Türkiye-Suriye Stratejik İşbirliği Konseyi’nin Birinci Başbakanlar Düzeyi Toplantısı

Veysel Ayhan, ORSAM Ortadoğu Danışmanı, Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler
16 Eylül 2009’da Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın Türkiye ziyareti sırasında imzalanan Stratejik İşbirliği Konseyi’nin Başbakanlar düzeyindeki Birinci Konsey toplantısı 22-23 Aralık 2009’da Suriye’nin başkenti Şam’da gerçekleştirilmektedir. Türkiye-Suriye Stratejik İşbirliği Konseyi Anlaşması’nın imzalanmasından kısa bir süre sonra, 13 Ekim 2009’da her ülkeden ilgili Bakanların katılımıyla Halep ve Gaziantep’te gerçekleştirilen Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Birinci Bakanlar Kurulu toplantısının ardından gerçekleşen Birinci Konsey toplantısı bir anlamda Ankara-Şam hattındaki ilişkilerin iyi niyet dileklerinden öteye kurumsal ve somut adım ve süreçlere dökülmesinde önemli yol alındığını göstermektedir.   Şam’daki toplantıda 13 Ekim’deki Bakanlar Kurulu toplantısında üzerinde mutabık kalınan yaklaşık 56 protokol, proje, mutabakat zaptı konusunda son gözden geçirmelerde bulunulacak ve uygulanabilir olanlar doğrudan imzalanacak anlaşmalarla hayata geçirilecektir. Bir anlamda ortak bir hükümet gibi çalışacak olan Konsey toplantısında alınancak kararlar doğrudan ilgili Bakanlar ve Başbakanlar tarafından imzalancak ve böylelikle tüm bürokratik süreçler hızlı bir şekilde aşılmış olacaktır.    Şam toplantısında gündeme gelen 56 protokol, proje ve mutabakat zaptı üzerindeki heyetler arası çalışmalar 13 Ekim’den beri sürmektedir. En son Şam’da Konsey toplantısı öncesi bir araya gelen her iki ülkeden üst düzey diplomatlar 22 Aralık’ta başlayan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin toplantısı esnasında imzalanacak olan 56 anlaşmaya üzerindeki son değişiklik ve düzenlemeleri gerçekleştirmiştir. İmzalanacak 56 anlaşma, Suriye-Türkiye ilişkilerini güçlendirmenin ötesinde Stratejik İşbirliği Konseyi’nin ilk somut sonuçları olarak görülmektedir.   Suriye Başbakanlık Ofis Müdürü Teysir el-Zuubi’e göre hazırlık komitesi tarafından Konseyin gündemine sunulan anlaşma taslakları ekonomi, ticaret, planlama, iskan, imar, kültür, yüksek öğrenim ve sağlık gibi pek çok alanda işbirliğini kapsamaktadır. El-Zuubi’ye göre söz konusu anlaşmaların imzalanması bir yandan iki taraf arasındaki işbirliğini ve ikili ilişkileri geliştirecek diğer yandan da karşılıklı çıkar ilkelerine dayalı ilişkilerin üst düzeylere taşınmasına yol açacaktır. Bu çerçevede El-Zuubi, “iki taraf, daha önce imzalanan anlaşmalara bağlı çalışma protokolleri hazırladı. Bu protokoller içinde, iki ülke arasında serbest ticaret bölgesi kurulmasını öngören anlaşmayı, ticari hizmetleri ve mal alışverişini kapsayacak şekilde genişletme belgesi yer alıyor” diyerek bir anlamda Stratejik İşbirliği Konseyi’nin Türkiye-Suriye arasında her alanda işbirliği kurmak amacıyla yürütme belgeleri hazırlama ve uygulamaya aktarma konusunda yetkili organ olarak çalıştığını belirtmiştir. 
  Bu çerçevede 22-23 Aralık 2009 tarihlerinde Şam’da düzenlenen toplantı bir anlamda 13 Ekim’de tarafların üzerinde mutabık kaldığı işbirliği alanlarının somut anlaşmalara dönüştürülmesine yol açacağından her iki taraf açısından da oldukça önemli ve tarihi bir toplantı olarak görülmektedir. Suriye’nin resmi haber aşansı SANA’da konuyla ilgili verilen haberde “Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin ilanı, iki ülke arasındaki ilişkilerin tarihinde en önemli adım sayılmasıyla gelişen ikili ilişkileri taçlandırma niteliği taşıyor. Şüphesiz iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesinde sahip olunan ortak kültür ve derin tarihi bağların büyük bir katkısı oldu”  ifadesi kullanılmıştır. Şam ziyareti öncesi bir grup Suriyeli gazeteci ile yaptığı özel söyleşide Başbakan Erdoğan Türkiye-Suriye ilişkilerinin her alanda kayda değer bir gelişme gösterdiğini ve bunu daha da üst seviyelere çıkartma yolunda ilerlediklerini ifade etmiştir. Politik ilişkilere dönük olarak da Başbakan Erdoğan ortak politikalara sahip olan Türkiye ve Suriye’nin üst düzey ilişkilere sahip olduğunu bununla birlikte ilişkilerin ikili boyutta kalmaması ve bunun bölgesel ve uluslararası alana taşınması gerektiğini belirtmiştir.   Türkiye-Suriye Stratejik İşbirliği Konseyi toplantısı Ankara ve Şam arasındaki ilişkilerin bir anlamda entegrasyon hedefine dönük olarak gelişme gösterdiğini işaret etmektedir. Çünkü, Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun da dikkat çektiği gibi Stratejik İşbirliği Konseyi yalnızca iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesini hedeflememekte bir o kadar bölgesel ve uluslararası sorunlar karşısında ortak hareket etmeyi de amaçlamaktadır. Nitekim, Suriye ile imzalanan vizesiz geçiş hakkı anlaşmasından sonra Ürdün’le karşılıklı olarak vizelerin kaldırılması Türkiye ile Arap dünyası arasındaki vize duvarının aşılmasına yol açmıştır. Bunların yanı sıra toplantının yapıldığı günde açılışı yapılan Gaziantep-Halep demiryolu da toplumsal ve ticari düzeydeki ilişkilerin gelişeceğinin bir göstergesidir. 209 km uzunluğundaki Halep - Gaziantep hattında çalışan trenlerin haftada iki sefer yapması kararlaştırılmıştır. 277 yolcu kapasitesi bulunan trenlerin faaliyete başlamasının sonucunda yılda 50 bin yolcu ve 4 milyon ton yük taşınacaktır. Demiryolunun iyileştirilmesiyle taşınan yük miktarının yılda 10 milyon tona yükseltilmesi öngörülmektedir.    Türkiye-Suriye ilişkilerinde yaşanan değişim kısa sürede ülkeler arasında var olan sorun alanlarının işbirliği alanlarına dönüşmesine katkı sağlamıştır. Aralık 2009’da Suriye’den Ankara’ya gelen bir Suriye heyeti Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu başkanlığındaki Türk yetkililerle yıllardır sorun alanı olarak görülen Asi nehri sularının paylaşımı konusunda Asi nehri üzerinde bir dostluk barajının inşa edilmesi konusunda görüş alışverişinde bulunmuştur. Heyetler arasındaki görüşmelerde Dicle Nehri üzerinde Suriye tarafında Suriye topraklarını sulayacak bir su pompalama istasyonunun kurulmasına, su kalitesinin artırılması, kuraklıkla ortak mücadele ve suyun kullanımı konularında danışmanlık konusunda bazı anlaşma metinleri imzalanmıştır.    Bölgesel politikalar konusunda Türkiye-Suriye dostluğunun etkileri kısa sürede her iki taraf üzerinde de olumlu etkilere yol açmıştır. Konsey toplantısı öncesi Şam’da düzenlenen 2. Türk-Arap Forumuna katılan Dışişleri Bakanı Davutoğlu birçok konuda Türkiye ve Arap ülkeleri arasındaki diyalogun geliştirilmesi niyetlerini bir kez daha ifade etmiştir. Sonuç olarak Türkiye-Suriye ilişkileri son Konsey toplantısının ardından artık daha somut işbirliği mekanizmalarının kurulmasına yol açacağından sürecin politik, ekonomik ve toplumsal düzeyde entegrasyon temelinde ilerlediğini belirtmekte yarar vardır.