Kahire Görüşmeleri Libya’nın Siyasi Geleceği Açısından Ne İfade Ediyor?

2021 yılında ertelenen başkanlık ve parlamento seçimlerinin ardından siyasi belirsizliğin hâkim olduğu Libya’da sular durulmuyor. Daha önce ülkenin doğusunda Fethi Başağa öncülüğünde kurulan paralel hükûmet ve takip eden süreçte Trablus ve çevresinde faaliyet gösteren milis gruplardan kaynaklı çatışmalar, Kuzey Afrika ülkesindeki askerî ve siyasi dinamiklerin ne ölçüde kırılgan olduğunu yansıtmaktaydı. Bu kırılgan atmosfer içinde ülkenin iki farklı yasama meclisi, seçimlerin gerçekleşmesine yönelik bir hukuki altyapı oluşturmaya çalıştılar. Ancak yaklaşık iki yıldır Akile Salih liderliğindeki parlamento ve Muhammed Takala liderliğindeki Devlet Yüksek Konseyi (DYK) öncülüğünde yürütülen süreç oldukça ağır ilerleyerek somut çıktılar üretme noktasında yetersiz kaldı. Bu arka plan dâhilinde 10 Mart’ta Arap Birliği Genel Sekreteri’nin davetiyle Kahire’de gerçekleşen toplantı, sonuç bildirgesi ve alınan kararlar itibarıyla siyasi dengeleri derinden etkileme potansiyeline sahiptir.

Arap Birliği Liderliğindeki Kahire Zirvesi
Akile Salih ve Muhammed Takala’nın yanı sıra Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed Menfi’nin katıldığı toplantıların esas olarak taraflar arası görüş ayrılıklarını giderme ve seçimlere yönelik engelleri aşma amaçlarını taşıdığı söylenebilir. Ancak toplantılara Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe’nin katılmamış olması, kendisine karşı kurulan cepheyi de gözler önüne sermektedir. Öyle ki toplantılarda, seçim sürecine öncülük etmek ve gerekli düzenlemeleri sağlamakla görevli bir geçiş hükûmetinin kurulması kararlaştırıldı. Bu tutum, Başbakan Dibeybe’nin meşruiyetini ciddi ölçüde sorgulamakla beraber Libya’da güç paylaşımına dayalı dengenin Dibeybe aleyhine bozulduğuna işaret etmektedir. Ancak buna karşılık toplantılarda somut bir anlaşmadan söz edilememektedir. Dolayısıyla bu tablonun Başbakan Dibeybe’ye belli ölçüde esneklik alanı ve zaman kazandırdığı söylenebilir.

Toplantı sonuç bildirgesinin öne çıkan bir diğer tarafı, uzlaşının başarılı olması adına Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu (UNSMIL) ve uluslararası topluluğun desteğinin talep ediliyor olmasıdır. 2023 yılının aralık ayında Güvenlik Konseyi, rakip hükûmetler arası devam eden siyasi çıkmazın ve seçim belirsizliğinin Libya’nın siyasi, askerî ve ekonomik istikrarsızlığının itici gücü olduğunu açıklamıştı. Bununla beraber ABD ve batılı ülkeler, 2022 yılının şubat ayından itibaren yeniden artan gerilimlerin ve buna bağlı olarak ortaya çıkan petrol blokajlarının yalnız Libya için değil küresel enerji piyasası için açacağı sorunlara vurgu yapmışlardı. Bundan hareketle batılı aktörler nezdinde kurulacak yeni yapı, geçici de olsa Libya’daki çok kutuplu ve çok aktörlü denklemi görece birleştiren bir hamle şeklinde yorumlanabilir.

Öte yandan toplantılarda alınan kararlardan bir diğeri; DYK ve parlamento tarafından oluşturulan 6+6 Komitesinin görüşmelerde varılan konsensüs temelinde teknik komiteler oluşturması ve mevcut anayasaya aykırı tartışmalı noktaların çözüme varılmasıdır. Batı ve doğu merkezli iki yasama organının etkileşimlerini artırması, Libya’daki kurumların birleştirilmesi açısından olumlu sinyaller verse de DYK’nın daha aktif biçimde karar alma süreçlerine dâhil edilmesi ve Trablus’un temsilcisi şeklinde lanse edilmesi Başbakan Dibeybe ve UBH’yi saf dışı bırakmaya yönelik bir stratejinin parçası olarak okunabilir. Böyle bir tablo, en çok doğudaki milis güçlerin lideri Halife Hafter ve parlamento başta olmak üzere doğuda güçlü bir nüfuz alanına sahip Mısır’ın çıkarlarıyla doğru orantılı ilerlemektedir. Yakın geçmişte eski İçişleri Bakanı ve Mısrata kökenli Fethi Başağa’nın siyasi sahneye sürülmesi de benzer ortak aklın bir ürünüydü. Bu noktada, batının kendi içindeki siyasi ayrışmaların Hafter ve parlamento etrafında şekillenen doğu bölgesinin homojen yapısına nazaran daha ağır bastığını söylemek mümkündür.

İleriye Dönük Beklentiler
Başbakan Dibeybe’nin seçildiği 2021 Şubat ayındaki Libya Siyasi Diyalog Forumu (LSDF) da Libya’daki istikrarsızlığı ve kronik sorunları, halk tabanlı seçimlere gidilmeksizin çözmeye çalışan bir mekanizmanın sonucuydu. Kısa süreliğine taraflar arası derin ayrılıklar rafa kaldırılmış ancak zaman içinde çatışan çıkar ve fikirler sonucunda daha büyük bir yıkımla karşı karşıya kalınmıştı. Dönemin gergin siyasi atmosferinin bir yansıması olarak Trablus ve çevresinde yaşanan çatışmalar, Libya’da milis grupların siyasete ne ölçüde yön verdiğini göstermesi bakımından önemliydi. Kahire’deki son görüşmelerin de “kazananlar” ve “kaybedenler” yaratacağı düşünüldüğünde benzer senaryoların ihtimal dâhilinde olduğu söylenebilir. Çünkü yeni kurulabilecek hükûmet statükoyu korumaya “dışarıda kalanlar” ise sisteme ya da herhangi bir güç paylaşımına dâhil olmak isteyeceklerdir. Bu mücadele içinde seçimlerin adil ve şeffaf bir ortamda gerçekleşmesi pek olası gözükmemektedir.

Bu doğrultuda Libya’daki siyasi çözümün sürdürülebilir sonuçlara ulaşması açısından katılıma yoğun önem verilmesi gerekmektedir. Toplantının katılımcılarına bakıldığında 2015 Libya Siyasi Anlaşmasından (LSA) kaynaklı görev ve yetki süresi dolmuş yasama meclisleri ve yine LSDF sonucu oluşturulmuş bir Başkanlık Konseyi görülmektedir. Dolayısıyla Başbakan Dibeybe’ye atfedilen meşruiyet sorununu bugün Libya’daki pek çok aktör ve kurumla ilişkilendirmek mümkün hâle gelmektedir. Bu durum politize olmuş yerel dinamiklerin ötesinde, demokratik geçiş sürecinin güçlü bir uluslararası toplumun desteğine ihtiyaç duyduğunu göstermektedir. Bu anlamda UNSMIL Başkanı Abdoulaye Bathily’nin yerel sahiplik ilkesi ışığında geçiş sürecine daha fazla angaje olması ve müzakerenin bir parçası olan kurumlar üzerindeki baskısını artırması gerekmektedir. Aksi takdirde Libya’daki anayasal tartışmalar ve milis grupların dar ajandaları, seçimlere giden yolda kazanılan edinimleri yeniden baltalayacaktır.

Bu makale 18 Mart 2024 tarihinde Anadolu Ajansı web sitesinde “Libya’da istikrar uluslararası topluma bağlı” başlığıyla yayımlanmıştır.