AB Taşkın Direktifi ve Meriç Nehri

Dr. Tuğba Evrim MADEN, ORSAM Su Araştırmaları Programı Danışmanı, Aksaray Üniversitesi U.İ.B.
2000 yılının sonunda yürürlüğe giren AB Su Çerçeve Direktifi, su kalitesine odaklanırken, taşkın risk yönetimi ve taşkınlardan korunma konusuna detaylı bir şekilde yer vermemiştir sadece belirlediği hedefler arasında taşkınların olumsuz etkilerinin azaltılmasını vurgulamıştır. Özellikle, 1998-2004 yıllarında Avrupa’da yaşanan taşkınlar artmış, can kaybına ve ekonomik zararlara sebep olmuştur. Taşkınların şiddeti ve sıklığının artması üzerine 18 Ocak 2006 tarihinden AB Komisyonu taşkın direktifi hazırlanmasını teklif etmiştir. 23 Ekim 2007 tarihinde “Taşkın Risklerinin Değerlendirilmesi ve Yönetimi” başlıklı Taşkın Direktifi kabul edilmiş ve 26 Kasım 2007 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Taşkın Riskinin Değerlendirilmesi ve Yönetimi Hakkında AB Konseyi ve Avrupa Parlamentosu Direktifi, taşkın risklerinin değerlendirilmesi, yönetilmesi ve taşkınların, insan sağlığı, çevre, kültürel miras ve ekonomik faaliyetler üzerindeki yan etkilerin azaltılmasını hedeflemiştir[1].  Taşkın Direktifi’nin temel amacı, direktifin 1. Maddesi’nde; “taşkın risklerinin değerlendirilmesi ve yönetimi için bir çerçeve hazırlanması ve taşkınların, insan sağlığı, çevre, kültürel miraslar ve ekonomik faaliyetler üzerinde yarattığı olumsuz etkileri azaltmaktır”, cümlesi ile ifade edilmektedir. Taşkın direktifi, Su Çerçeve Direktifi’nin bir devamı ve taşkınlar eki olarak tasarlanmıştır. Bu durum AB Komisyonu tarafından da: “Önerilen Direktif ve onun uygulanması için alınacak önlemler Su Çerçeve Direktifi’nin uygulanmasıyla yakından ilgilidir” ifadesiyle resmi olarak teyit edilmiştir.

Bu direktife göre üye ülkeler nehir havzaları veya taşkına maruz kalacak bölgeler için direktifin 6. Maddesi gereğince taşkın zararı haritaları hazırlayacaktır. Bu haritalar hazırlanırken çok nadiren meydana gelebilecek taşkınlar, zaman zaman yaşanabilecek taşkınlar ve çok yüksek ihtimalle gerçekleşecek taşkın senaryoları temel alınacaktır. Taşkın yönetiminde de Su Çerçeve Direktifi’nde olduğu gibi temel yaklaşım havza bazında yönetimdir. Bu nedenle, Taşkın Direktifi’ne göre üye devletler 2015 yılına kadar üç aşamalı olarak uygulanacak plan ile taşkın riskini yönetecektir. Bu planın zaman çizelgesine göre; 2011 yılı sonuna kadar taşkın riski değerlendirmeleri tamamlanmalıdır, 2013 yılı sonunda 6. Madde’de belirtilen “Taşkın Tehlike Haritaları” ve “Taşkın Risk Haritaları” hazırlanmış olacaktır. 2015 yılı sonunda tüm üye devletler “Taşkın Riski Yönetim Planlarını” tamamlayacaklardır. Bu direktif üye devletlere sel riskini arttıracak eylemlerde diğer devletlerle koordinasyon içinde olması gerektiğini, bu şartı yerine getiremezlerse taşkın zararına sebep olacak eylemlerden kaçınması gerektiğini belirtmiştir.   Taşkın Direktif’nin “Taşkın Risk Yönetim Planları” başlıklı 4.bölümün 8.maddesinde 2. paragrafında, Meriç nehri havzası gibi birlik sınırlarını aşan uluslararası nehir havzalarında, üye devletler bir tek uluslararası taşkın risk yönetim planı veya uluslararası nehir havzası düzeyinde koordineli taşkın risk planları oluşturması öngörülmektedir. Meriç nehri havzasının kıyıdaş ülkeleri Bulgaristan ve Yunanistan henüz taşkın direktifine ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmemiştir. Diğer kıyıdaş ülke Türkiye ise havzada meydana gelen taşkınlardan hem ekonomik hem de çevresel açıdan büyük zarar görmektedir. Yukarı kıyıdaş Bulgaristan EVROS 2010 projesi çerçevesinde Meriç nehri havzasında uyarı sistemi kurma çalışmalarına başlamıştır. Bulgaristan’ın, Direktifi uygulamaya başlaması ve gereklerini yerine getirmesi Türkiye’nin Meriç havzasında maruz kaldığı taşkınlarla mücadelesinde önemli bir destek olacaktır.
[1]Directive 2007/60/EC on the assessment and management
of flood risks in all available languages (OJ L288, 6.11.2007, p.27)