Süleymaniye’de Yaşananlar ve Türkiye-KYB İlişkileri

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) başat siyasi güçlerinden birisi olan Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ile Türkiye arasındaki ilişkiler KYB’nin terör örgütü PKK ile olan bağları nedeniyle uzun süredir gergin durumdadır. Partinin kurucu lideri Celal Talabani döneminde taraflar arasındaki ilişkiler yapıcı bir şekilde ilerlemiş ve KYB 1990’lı yıllarda Ankara’da temsilcilik açmıştır ancak Talabani’nin 2012 yılında rahatsızlanarak 2017 yılında ölmesi ve KYB’nin PKK ile olan yakınlığı ilişkileri olumsuz etkilemiştir.

Türkiye ve KYB arasındaki gerilim 2017 yılında zirveye ulaşmıştır. Öyle ki bir yandan Eylül 2017 tarihinde IKBY’de bağımsızlık referandumu düzenlenmesi ve Ankara’nın dönemin IKBY Başkanı Mesut Barzani’nin bağımsızlık referandumu kararı almasında KYB’nin etkisi olduğunu düşünmesi diğer yandan terör örgütü PKK’nın Ağustos 2017’de KYB kontrolündeki bölgelerde iki Millî İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubunu kaçırması ilişkileri kötü etkilemiştir. PKK’nın KYB’nin denetimindeki Süleymaniye’nin Dukan ilçesinde iki MİT elemanını kaçırmasının ardından Türkiye, 23 Ağustos’ta 17 yıldır KYB’nin Ankara Temsilciliği görevini yürüten Behroz Gelali’den ülkeyi terk etmesini istemiştir. 24 Ağustos’ta ülkesine dönen ve Süleymaniye Uluslararası Havalimanı’nda açıklama yapan Gelali,  17 yıl boyunca birçok kez “siyasi kriz” yaşandığını ancak işlerin hiçbir zaman bu noktaya varmadığını belirtmiştir. KYB’nin PKK ile yakın ilişkide olması ve Türkiye’nin KYB’yi MİT elemanlarının ele geçirilmesi olayında suçlaması partinin temsilcisinin sınır dışı edilme olayında etkili olmuştur. KYB Başkanlık Konseyinden bir yetkili, “Bu olayların ardından partimizden bir heyet Türkiye dışişleri bakanı ile görüştü. KYB’nin kaçırılan MİT elemanları olayıyla bir ilgisinin olmadığını kendilerine illetti” dese de taraflar arasındaki ilişkiler bozulmuştur.

İlerleyen süreçte de Türkiye ve KYB arasındaki ilişkilerin gidişatı PKK faktörü üzerinden şekillenmiştir. 4 Ekim 2018’de Celal Talabani’nin oğlu Bafel Talabani, dönemin Erbil Başkonsolosu Hakan Karaçay ile Erbil’de bir görüşme gerçekleştirmiştir. Söz konusu görüşmede Talabani’nin Karaçay’a PKK’nın Süleymaniye’deki siyasi çalışmalarının yasaklanması ve derneklerinin kapatılması için adım atacaklarına dair söz verdiği belirtilmiştir. Bu dönemde KYB, Türkiye ile ilişkileri iyileştirmek için somut adımlar atmaya hazır olduğu izlenimi vermiştir. Öyle ki Ekim 2018’de PKK’nın Irak’taki siyasi uzantısı olan Tevgera Azadi’nin (Kürdistan Özgür Toplum Hareketi) Süleymaniye’deki ofisleri, IKBY İçişleri Bakanlığından gerekli onayı almadığı gerekçesiyle kapatılmıştır. Öncesinde ise Türkiye ile yapıcı ilişkilere önem veren IKBY Başbakan Yardımcısı Kubat Talabani, ruhsatı olmayan bütün siyasi merkez ve derneklerin 24 saat içerisinde kapatılması yönünde bir talimat yayımlamıştır. Dolayısıyla KYB bu dönemde Süleymaniye’de PKK’nın faaliyetlerini yasaklayarak hem Türkiye ile kötüleşen ilişkilerini düzeltmek istemiş hem de 2017’de IKBY’de gerçekleştirilen bağımsızlık referandumu sonrasında Süleymaniye’ye uygulanan uçuş yasağını kaldırmak istemiştir.

KYB’nin Türkiye ile olan ilişkileri geliştirmek için attığı adımlara Ankara’dan da olumlu karşılık gelmiştir. 2019 başında KYB tarafından desteklenen dönemin Irak Cumhurbaşkanı Berham Salih Türkiye’yi ziyaret etmiştir. Bu ziyarette gündemin temel konusu PKK ve faaliyetleri olmuştur. Salih’in gerçekleştirdiği ziyaret, Türkiye’nin KYB ile olan sorunlu ilişkileri ve PKK’nın KYB kontrolündeki bölgelerdeki faaliyetleri dikkate alındığında önem teşkil etmiştir. Zira bu ziyaretten sonra KYB, PKK’nın propaganda ve eğitim merkezi olan ve kuruluşundan kapatılana kadarki 4 yıllık süreçte Süleymaniye’nin Germiyan, Kalar ve Rizgari beldesinde faaliyetler yürüttüğü bilinen “Şehit Givara Akademisini” kapatmıştır. Ayrıca Tevgara Azadi’nin eş başkanları da dâhil olmak üzere 52 kişiyi gözaltına almıştır. Söz konusu ziyarette Salih’in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesinden sonra 25 Ocak’ta İstanbul ve Süleymaniye uçak seferleri yeniden başlamıştır. Bu dönemde Süleymaniye havaalanına Türkiye tarafından uygulanan uçuş yasağı nedeniyle ilgili havaalanının 5,4 milyon dolardan fazla zarar ettiği dikkate alındığında KYB’nin ekonomik çıkarları nedeniyle de Türkiye’ye yönelik yapıcı adımlar attığı söylenebilir.

Öte yandan KYB’nin 2019 yılındaki kongresinde eş başkanlık sistemine geçmesi ve 2020 Şubat ayında, Lahur Şeyh Cengi’nin kuzeni Bafel Talabani ile birlikte KYB’nin eş başkanı olması, Türkiye ile parti arasındaki ilişkilerin olumsuz yönde ilerlemesine neden olmuştur. Zira Lahur’un PKK ve onun Suriye kolu olan Demokratik Birlik Partisi (PYD)  ile yakın ilişkileri olduğu söylenmektedir. Öte yandan 2021’de Lahur’un Bafel Talabani tarafından partiden ihraç edilmesi, Türkiye ile KYB arasında negatif yönde seyreden ilişkilerin değişme ihtimalini de akıllara getirmiştir. Ancak 2022’nin sonunda KYB Başkanı Bafel Talabani’nin Suriye’nin kuzeydoğusunda PYD’nin önde gelen isimleri ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Genel Komutanı “Mazlum Kobani”  kod adlı Ferhat Abdi Şahin ile bir araya gelmesinin ardından Ankara ile KYB arasındaki ilişkiler daha da kötüye gitmiştir. Talabani ilgili görüşmede Suriye’nin kuzeydoğusu ile ilişkilerini “mutlaka” geliştireceklerini söylemiştir. Talabani’nin SDG ve PYD’ye açıkça desteğini belirtmesinin KYB’nin Türkiye ile olan ilişkilerine olumsuz yansıması olmuştur. Zira 2023 Mart ayından itibaren Türkiye ve KYB arasındaki ilişkilerin gerilim düzeyini arttıran olaylar peş peşe yaşanmıştır.

İlk olarak mart ayında Süleymaniye’den Suriye’ye uçan bir helikopter Duhok’ta düşmüş ve SDG’nin terörle mücadele birimi YAT’ın dokuz mensubu ölmüştür. Duhok Valisi Ali Tatar, helikopterde bulunanların PKK’lı olduklarını açıklaması dikkat çekici olmuştur. Buna rağmen KYB Başkanı Bafel Talabani, kazanın ardından yayımladığı taziye mesajında KYB’nin SDG’nin Terörle Mücadele Birimi YAT ile “omuz omuza mücadele ettiğini” söylemiştir. Düşen helikopter hem PKK ile KYB arasında yakın ilişkiler olduğunu hem de PKK’nın hava aracı kullanmaya başladığını göstermiştir. Duhok’ta yaşanan helikopter kazası sonrası süreçte Türkiye, Süleymaniye’ye giden uçaklara hava sahasını kapatarak Süleymaniye’ye giden uçuşları durdurmuştur. Bu bağlamda 5 Nisan’da Türkiye Dışişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan açıklamada, “bölgede PKK’nın faaliyetlerinin yoğunlaşması ve havalimanına nüfuz etmesi” sebebiyle Türk Hava Yolları’nın (THY) Süleymaniye seferlerinin askıya alındığı açıklanmış ve askıya alma süresinin 3 Temmuz’a kadar devam edeceği belirtilmiştir. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Süleymaniye’ye uçuşların askıya alınmasına dair yaptığı açıklamada “ABD’nin uçuştan haberi var. Süleymaniye'de PKK ve PYD her yeri kontrol ediyor. Askerî operasyonlarımız sonuna kadar sürecek” ifadelerini kullanmıştır.

7 Nisan’da ise Süleymaniye Uluslararası Havalimanı yakınlarında SDG isimli örgütün lideri olarak bilinen Mazlum Kobani ve üç ABD askerinin bulunduğu bir konvoya silahlı insansız hava aracı (SİHA) saldırısı düzenlenmiştir. ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) Sözcüsü Joe Buccino, hedef alınan konvoyda ABD askerlerinin de olduğunu açıklamıştır. Saldırının Türkiye tarafından yapıldığı iddia edilse de Ankara saldırıya dair bir açıklama yapmamıştır. İddialar doğruysa Türkiye’nin bu saldırıyı uyarı niteliğinde yaptığı söylenebilir. Bu olayların ardından ise IKBY Başbakan Yardımcısı Kubat Talabani ve beraberindeki KYB heyeti Ankara’da MİT Başkanı Hakan Fidan ile görüşmüştür. Görüşmede, Türkiye’nin “KYB’nin Suriye Demokratik Güçleri ve PKK ile ilişkilerinden” rahatsızlığını dile getiren Fidan, Ankara-Süleymaniye ilişkilerinin normalleşmesi için bu ilişkilere son verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Görüşmeye ilişkin Kubat Talabani ise “Süleymaniye Havalimanı ile Türkiye arasında uçuşları yeniden başlatmak için diplomatik çabalar başlattık ve sonuçtan umutluyum” ifadelerini kullanmıştır. Nitekim Talabani’nin MİT ile görüşmesi taraflar arasındaki diyaloğun devam ettiğini göstermesi açısından önemlidir.

İlişkilerin Gelişmesi Mümkün mü?
Bu noktada her iki taraf açısından da diyalog kapısının açık tutulması, ilişkilerdeki sorunların çözülmesine ilişkin iyi niyetin göstergesi olarak ifade edilebilir. IKBY’nin istikrarlı bir yönetimsel yapıda kalması ve dengenin bozulmaması hem IKBY’nin siyasi geleceği hem Türkiye – IKBY ilişkileri hem de Türkiye – Irak ilişkileri açısından elzemdir. Ancak KYB’nin liderliğini yürüten Bafel Talabani’nin “kişisel hırs ve öncelikleri” doğrultusunda attığı adımların son dönemde hem IKBY iç siyaseti hem de Türkiye ile ilişkiler açısından yıpratıcı ve denge bozucu sonuçlar ürettiği aşikârdır. 2017 yılından bu yana Türkiye’de temsilciği bulunmayan KYB’nin Türkiye ile siyasi ilişkileri olumsuz olsa da Türkiye doğal gaz konusunda IKYB ile olan ilişkilerine önem vermektedir. Bu nedenle IKBY’deki büyük doğal gaz sahalarının KYB’nin etkin alanda olduğu bölgede bulunması, IKBY’nin enerji konusunda atacağı adımlar ve Türkiye ile ilişkiler noktasında etkili olmaktadır. Dolayısıyla her iki taraf bağları geliştirmek için ortak bir ekonomik çıkara sahiptir. Ayrıca IKBY’nin en önemli siyasi aktörlerinden birisi olan Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) ile rekabet etme konusunda etkili bir aktör olmak isteyen KYB’nin Türkiye ile olumlu ilişkilere sahip olması kendi lehine olacaktır. Öte yandan KYB’nin PKK konusundaki tutumu ilişkilerin gelişimini sekteye uğratmaktadır. Irak’ın kuzeyinde PKK’ya karşı operasyonlar yürüten ve PKK’nın Irak’tan bertaraf edilmesine yönelik politika uygulayan Türkiye’nin,  PKK’ya yönelik tavrından vazgeçmediği sürece KYB’ye yönelik olumlu adım atmayacağı görülmektedir. Bu noktada KYB’nin PKK’nın Süleymaniye'yi tam olarak kontrol etmesini sağladığına inandığını ifade eden Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu operasyonların devam edeceğini vurgulamış ve “Irak'ı ortak operasyonlara katılmaya ve yürütmeye çağırıyoruz” ifadelerinde bulunarak Türkiye’nin tavrını net bir biçimde ortaya koymuştur.

Son dönemlerde Türkiye’ye yönelik olumsuz söylemleri ile dikkat çeken ve SDG ile yakın temas hâlinde olan Bafel Talabani, Türkiye’den uzaklaşarak SDG ve dolaylı olarak ABD ve Fransa gibi aktörler ile yakınlaşsa da Süleymaniye havaalanının uzun süre kapalı kalması KYB’nin mali ve siyasi olarak zarar görmesine neden olacaktır. Bu noktada Kubat Talabani’nin Ankara’da MİT Başkanı Hakan Fidan ile görüşmesi, KYB içerisinde Bafel Talabani’nin attığı adımların geniş bir düzlemde kabul görmediğini, en azından rahatsızlık ortaya çıkardığını göstermesi açısından önemlidir. Buradan hareketle KYB’deki farklı yönelime sahip kişi ve zümrelerin Bafel Talabani’nin aksine Türkiye ile olan ilişkileri geliştirmeye istekli olduğunu görülmektedir. Nitekim PKK’nın üs olarak kullandığı Kandil’in Süleymaniye’ye yakın olması ve bazı KDP üyelerinin KYB'nin kuzeydoğu Suriye ile Kandil Dağları'ndaki PKK üsleri arasında gizli bir hava köprüsü açtığını iddia etmesi dikkate alındığında, KYB’nin PKK ile bağlarını zayıflatmadıkça Türkiye’nin mevcut tavrından ödün vermeyeceği ve ilişkilerin yakın gelecekte düzelmeyeceği söylenebilir.