Mavi Marmara’ya Yapılan Saldırının Mavi Akım-2’ye Etkisi

Dr. İlyas Kamalov, ORSAM Avrasya Danışmanı
İsrail’in Gazze’ye yardım götüren Mavi Marmara gemisine saldırması, İsrail-Türkiye arasındaki ilişkileri daha fazla gerginleştirdiği gibi, daha önce iki ülkenin bölgede gerçekleştirmek istedikleri ortak projeleri de etkileyeceğine benzemektedir. Her geçen gün artan Türkiye-İsrail gerginliğinin en fazla olumsuz etkilediği projelerin başında hiç şüphesiz Mavi Akım-2 doğalgaz projesi gelmektedir. Mavi Akım-1’e paralel olarak inşa edilmesi planlanan ve Rus gazının Türkiye’ye ve Türkiye üzerinden İsrail’e ihracatını öngören Mavi Akım-2’nin Türkiye-İsrail gerginliği yüzünden güzergâh değiştirmesi kuvvetle muhtemeldir.   Taraflar bugüne kadar söz konusu proje ile ilgili somut bir adım atmamalarına ve proje günümüzde ancak kağıt üzerinde olmasına rağmen, bütün taraflar yakın zamana kadar bu projeye önem veriyordu. Bu proje sayesinde İsrail, gaz ihtiyacını gidermeyi planlarken, Rusya bütün bölge ülkelerini enerji alanında kendisine bağımlı hale getirmek ve böylece bölgede gücünü arttırmak istemektedir. Türkiye ise gerek kendi ihtiyaçları gerekse de transit konumundan gelir elde etme amacı nedeniyle projeye büyük önem vermektedir. Ancak İsrail--Türkiye gerginliğinin artmasıyla birlikte Türk yetkililer, İsrail’in projeden çıkarılması gerektiğini dillendirmiş ve bu görüşlerini de Rus yetkililerine bildirmişlerdir. Rusya daha kendi kararını açıklamadan önce, Türkiye’nin bu görüşü ortaya atmasından bir gün sonra İsrailli yetkililer ve İsrail’in Leviathan bölgesinde çalışmalar yürüten Noble Energy adlı Amerikan Şirketi’nin temsilcileri, İsrail’de yeni gaz yatağının bulunduğunu ve buradaki rezervlerin de 453 milyar metre küp olduğunu açıklamışlardır. Noble Energy’nin başkanı Charlz Davidson’a göre, geçen sene keşfedilen Tamar yatağındaki gaz rezervleri (238 milyar metre küp) ile birlikte bu rezervlerin, İsrail’in gaz ihtiyacını karşılayacağını hatta gaz ihracatı yapmasına da imkân vereceğini duyurmuştur.   Asya'da İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler Zirvesi’ne katılmak üzere İstanbul’a gelen Rusya Federasyonu Başbakanı Vladimir Putin, gazetecilere yaptığı açıklamada (8 Haziran 2010) Rusya’nın Mavi Akım-2 projesine büyük önem verdiğini, ancak bu boru hattının İsrail’e kadar büyük ihtimalle uzatılmayacağını dile getirmiştir. Putin’e göre, İsrail’de bulunan gaz rezervleri, böyle bir gereksinimi ortadan kaldırmaktadır. Ancak projeden İsrail’in çıkartılmasının hiç şüphesiz siyasi ve ekonomik nedenleri de mevcuttur. Başlangıçta da belirttiğimiz gibi, Türk yetkilileri İsrail’in projeye dâhil edilmemesi gerektiğini ileri sürerek Rus yetkilileriyle de konuyu görüşmüşlerdir. Neticede Rusya’nın, Rus enerji kaynaklarını dünya pazarına pazarlama (transit) konusunda önemli rol oynayacak Türkiye’nin “teklifini” dikkate aldığını söyleyebiliriz. Özellikle Güney Akım ve Samsun-Ceyhan ile ilgili kesin kararların verilmediği bir dönemde Rusya’nın İsrail’e Türkiye’yi tercih etmesi de son derece mantıklıdır. Rusya’daki Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Yebgeniy Satanovskiy’in konuyla ilgili açıklaması ilgi çekicidir: “Rusya’nın bu konuda Türkiye’nin tarafını tutması, son derece normaldir. Çünkü iki ülke son dönemde birçok ortak proje yürütmektedirler. Ayrıca Rusya’nın güneyindeki bu güçlü ve agresif  komşusu (Türkiye), Karadeniz’de büyük bir filoya sahiptir. Türkiye’nin Karadeniz’deki gemi sayısı, Karadeniz’deki Rusya ile Ukrayna’nın toplam gemilerinden daha fazladır.”   Diğer taraftan İsrail’in yıllık gaz ihtiyacı ancak 2 milyar metre küp olup, bu ihtiyacın büyük bir kısmını da İsrail, Mısır’dan karşılamaktadır. Dolayısıyla Rusya için İsrail’e kadar boru hattının uzatılması ekonomik açıdan çok kârlı bir iş olmayacaktır. Dolayısıyla yeni oluşan şartlarda İsrail’in Mavi Akım-2’ye dâhil edilmeyecek olması, belki de bütün tarafları “memnun edecektir.” İsrail’de bulunan rezervler gerçekten de Amerikalı uzmanların iddia ettikleri miktarlarda ise, İsrail’in de bu projeye ihtiyacı kalmayacaktır. Dolayısıyla İsrail, Rusya ile Türkiye’nin bu yöndeki kararını “cezalandırma” olarak dahi algılamayacaktır. Rusya’nın bu kararı, İsrail’de “anlayışla” karşılansa da yine de Rusya-İsrail ilişkilerini etkileme potansiyeline sahiptir. Hiç şüphesiz İsrail, bu şekilde projeden çıkarılmak istemezdi. Büyük ihtimalle İsrail, bundan sonraki süreçte Rus enerji şirketi Gazprom’un İsrail’de gaz arama ve çıkarma projelerine katılmasını istemeyecektir.   Batılı uzmanlar ise şimdiden İsrail’deki rezervlerin Rus enerji kaynaklarına alternatif olacağını ileri sürmektedirler. Hiç şüphesiz, İsrail’in gaz rezervleri gerçekten de Amerikan uzmanlarının belirttiği miktarda ise, bu rezervler, İsrail’in gaz ihracat etmesine de imkân tanıyacaktır. Ancak bu miktarlar dahi, Rusya’nın Avrasya’da enerji alanındaki hakimiyetini fazla etkileyecek rakamlar değildir ki, Rus uzmanlar İsrail’de belirtilen miktarlarda gazın bulunduğu açıklamalarını pek inandırıcı bulmamakta ve bunu Türkiye ile Rusya’nın kararları karşısında “ezilmemek” için kullanılan siyasi bir oyun olarak değerlendirmektedirler. Sonuç itibariyle Türkiye ile Rusya, bundan sonraki süreçte de Mavi Akım-2 projesi üzerinde çalışmaya devam edeceklerdir. İsrail’in projede yer alması ise artık zor görülmektedir. Ancak bu husus, projeyi engellemeyeceği gibi, projenin hayata geçmesini de hızlandıracaktır. Çünkü Rusya ile Türkiye kendi aralarında konuyla ilgili bütün konuları ayrıntısına kadar görüşmüş ve mutabakata varmışlardı.