Darbe Girişiminin Türkiye-İran İlişkilerine Etkileri

Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere hükümet yetkilileri 15 Temmuz darbe girişimi karşısında Türkiye’nin Batılı müttefiklerinin ikircikliaçıklamalarına sert tepki gösterdi. Batılıların ikircikli tavrına karşılık,Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu bu süreçte Türkiye’ye en büyük desteği Rusya’nın verdiğini söyledi. O gece Türkiye’deki gelişmeleri yakından izleyen ve Türk hükümetine açık bir şekilde destek veren devletlerden birisi de İran idi.

 

İran Hükümetinden Türkiye’ye Destek

Darbe girişiminin ilk saatlerinde İran alarma geçti. Gümrük kapılarındaki işlemler durduruldu, sınırlar kapatıldı ve iki ülke arasındaki uçuşlar askıya alındı. Güvenliğin sağlanması için sınır bölgelerine askeri birlikler kaydırıldı. İran Dışişleri Bakanlığı’nda darbe girişimini izlemek üzere kriz masası oluşturuldu.

Dışişleri Bakanı M. Cevad Zarif sabaha karşı twitter üzerinden attığı ilk mesajındaTürkiye’deki krizden derin kaygı duyduğunu; istikrar, demokrasi ve Türk halkının güvenliğinin önemli olduğunu; birlik ve basiretin gerekli olduğunu yazdı. Yaklaşık üç saat sonra yeni bir tweet atan Zarif, “Türk halkının demokrasi ve seçilmiş hükümeti cesurca savunması, darbelerin bölgede yerinin olmadığını ve başarısızlığa mahkum olduğunu gösterdi” dedi. Zarif, gelişmeleri yakından takip etmek ve destek vermek için mevkidaşı Çavuşoğlu ile 16 Temmuz Cumartesi günü üç telefon görüşmesi yaptı. İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Behram Kasimi, 16 Temmuz’da yaptığı basın açıklamasında İran’ın “Türkiye’de istikrar, güvenlik, birlik, demokrasi ve hukuk devleti ile ilgili derin kaygıları olduğunu ve Ankara’daki seçilmiş hükümeti desteklediklerini” belirtti.

Aynı gün Yüksek Milli Güvenlik Konseyi, Cumhurbaşkanı Ruhani başkanlığında toplandı. Toplantı sonunda açıklama yapan Güvenlik Konseyi Sekreteri Ali Şamhani, İran’ın resmi pozisyonunu,“Türkiye’nin meşru hükümetini desteklemek ve darbeyi reddetmek” diye özetledi. İran Meclis Başkanı Ali Laricani, Türk mevkidaşı İsmail Kahraman’a mesaj gönderdi. Mesajında Türk halkını, hükümetini ve parlamentosunu “Milli iradenin, ulusal egemenliğin ve demokrasinin demokratik bir şekilde seçilmiş hükümete karşı korkunç ve talihsiz saldırı karşısındaki zaferinden ötürü” tebrik etti. Laricani, İslami prensiplerin yanında halkın oyuna ve taleplerine dayalı bir sistem olarak İran’ın, her zaman seçilmiş hükümetleri desteklediğini, demokrasi ve milli iradenin sembolü olan Meclis’e yapılan saldırıyı kınadığını ifade etti. İran Meclisi, 17 Temmuz’da yapılan kapalı bir oturumda Dışişleri Bakanı Zarif’tendarbe girişimi hakkında bilgi aldı.Zarif ordu içerisinde bir grubun darbe yapmaya teşebbüs ettiğini, fakat halkın direnişi ve demokrasiye sahip çıkması nedeniyle darbenin daha başından başarısız olduğunu ifade etti. Türkiye’de barış ve istikrarın sağlanmasının İran için çok önemli olduğunu belirten Zarif, darbe girişimini kınayan ilk dışişleri bakanı olduğunu söyledi.

İran Cumhurbaşkanı Ruhani, 17 Temmuz’da Kirmanşah’ta yaptığı konuşmada darbe girişimini ima ederek şöyle dedi: “Kimileri hala tank ve topla halkın seçtiği hükümetleri devirebileceğini sanıyor. Darbe dönemi ve tank ile topun cirit attığı sahneler bitmiştir.” . 18 Temmuz’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı arayan Ruhani, “Erdoğan’ın kriz sırasındaki etkili idaresini takdir ettiğini ve İran’ın Türk milleti ve meşru hükümetin yanında duracağını” söyledi.

Hükümet yetkililerinin darbe karşısında Türk hükümetine verdiği açık desteğin yanında,muhafazakar çevreler ile güvenlik bürokrasisinden Türkiye’ye yönelik sert eleştiriler de geldi. İran lideri Ayetullah Hamanei’nin dış politika danışmanı Ali Ekber Velayeti, İran’ın dini demokrasi ile yönetilen bir devlet olduğunu ve tabiatıyla halk tarafından desteklenen hükümetlerin illegal yollarla ve kaba güçle değiştirilmesine karşı olduğunu belirtti ve “her ne sebeple olursa olsun Türkiye’de seçilmiş hükümetin darbe ile devrilmesine İran karşı duracaktır” dedi. Velayeti konuşmasının devamında, Suriye’de Esad’ın da seçimle işbaşına geldiğini ve halkı tarafından desteklendiğini ileri sürerek, “umuyoruz ki bir gün gelecek Türk hükümeti de Suriye halkının iradesine ve oyuna saygı gösterecek ve Suriye halkının kendi hükümetini belirlemesine izin verecektir” dedi.  Dışişleri Bakanı müşaviri Hüseyin Emirabdullahiyan, İran’ın dışarıdan müdahalelere ve terörizme karşı Suriye’de meşru hükümeti savunduğu gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı yapılan darbe girişimini de kınadığını söyledi.Emirabdullahiyan, Erdoğan  ileEsad“milletinin oylarıyla demokratik yolla iktidara gelmiş iki meşru liderdir” dedi. Yüksek Milli Güvenlik Konseyi Sekreteri Ali Şamhani, darbe karşısında Türk hükümetine verilen desteğin istisnai olmadığını, halk oyu ile seçilen hükümetleri desteklemenin ve darbeleri reddetmenin İran’ın bir dış politika prensibi olduğunu belirtti. Şamhani, “İran’ın Suriye’deki varlık sebebide aynı şeydir” dedi.

Tahran Cuma İmamı Ayetullah S. AhmedHatemi, 22 Temmuz Cuma hutbesinde Türkiye’deki darbe girişimine değindi. Hatemi, İran’ın halkların reyine önem verdiğini, bu nedenle Türkiye’deki darbe girişimine de başından beri karşı olduğunu, ama darbeyi kınamakla beraber Türkiye hükümetini eleştirmeye devam edeceklerini söyledi. Türkiye’nin IŞİD’e destek verdiğini iddia eden Hatemi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın IŞİD’in bütün kurbanlarındanözür dilemesi gerektiğini söyledi.

Türkiye’nin Tahran Büyükelçisi R. Hakan Tekin, 24 Temmuz’da düzenlediği basın toplantısında darbe girişimi hakkında İran basınına bilgi verdi. Tekin, İran makamlarının darbe karşısındaki tutumlarından duyduğu memnuniyeti ifade etti. Bir gazetecinin Cuma imamlarının farklı bir tutum içinde olduğunu hatırlatması üzerine Türkiye’nin bu konuda rahatsızlıklarının olduğunu ve bu durumu İranlı muhatapları ile paylaştıklarını söyledi.

 

İran Neden Darbeye Karşı Durdu?

İranlı yetkililerden gelen açıklamalarda darbeye karşı durulması, seçilmiş hükümetin desteklenmesi ve demokrasi vurguları dikkat çekici.  Bunun bir sebebi İran’da asker-siyaset ilişkilerinin de oldukça tartışmalı olmasıdır. Son aylarda İran Cumhurbaşkanı Ruhani ile Devrim Muhafızları arasında zaman zaman medyaya da yansıyan hararetli tartışmalar yaşanmaktadır. Özellikle Cumhurbaşkanı Ruhani’nin açıklamaları bu çerçevede değerlendirilebilir. Seçilmiş hükümetin desteklenmesi ve demokrasi vurgusunun esas hedefi şüphesiz dış politikadır. Son yıllarda İran, Suriye başta olmak üzere bölgede halk oyu ile seçilmiş lideri desteklediği yönünde propaganda yapmaktadır. Nitekim, bazı yetkililerin açıklamalarında ve İran medyasında çıkan değerlendirmelerde Türkiye’deki seçilmiş hükümet ile Suriye’de ‘seçilmiş’ meşru hükümet karşılaştırılarak, İran’ın ilkeli dış politika izlediği iddia edilmektedir.

Her iki ülke arasındaki bölgesel ihtilaflara rağmen İran neden Türkiye’deki darbe girişimine karşı durmuş ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı desteklemiştir? Doğrusu, İran bir süredir Türkiye’nin Ortadoğu’da izlediği politikalardan rahatsızdır. Bazıları İran’ın Suriye’de ve Irak’ta ödediği yüksek maliyetin ve can kayıplarının sorumlusu olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı görmektedir. 26 Temmuz’da Tahran’da düzenlenen ve Büyükelçi Tekin’in de katıldığı ‘Darbe Girişiminin Ardından Türkiye’ başlıklı panelde konuşan ve diplomasi çevrelerinin etkili kişilerinden birisi olan Sadık Harrazi, darbe girişimini “Erdoğan’ın bölgesel hatalarının bumerang etkisi” olduğunu iddia etmiştir. Keza, 17 Temmuz’da Youtube’a yüklenen bir video kaydında, Suriye’de SeyyideZeyneb türbesinde görevli İranlı milislerin darbe girişimini sevinçle karşıladıkları iddia edildi. Bununla beraber darbe girişiminin sonucunun kestirilememesi ve Türkiye’nin istikrarsızlığa sürüklenmesi ihtimali İran’ı endişelendirmiştir. Özellikle darbe girişiminin arkasındakimlerin olduğunun kestirilememesi bu endişeleri artırmıştır. 1980’den beri Türkiye siyasetinde askerlerin ağırlığının arttığı dönemlerde Türkiye-İran ilişkileri olumsuz etkilenmiştir. Darbecilerin TRT’de okuttukları bildiride NATO’ya bağlılıklarını bildirmesi darbenin arkasında ABD’nin olduğu yönünde kuşkuları artırmıştır. Türkiye’de hükümetin darbe yoluyla devrilmesi, İran yönetimini de sonu belirsiz risklerle karşı karşıya bırakabilirdi. Keza darbenin arkasındaki FETÖ’nün İran’a karşıtlığı biliniyordu. Bu nedenle İran yönetimi, bölgesel politikalarından rahatsız olsa da geçmişte zaman zaman İran’a destek veren ve Türkiye-İran ilişkilerinin gelişmesine katkıda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iktidarda kalmasını tercih etmiştir.

İran’ın darbe karşısında durmasının sebeplerinden birisi de bölgesel politikalarda Türkiye’yi kendi yanına çekme çabasıdır. Bu doğrultuda hareket eden İranlı yetkililer, Türkiye’nin müttefik veya iyi ilişkiler içinde olduğu devletlerin darbe girişimiyle doğrudan veya dolaylı olarak bağlantılı oluğunu iddia etmiştir. Dışişleri Bakanı Zarif İran parlamentosuna bilgi verirken, Suudi Arabistan ve Katar gibi ülkelerin darbe girişiminden yana durduklarını ileri sürdü. Laricani’nin uluslararası ilişkiler danışmanı Hüseyin Şeyhulislam, Türkiye’nin Suriye politikasında revizyona gitmeye hazırlandığını, Suudi Arabistan’ın bu durumdan rahatsız olduğunu söyledi. Devrim Muhafızları komutanlarından YedullahCevani de Türkiye, Suriye politikasını değiştirmeye hazırlandığından Suudi Arabistan’ın darbeden yana durduğunu ileri sürdü. Hamanei’nin askeri danışmanı Yahya Rahim Safaviise darbe girişiminin ABD ile Rusya’nın bilgisi dahilinde olduğunu iddia etti.Son olarak Ayetullah Hamanei darbe girişiminin arkasında ABD’nin olduğu yönünde güçlü şüphelerin olduğunu ifade etti.

Darbe girişiminin arkasında Türkiye’nin ‘müttefiki’ yabancı güçlerin olduğunu iddia eden İranlı yetkililer ve yazarlar Türk hükümetinin İran ile yakınlaşması gerektiğini savunmaktadır. İran hükümetinin darbe karşısında duruşu ve Zarif’inmevkidaşları arasında darbeyi kınayan ilk kişi olduğunu iddia etmesi bu minvalde değerlendirilmelidir. Yukarıda adı geçen Harrazi, Türkiye’nin bölgesel politikalarına yönelik bütün eleştirilerine rağmen “Türkiye’nin ebedi dostu Katar veya Suudi Arabistan değil, İran’dır” dedi ve iki ülkenin “bölgesel problemlerin çözümü için en etkili iki aktör” olduğunu söyledi. Güvenlik uzmanı Sadullah Zarei ise benzer şekilde şöyle dedi: “Eğer Erdoğan aklını kullanır ve akıllıca davranacak olursa, hem Avrupa ve Amerika’nın artan baskıları, hem de artan güvenlik tehditleri karşısında doğru bir şekilde İran’a yönelmelidir.”Nitekim darbe girişiminin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşen Cumhurbaşkanı Ruhani, yabancı güçlerin ve teröristlerin bölgesel istikrarsızlıktaki rolüne dikkat çektikten sonra, darbe girişiminin Türkiye’nin “içerideki ve dışarıdaki dostları ile düşmanlarını tanıyabilmesi için bir test” olduğunu söyledi. Keza, Ali Ekber Velayeti 1 Ağustos’ta Büyükelçi Tekin ile görüşmesinde, darbe girişimi sürecinde “kimin dost kimin düşman olduğunun ortaya çıktığını” söyledi.

İran’ın darbe girişimi karşısında Türk hükümetine verdiği destek, Türk yetkililer tarafından not edildi, fakat bu durumun Türkiye’nin bölgesel politikalarını ne derece etkileyeceği meçhul. Büyükelçi Tekin, darbe girişiminin Türkiye’nin NATO üyeliğini etkilemeyeceğini ve dış politikasında köklü değişikliklere sebep olmayacağını belirtti. Buna karşılık Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ruhani ile görüşmesinde “bölgesel sorunların çözülmesinde Rusya ve İran ile işbirliğini artırmaya kararlı” olduklarını söyledi. İki ülke arasında bölgesel meseleler karşısında ciddi görüş farklılıklarının olduğu dikkate alınırsa, Türkiye-İran ilişkilerinin bölgesel işbirliği boyutuna  yükselmesioldukça zordur. Fakat, ikili ilişkiler darbe girişimi sırasında başarılı bir testten geçmiştir.