Moskova’nın Vetosu, ABD ve Müttefiklerini Kızdırdı

Dr. İlyas Kamalov, ORSAM Avrasya Danışmanı
Rusya Federasyonu ile Çin’in Avrupa ülkelerinin (Fransa, İngiltere, Almanya ve Portekiz) Suriye’ye yaptırımların uygulanmasını öngören karar tasarısını veto etmeleri, ABD ve Avrupa’daki müttefiklerinin Suriye ile ilgili planlarını şimdilik bozmuştur. Diğer taraftan Rusya’nın veto hakkını kullanmasını, beklenmeyen bir gelişme olarak nitelendirmek de doğru olmayacaktır. Zira Rus yetkililer, uzun süreden beri Suriye’ye yeni yaptırımların uygulanmasına karşı çıktıklarını ve Libya konusunda Batı’nın Rusya’yı kandırdığını dile getirmektedirler. Bilindiği gibi Rusya, Libya ile ilgili “sivil halkı korumak için her türlü önlemin alınmasını” öngören 1973 no’lu tasarıyı onaylamıştı. Neticede Batı ülkelerinden oluşan koalisyon birlikler, Libyalı isyancıları destekleyerek soruna müdahil olmuştu. Rus yetkililer de Batı ülkelerinin Libya’da taraf olmalarına (taraflardan birinin safında savaşmalarına) kızmış ve Batı’yı adı geçen tasarıyı “istedikleri ve kendi çıkarlarına uygun şekilde yorumlamakla” suçlamışlardı.

Rusya’nın veto hakkını kullanmasından sonra kendi karar tasarısını sunması beklenmektedir. Batı ülkeleri hiç şüphesiz Suriye’ye karşı tek taraflı uyguladıkları yaptırımları devam edeceklerdir. Rusya’nın vetosu ve Çin’in konuyla ilgili Rusya’ya verdiği destek, Amerikan ve Avrupalı yetkilileri kızdırmıştır. Fransa Dışişleri Bakanı Alain Juppe “BM’nin Suriyeli diktatöre karşı birlik olması gerektiğini ve bu günün Suriye halkı için üzücü bir gün olduğunu” dile getirmiştir. Almanyalı meslektaşı Guido Westerwelle ise, “BM’nin dünyada barış ve güvenliği sağlama ve koruma görevini yerine getiremediğini” belirtmiştir. ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Susan Rice daha sert bir açıklama yaparak açık olarak Rusya’yı “Suriye halkını desteklemek yerine silah satmaya devam etmeyi tercih etmekle” suçlamıştır. Benzer açıklamayı İngiltere’nin BM’deki Daimi Temsilcisi Mark Grant da yapmıştır.

Oylama sonrasında Rusya’nın BM’deki Daimi Temsilcisi Vitaliy Çurkin de bir açıklama yapmıştır: “Söz konusu tasarı, “savaş felsefesi” temelinde hazırlanmış ve Şam’ı karşısına alan tek taraflı suçlamada bulunan bir metindir. Hiçbir şekilde dış müdahalenin mümkün olamayacağına dair bizim yaptığımız teklifler, göz ardı edilmiştir. Rusya, devam eden şiddete karşı çıkmaktadır, ancak radikal muhalif gruplar da teröre başvurmakta ve bunun da kabul edilir bir tarafı yoktur…”  Vitaliy Çurkin, BM Güvenlik Konseyi üyelerine Rusya ile Çin tarafından hazırlanan karar tasarısı üzerinde çalışmaya devam etmelerini teklif etmiştir.

Her ne kadar BM Güvenlik Konseyi üye ülkelerinin temsilcileri Rusya’nın tutumu ile ilgili sert açıklamalarda bulunsalar da konuyla ilgili “görüş ayrılıklarının” Rusya’nın Batı ile münasebetlerini fazla olumsuz etkilemeyeceğini söylemek mümkündür. Zira Moskova birçok kez benzer konularda veto hakkını kullanmıştı. Rusya veto hakkını kullanarak bölgedeki en önemli müttefikini koruma konusundaki kararlılığını bir kez daha sergilemiştir.

Bundan sonraki gelişmeler açısından Batı ülkelerinin Rusya ile Çin’in hazırladıkları karar tasarısına olan bakış açıları, belirleyici olacaktır. Aynı zamanda Suriye’deki muhaliflerin tutumları da önem arz etmektedir. Suriye’deki muhalifler, uzun süre boyunca mücadele vermelerine rağmen başarı elde edememektedirler ve bundan dolayı radikal gruplar ön plana çıkmaya başlamıştır. Bu husus ise Rusya ile Batı ülkelerinin de Suriye’ye yönelik tutumlarını değiştirebilecektir.




KAYNAKLAR

1) Nikolay Surkov, “Rossiya Ne Hoçet Povtoryaty Liviyskuyu Oşibku”, Nezavisimaya Gazeta, 5 Ekim 2011.

2)  Nikolay Surkov, “Rossiya Ne Hoçet Povtoryaty Liviyskuyu Oşibku”, Nezavisimaya Gazeta, 5 Ekim 2011.