Rusya’nın Suriye’ye Desteği

Dr. İlyas Kamalov, ORSAM Avrasya Danışmanı
8 Haziran 2011 tarihinde İngiltere ile Fransa’nın BM Güvenlik Konseyi’ne Suriye ile ilgili sundukları karar tasarısı, Suriye açısından beklenilenden daha ılımlı içerikte olmuştur. Bunun en önemli nedeni de Rusya’nın sürece müdahale etmesi ve askerî müdahale ihtimalinden dahi bahsedilmemesini istemesidir. Rus yetkililer Rusya’nın görüşünün tasarıya yansıtılmadığı takdirde veto hakkını kullanacağını belirtmişti. Bunun üzerine İngiliz ve Fransız yetkililer, tasarıda şiddeti kınamakla yetinmiş ve iktidar tarafından sistematik bir şekilde organize edilen saldırıların, insanlığa karşı işlenen suç seviyesine çıkabileceği uyarısında bulunmuşlardır. Tasarıda ayrıca Şam yönetiminden şehrin ablukasını kaldırması ve muhalefetin de ülkenin siyasi hayatına katılımını öngören reformların yapılması istenmektedir. Bununla birlikte tasarının “yumuşatılmış” halinden dahi Moskova memnun değildir. Zira Rus yetkililer, Suriye meselesinin, BM platformunda görüşülmesinin sorunu çözme konusunda bir katkıda bulunamayacağını düşünmektedirler.

Libya konusunda Batı ile fazla görüş ayrılığına gitmeyen Kremlin’in Suriye konusunda Çin ile birlikte Batı’dan daha farklı bir tutum sergiledikleri ve sergilemeye de devam edecekleri görülmektedir. Rus yetkililer, Suriye’de tarafların diplomatik yoldan sorunu çözebileceklerine ve ülkeyi istikrara kavuşturabileceklerine inandıklarını belirtmektedirler. Bu bağlamda Rus yetkililer, taraflar arasında arabulucu olmaya da hazırdırlar.

Bilindiği gibi Suriye, Rusya’nın Orta Doğu’daki en önemli dayanağı konumundadır. Moskova, birçok kez Suriye’yi BM’nin yaptırımlarından kurtarmıştır. 31 Ekim 2005 tarihinde yapılan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi toplantısında Refik Hariri suikastı dolayısıyla Suriye’yi ekonomik yaptırımlardan kurtaran yine Rusya olmuştu. Son dönemde iki ülke arasında ticarî münasebetler de hızla gelişmektedir. 2005-2010 yılları arasında Moskova, Suriye’ye 2,5-3 milyar dolar değerinde silah ihraç etmiştir. Ayrıca Suriye, 2005 yılından itibaren Rusya’ya olan 1,5 milyar dolar civarındaki borcunu taksit olarak ödemeye başlamış ve bu borcun 2015 yılına kadar kapatması beklenmektedir. Rusya ile Suriye arasındaki ticaret hacmi son yıllarda artmış ve 2010 yılında yaklaşık 2 milyar dolar seviyesine ulaşmıştır. Ticaret hacminin artmasında Rusya’nın Suriye’den ithal ettiği tekstil ürünlerinin gümrük vergisini yüzde 25 oranında indirmesi de etkili olmuştur. Askerî teknolojilerin yanı sıra enerji alanında da taraflar işbirliğini geliştirme yönünde adımlar atmaktadırlar. 2005 yılında Rusya ile Suriye; Ürdün, Mısır ve Suriye’yi enerji alanında birbirine bağlayacak doğalgaz boru hattının Suriye’deki uzantısının Ruslar tarafından inşa edilmesi konusunda anlaşmaya varmıştı. Yine diğer Rus enerji şirketlerinin de Suriye’de petrol arama işlemlerine katıldığı bilinmektedir.

Orta Doğu’da siyasi ve diplomatik alanındaki müttefiki ve önemli ticari ortağını kaybetmek ve ülkenin daha fazla istikrarsızlaşmasını istemeyen Moskova’nın bundan sonraki süreçte de Suriye’ye destek göstermeye devam edeceğini söyleyebiliriz. Cumhurbaşkanı Dmitriy Medvedev ile Başbakan Vladimir Putin’in Libya konusundan farklı olarak Suriye ile ilgili aynı tutum içerisinde olmaları, Moskova’nın Suriye konusunda istikrarlı siyaset izlemesini sağlamaktadır. Moskova’nın Suriye konusunun BM Güvenlik Konseyi’nde görüşülmesini istememesinin nedenlerinden biri de Suriye meselesinde kendisinin öncülük rol oynaması ve başlattığı arabuluculuk sürecinden netice alarak bölgede etkisini arttırmak istemesidir.

Moskova, karar tasarısını “yumuşatmayı” başarmış, ancak yukarıda belirttiğimiz gibi tasarının “yumuşatılmış” halinden de memnun değildir. Bundan dolayı Rusya’nın söz konusu karar tasarını dahi veto etme ihtimali mevcuttur. Çin’in de Rusya ile aynı görüşte olması nedeniyle, Rusya’nın eli güçlenmektedir. Netice itibariyle Arap yetkililerinden birinin Reuters’e yaptığı açıklamada belirttiği gibi “durum gittikçe kötüleştiğinden dolayı Batı, bir şey yapıyormuş izlenimini bırakmak istemektedir.” Bunun farkında olan Rus yetkililer de söz konusu “izlenimlerin”, Rusya’nın bölgedeki çıkarlarına zarar vermemesi için çaba göstermektedirler.