali yaptırımları ile karşı karşıyadır. Bu konuda bkz: Sinkaya ve Yıldırım, “İran Yaptırımlarının Mali Boyutları”, Ortadoğu Analiz, cilt 2, sayı 13 (Ocak 2010), s.40-47.

(3) “Ecuador being punished for befriending Iran”, Presstv.ir (Erişim: 23 Şubat 2010).

(4) FATF çok sayıda ülkenin halen gözden geçirilmediğini, bu ülkeleri de inceledikten sonra bunlara ilişkin bulgularını yayımlayacağını belirtmiştir. İncelediği ülkelerden stratejik önemde eksikliği bulunanlar şunlar: Antigua ve Barbuda, Azerbaycan, Bolivya, Yunanistan, Endenozya, Kenya, Fas, Miyanmar, Nepal, Nijerya, Paraguay, Katar, Srilanka, Sudan, Suriye, Trinidad Tobago, Tayland, Türkiye, Ukrayna ve Yemen. Türkiye ve Yunanistan’ın FATF (hem de G-20) üyeleri olmalarına rağmen bu listede yer almaları ilgi çekicidir. Türkiye; terörün, terörist eylemlerin ve terör örgütlerinin finansmanın suç haline getirilmesi ile belirlenen kişilerin, terörist fon ve diğer mallarının dondurulmasına ilişkin yasal çerçevenin oluşturulmaması konularından dolayı söz konusu listede yer almıştır.