2021’den 2022’ye Sudan’da Siyasi Kriz Süreci

Sudan’da Ömer el Beşir yönetiminin Nisan 2019’da halk protestoları sonucunda devrilmesinin ardından siviller ve askerler ortaklığında 2024’te seçimlerin yapılmasını öngören bir geçiş yönetimi (Egemenlik Konseyi) kurulmuştu. 2020 ve 2021 yıllarında ise Sudan, el-Beşir iktidarından devralınan ekonomik krizin derinleşmesi, geçiş yönetiminin ortakları arasındaki siyasi çekişmeler, Etiyopya ile el-Faşaga sınır krizi, Nil sularının paylaşımı çıkmazı ve yabancı aktörler ile denge siyasetinin meydan okumaları gibi zorlu süreçler ile baş etmek durumunda kalmıştır. Ülkede güçlü bir merkezi yönetimin eksikliği askeri ve bürokrasi kadrolarından sivil topluma kadar toplumun her kesiminde sorunlara sebep olmuş ve bu süreçte dört siyasi darbe girişimi yaşanmıştır.

Nihayetinde geçiş yönetiminin başkanı Orgeneral Abdülfettah el-Burhan, siyasi gruplar arasında artan bölünmelere atıfta bulunarak, “yönetimi devralmanın” bir iç savaşı önlemek için gerekli olduğunu belirtmiştir. Bu kapsamda 25 Ekim 2021’de geçiş yönetimi Başbakanı Abdullah Hamduk’un ev hapsine alındığı, pek çok bakan ve siyasi parti liderlerinin tutuklandığı askeri müdahaleyi gerçekleştirmiş ve 2023’te askerlerin aday olmayacağı seçimlerin gerçekleşeceğini açıklamıştır.  Söz konusu gelişmeleri sivil kanadın temsilcileri “darbe” olarak nitelendirirken, askeri kanat temsilcileri ise “devrimi tamamlamak için bir düzenleme” olduğunu ifade etmiştir. Sudan’da yaşananların Nisan 2019 darbesinden bu yana süregelen geçiş sürecinde özellikle ekonomideki başarısızlıkların halk tabanında oluşturduğu kırılmalardan kaynaklandığı söylenebilir. Ancak 25 Ekim müdahalesinin Sudan’daki ana karar alma organı olan Egemenlik Konseyi’nin liderliğini sivillere teslim etmesine bir aydan kısa bir süre kala gerçekleşmesinin yönetimdeki güç mücadelesine işaret ettiğine şüphe yoktur. Nitekim bu adımın gerçekleşmesi durumunda ordunun ülke üzerindeki kontrolünün azalacağı açıktır.

2021 yılında Sudan’da siyasi krizi tırmandıran 25 Ekim askeri müdahalesini takip eden süreçte Başbakan Abdullah Hamduk’un ev hapsinden çıkarılarak yeniden başbakanlık makamına getirilmesi, el-Beşir karşıtı protestolar sürecinde oluşturulan sivil ittifak Özgürlük ve Değişim Güçleri Birliği’nin (ÖDGB) protesto gösterilerini alevlendirmiştir. Hamduk başbakanlığa yeniden atanmasının ardından El-Cezire kanalına verdiği röportajda “kan dökülmemesi” adına askerlerle anlaşma sağladığınıa vurgulasa da ÖDGB’nin öfkesi dinmemiştir. Ayrıca Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı ve Hızlı Destek Kuvvetleri (Rapid Support Force – RSF) komutanı Muhammed Hamdan Dagalo’nun Hamduk ile anlaştıkları minvalindeki açıklamaları da sivilleri Hamduk’a ve askerlere tepkiyi artırmıştır. Nitekim ÖDGB’ye bağlı Sudan Doktorlar Komitesi’nin son yaptığı açıklamaya göre 25 Ekim’den bu yana düzenlenen protestolarda 49 sivilin hayatını kaybettiği ve örgütlenmelerin engellenmesi amacıyla düzenli bir şekilde internet kesintisi uygulanmıştır.

Bu yaşananlara uluslararası aktörler arasında en büyük tepki ise Birleşmiş Milletler’in (BM) Sudan’daki siyasi geçiş sürecini izlemek amacıyla kurduğu BM Sudan’daki Entegre Geçiş Yardım Misyonu (United Nations Integrated Transition Assistance Mission in Sudan – UNITAMS) temsilcisi Volker Perthes tarafından gelmiştir. Burhan 25 Ekim müdahalesinin ardından Perthes ile bir görüşme gerçekleştirerek geçiş için destek talebini alsa da protestolarda internetin kesilmesi ve polisin müdahalesi sonucunda yaşanan ölüm ve yaralanmalar hakkında sert eleştirilerde bulunmuştur. Perthes Burhan ile görüşmesinin ardından BM Güvenlik Konseyi’ne yaptığı sunumda anlaşmanın “mükemmel olmaktan uzak” olduğunu, ancak daha fazla kan dökülmesini önlemeye yardımcı olabileceğini ve anayasal düzene dönüş yolunda ilk adımı sağlayabileceğini belirtmiştir. Perthes, ölüm ve yaralanmalar, internete erişimin durdurulması ve tutuklamaları ise insan hakları ihlali olarak yorumlayarak hukuka aykırı olduğunu belirtmiştir. Dolayısıyla son haftalarda artan protestolara hükümetin sert müdahalesi sonucunda özellikle Batılı ülkelerin tepki gösterdiği görülmekte ve kulislerde Hamduk’un istifa etmeye hazırlandığı konuşulmaktadır.

2021’de Siyasi Krizi Tırmandıran Temel Nedenler ve 2022 Yılı Öngörüleri
Sudan’ın geçiş sürecinde siyasi krizi tırmandıran iki temel nedenden birincisinin derinleşen ekonomik kriz, ikincisinin ise sivil-asker ilişkilerindeki güven sorunu olduğu görülmektedir. Derinleşen ekonomik kriz iddiası el-Beşir yönetiminden devralınan kayırmacı ekonomik yapının geçiş yönetimine devrettiği yapısal sorunlar ve sivil-asker ilişkilerindeki güven sorununun yansımalarıyla ortaya çıktığı iki temel argümana dayandığı söylenebilir. Sivil-asker ilişkilerindeki güven sorunu ise Ağustos 2019’da taraflar arasında imzalanan Anayasa Bildirgesi’nden bu yana ortaya konan politikalardaki fikir ayrılıklarına bağlıdır. Bu fikir ayrılıklarından birincisi, temelde ülke içindeki silahlı isyancı grupları Sudan ordusuna entegre etmeyi öngören ve Kasım 2020’de imzalanan Juba Barış Anlaşması’ndan kaynaklanmaktadır ki RSF buna dahil edilmemiştir. RSF Komutanı Dagalo ise sivillerin itirazına karşılık RSF’nin Parlamento ile kurulduğunu; fakat şu an Sudan’da bir parlamento olmadığı için mevcut durumda bunun gerçekleşmediğini savunmaktadır. İkincisi, siviller geçiş yönetimi sürecinde Ordu’nun rolünün sembolik olmasını beklerken iç siyasetten dış politikaya kadar temel kriz alanlarına ilişkin pek çok noktada inisiyatif almasıdır ki buna karşılık Ordu mensupları da sivil ortaklarını kötü yönetim ve gücü tekelleştirme eğiliminde olmakla suçlamıştır. Üçüncüsü, 2003’te ortaya çıkan Darfur krizinden dolayı Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından iadesi talep edilen el-Beşir’in teslim edilmesi konusunda siviller ordunun bunu bilinçli bir şekilde geciktirdiğini iddia etmektedir. Dördüncüsü 3 Haziran 2019’da askeri güçlere itham edilen (RSF askerlerine) bir olayda (Ramazan Katliamı olarak da bilinir) demokrasi yanlısı göstericilerin öldürülmesine ilişkin soruşturma sonuçlarının yayınlanmamasıdır. Beşincisi, Ordu ülkede geçiş yönetiminin kurulmasından itibaren üç başarısız darbe girişimlerinin yaşanmasıdır ki 2021 yılı boyunca Darfur ve Kızıldeniz eyaletlerindeki isyan hareketleri eylemlerine devam etmiş, üçüncü darbe girişiminin gerçekleştiği Eylül ayından itibaren buralardaki büyük kabile ve tarikatlar Hartum’a gelerek askere destek mitingleri düzenlemiştir. Nitekim bu durum 25 Ekim askeri müdahalesi noktasında Ordu’yu cesaretlendirmiştir.

Sonuç olarak, Egemenlik Konseyi’nin 27 Aralık’ta gerçekleştirdiği toplantıda Ocak – Temmuz 2023 dönemini kapsayan seçim sürecinin başlatılması için nüfus sayımı, seçmen listesinin hazırlanması ve medya aracılığıyla halkın bilgilendirilmesine yönelik kararlar alındığı bildirilmiştir. Buradan hareketle 2022 yılında Sudan’ı, 2023 yılında gerçekleştirilmesi öngörülen seçimlerde siyasi partilerin ve ittifakların belirleneceği zorlu bir süreç beklemektedir. Ayrıca bu süreçte ülke içerisindeki muhalif sivil hareketlerin protesto gösterilerinin düzenli olarak devam edeceği ve geçiş yönetimini baskılayacağı söylenebilir.  

Bu görüş 1 Ocak 2022’de Sabah internet sitesinde "2021’den 2022’ye Sudan’da Siyasi Kriz Süreci" başlığıyla yayınlanmıştır.