IKBY Başkanı Mesut Barzani’nin Türkiye Ziyareti ve Bölgesel Dinamikler

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesut Barzani, 23 Ağustos 2016 tarihinde Türkiye’yi ziyaret ederek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım ile görüşmüş ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne ziyarette bulunmuştur. Mesut Barzani, Aralık 2015’ten sonra ilk kez Türkiye’yi ziyaret etmiştir. Barzani’nin Türkiye ziyaretinin zamanlaması ve ziyaret sonrası yaşanan gelişmeler, bölgesel dinamikler arasındaki ilişkilerin grift durumunu net bir biçimde ortaya koymuştur. Mesut Barzani’nin ziyaretinin ikinci gününde ABD Başkanı Yardımcısı Joe Biden’in da Türkiye’yi ziyaret etmesi ve Biden’in ziyaretinden sadece birkaç saat önce Türkiye’nin Suriye’nin Halep vilayetine bağlı olan ve IŞİD’in elinde bulunan Cerablus’a yönelik operasyon başlatmış olması, bölgede yaşanan gelişmelerin birbirinden bağımsız ele alınamayacağını bir kez daha göstermiştir.

Mesut Barzani’nin Türkiye ziyaretinde beklendiği üzere ikili ilişkilerin yanı sıra, FETÖ’nün IKBY’deki okulları, IŞİD’le mücadele süreci, Musul operasyonu ve Suriye’deki durum gibi konulara ön plana çıkmıştır. Ziyarette FETÖ’nün IKBY’deki okulları konusunda anlaşma sağlanmış olması önemlidir. Bilindiği kadarıyla IKBY’de FETÖ’ye ait 20’den fazla eğitim kurumu bulunmaktadır. IKBY daha önce bu kurumların kapatıldığını açıklamış, ancak geleceği konusunda bir bilgi verilmemiştir. Bu eğitim kurumlarının, Haziran 2016’da resmi gazetede yayınlanarak kuruluşu resmi olarak ilan edilen ve yurt dışında eğitim faaliyetleri gerçekleştirmesi planlanan “Maarif Vakfı”na devredilmesi, mahiyetine uygun bir adım olabilir. IKBY’deki FETÖ’ye bağlı okullar konusunda anlaşma sağlanmış olması, Türkiye ve IKBY arasındaki gelişen ilişkilere olumlu katkı sağlayacak mahiyettedir.

Diğer taraftan Mesut Barzani’nin “bölgede büyük değişimler yolda” açıklaması ve sonrasında Türkiye’nin Cerablus operasyonuna başlaması, operasyon konusunda Mesut Barzani ile fikir alış-verişinde bulunulduğunun göstergesi gibi algılanmıştır. Türkiye açısından Suriye ve Irak’taki IŞİD’le mücadele bütüncül bir anlam ifade etmektedir. Bu nedenle Irak ve Suriye’deki IŞİD’le mücadeleyi bir arada düşünmek gerekmektedir. Bu anlamıyla Mesut Barzani’nin, IŞİD’le mücadele konusunda Türkiye ile anlaştıklarını açıklaması, Cerablus operasyonuna destek verdiklerini gösterir niteliktedir. Burada akıllara Musul operasyonu gelmektedir. Türkiye’nin Musul operasyonunda alacağı pozisyon ve rol, IKBY ve Mesut Barzani’nin bölgesel etkiliği açısından da önemli olacaktır. Türkiye, IŞİD’e karşı mücadele koalisyonu kapsamında bölgede IŞİD’le mücale eden bütün yerel güçlere destek vermektedir. Bu destek kapsamında peşmergelerin Türkiye’de ve Irak’taki kamplarda eğitildiği bilinmektedir. Bunun yanı sıra Türkiye’nin Musul’daki Başika kampında bulundurduğu askeri varlığı, IŞİD’e karşı mücadelede yer alan güçlere verdiği eğitimin yanı sıra, bölgedeki IŞİD varlığının bitirilmesi açısından da önemli bir güçtür. Şimdiye kadar Başika’da Türkiye’nin bölgedeki askeri gücünün IŞİD mensubu 470’e yakın teröristi öldürdüğü ve IŞİD’in maddi varlığına büyük zarar verdiği bilinmektedir. Bu nedenle Türkiye’nin bölgedeki varlığı IŞİD’le mücadele konusunda kolaylaştırıcı ve destekleyici bir rol oynamaktadır.

Öte yandan Musul’un şehir merkezine yönelik yapılacak IŞİD operasyonunun yanı sıra Türkiye, IKBY ve Mesut Barzani’nin yereldeki gücü açısından, Sincar ve çevresindeki PYD/PKK varlığının zayıflatılması ve ortak hedefe karşı birlikte hareket edilmesini gerektirmektedir. IŞİD’le mücadelenin yanı sıra, diğer terör örgütlerinin de bölgeden temizlenmesi, Türkiye’nin ulusal güvenliği ve bölgesel güvenlik açısından zaruri bir durum olarak ortaya çıkmaktadır. Bu noktada terör örgütü PYD/PKK’nın başta Sincar olmak üzere, Suriye ve Irak’ın kuzeyinde bütüncül bir yapı kurmaya çalıştığı bilinmektedir. Bu durum IŞİD sonrası bölgesel güvenlik açısından birincil tehdit unsuru olarak karşımıza çıkmaktadır. Irak’ın kuzeyinden Türkiye’ye yönelik yapılacak saldırıların yanı sıra, Irak’ın kuzeyindeki güvenliğini de sarsacak bir yapının bölgede ortaya çıkması, Irak ve IKBY’deki siyasi istikrarsızlığı da arttıracaktır. Bu noktada sadece IŞİD’e karşı değil, bölgedeki tüm terör örgütlerine karşı ortak mücadele edilmesi, bölgesel güvenliğin sağlanması açısından önemli olacaktır.

Bunun yanı sıra, PYD/PKK’nın zayıflatılması, Mesut Barzani’nin bölge Kürtlüğü ve IKBY’deki gücünü koruması açısından da önemlidir. Abdullah Öcalan liderliğindeki PYD/PKK ile Mesut Barzani arasında Ortadoğu’daki Kürt varlığının liderliğine yönelik bir mücadele yaşandığını söylemek yanlış olmayacaktır. Bu nedenle Mesut Barzani ve PYD/PKK arasında bölgesel bir mücadeleden de bahsetmek mümkündür. Bu mücadele sadece bölge Kürtlüğü açısından değil, IKBY’deki siyasi rekabette de yaşanmaktadır. Özellikle KYB ve Goran’ın, Mesut Barzani’nin liderliğindeki KDP’nin IKBY’deki etkinliğine karşı yaptığı işbirliğini bir anlaşmaya dökerek ortak hareket etmesi, siyasi açıdan IKBY içerisinde KDP’yi zor durumda bırakmaktadır. KYB ve Goran, genel siyaset üzerinden KDP üzerindeki kurdukları baskıyı, yerel siyasette sağlamak için PYD/PKK’yı kullanmakta ve KDP’ye karşı desteklemektedir. Çünkü KYB ve Goran, IKBY genel siyasetinde etkili olsalar bile, KDP’nin güçlü olduğu Erbil ve Duhok ile Irak’ın Suriye sınırına yakın olan ve KDP’nin etki alanı içerisinde yer alan Sincar, Zummar, Fişhabur gibi bölgelerde etki sağlayamamaktadır. Bu nedenle bu bölgelerde PYD/PKK’nın gücünü ve etkinliğini kullanarak KDP zayıflatılmaya çalışılmaktadır. Bu noktada Mesut Barzani’nin Türkiye’yi ziyaret ettiği dönemde Molla Bahtiyar liderliğindeki bir KYB heyetinin Bağdat’a giderek, hem KYB hem de IKBY adına görüşmeler yapması dikkat çekmiştir.

Ancak Mesut Barzani’nin de bölgesel denklemde dengeyi korumaya çalıştığı da görülmektedir. Mesut Barzani’nin Türkiye ziyaretinin gerçekleştiği gün, KDP Dış İlişkiler Sorumlusu Hemin Hawrami’nin, Mesut Barzani’nin İran’ın da ziyaret edeceğini açıklaması dikkat çekmiştir. Bu açıklama, Mesut Barzani’nin, İran’ın, IKBY içerisindeki dengelerdeki rolünü dikkate aldığını gösterir niteliktedir. Nitekim Ortadoğu’da yeni bir denge durumu ortaya çıkmaktadır. Bu dengede Türkiye, dış politikada normalleşme, bölgesel uyum ve işbirliği dinamikleriyle pozisyon almaya çalışmaktadır. Özellikle bölgesel terörle mücadele Türkiye tarafından atılan proaktif, somut ve çözüm üreteci adımlar Türkiye’nin pozisyonunu güçlendirmektedir. Mesut Barzani de Ortadoğu’da gelişen bu denklem içerisinde bir tutum belirlemeye çalışmakta ve 2003 sonrası elde ettiği avantajı korumaya çalışmaktadır. Bu noktada önümüzdeki dönemde hem Türkiye hem de IKBY açısından çok taraflı işbirliği dinamiklerinin oluşma ihtimallerinin güçlendiğini söylemek yerinde olacaktır.