Ortadoğu Ülkeleri Avrupa’yı Rusya’ya Bağımlılıktan Kurtarabilecek Mi?

Dr. İlyas Kamalov, ORSAM Avrasya Danışmanı
2005 yılında Rusya ile Ukrayna arasında ilk kez yaşanan enerji krizi ve Rusya’nın enerji kartını dış politikada daha aktif kullanmaya başlaması bir dönüm noktası olmuştur. Bu gelişmelerin ardından başta Avrupa ülkeleri olmak üzere Rusya’ya enerji alanında bağımlı ülkeler, söz konusu bağımlılığı azaltmak amacıyla Rusya’nın devre dışı bırakılmasını öngören çeşitli projeler üzerinde çalışmaya başlamışlardır. Bu projelerin en önemlisi hiç şüphesiz Nabucco Projesi’dir. Bu projeye göre, Orta Asya ve Ortadoğu gazı Türkiye üzerinden (Rusya by-pass edilerek) Avrupa’ya ulaştırılacak ve böylece Avrupa ülkelerinin Rusya’ya gaz alanındaki bağımlılığı azalacak, Türkiye ise Batı ile Doğu arasında enerji koridoru haline gelecektir. Ancak proje ortaya atıldığından itibaren, taraflar çeşitli sorunlarla karşılaşmaktadır. Bu sorunların en önemlisi de Avrupa ülkelerini Rusya’ya olan bağımlılıktan kurtaracak ve boru hatlarını dolduracak gazın olmamasıdır. Proje ilk ortaya atıldığında Türkmenistan ve Azerbaycan gazının boru hatlarını dolduracağı düşünülüyordu. Ancak Türkmenistan’ın gaz konusunda Rusya ile 25 yıllığına anlaşma imzalaması, Azerbaycan’ın özellikle Türkiye ile Ermenistan’ın yakınlaştığı bir dönemde kendi gazını Rusya üzerinden Avrupa ülkelerine satmaya dönük görüşmeler yapması, Nabucco Projesi’ni tehlikeye sokmuştur. Her ne kadar Azerbaycan, bugün Türkiye’ye gaz ihraç etmeye devam etse ve Türkmen yöneticiler Nabucco’ya katılmaktan vazgeçmediklerini açıklasalar da, bu gazın Nabucco’nun hayata geçmesi için yeterli olmadığı aşikardır.   Orta Asya ve Kafkasya ülkelerinin gazının yetersiz olması dolayısıyla dikkatler Ortadoğu ülkelerine çevrilmiştir. Ancak burada da birtakım sorunlar yaşanmaktadır. Nabucco için gaz verebilecek ülkelerin başında İran, Irak ve Mısır gelmektedir. Ancak söz konusu ülkelerdeki istikrarsızlık ve bu ülkelerin Batı ile ilişkilerinin olumsuz yönde gelişmesi, Nabucco’nun hayata geçmesini engellemektedir. İran, kış aylarında Türkiye’ye ihraç ettiği gazı birçok kez keserek, bu anlamda güvenilir bir ülke olmadığını göstermiştir. Ayrıca İran’ın Nabucco’ya katılmasına ABD karşı çıkmaktadır. Zira bu proje, İran’ı ekonomik ve siyasî anlamda güçlendirecektir. Irak’ta istikrarsızlığın devam etmesi ve Türkiye-Irak hattında bir takım sorunların yaşanması, Irak’ın da Nabucco’ya katılımını zorlaştırmaktadır.   Bu tür sorunlarla karşılaşan Avrupa ülkeleri, Nabucco’nun hayata geçmesini hızlandırmak amacıyla Irak Kürtleri ile bir anlaşma imzalamışlardır. Bu anlaşmaya göre, Irak’ın kuzeyinde bulunan gaz rezervleri Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaştırılacaktır. Ancak Avrupa ülkelerinin bu adımına gerek Ankara gerek Bağdat karşı çıkmıştır. Zira böyle bir adım, Irak’ın kuzeyini aynen İran olayında olduğu gibi ekonomik ve siyasi olarak güçlendirecek, belki de Bağdat’la ilişkilerini daha da zayıflatmasına neden olacaktır. Bundan dolayı Bağdat yönetimi, bölgesel Kürt yöneticilerinin enerji alanında başka ülkelerle anlaşma yapmaları ve merkizin onayı olmadan bölgelerindeki enerji kaynaklarını başka ülkelere ihraç etmelerini yasaklamıştır. Yine Iraklı yöneticiler Avrupa ülkelerini bu düşüncelerinden vazgeçtirmek için Irak’ın başka bölgelerindeki gaz yataklarının kullanılmasını teklif etmiştir. Ancak Irak’ın Nabucco için ilk gazı verebileceği tahmini en erken tarih 2014 olarak gösterilmektedir. Dolayısıyla Irak gazının da önümüzdeki dönemde Nabucco’nun hayata geçmesini sağlayamayacağını söyleyebiliriz. Suriye üzerinden ihraç edilecek Mısır gazının miktarı (yıllık yaklaşık 1.5 milyar metreküp) ise Türkmen, İran ve Irak gazı olmadan tek başına Nabucco için bir işe yaramayacak, ancak Türkiye’ye alternatif olanaklar sunacaktır.     Sonuç itibariyle Avrupa ülkelerinin Rusya’ya alternatif arayışları bugüne kadar bir sonuç vermemiştir. Rusya’nın son dönemde üzerinde çalıştığı Güney Akım (Rus gazı Karadeniz’in altından Bulgaristan’a ve oradan da diğer Avrupa ülkelerine ulaştırılacak) ve Kuzey Boru (Rus gazı Baltık Denizi’nin altından Almanya ve oradan da diğer Avrupa ülkelerine ulaştırılacak) hatları hayata geçtiği takdirde ise Avrupa ülkelerinin Rusya’ya olan bağımlılıktan kurtulmaları uzun vadede dahi zor olacaktır.