Erbil Gözlemleri Işığında Mesut Barzani’nin Türkiye Ziyaretinin Değerlendirilmesi

Yrd. Doç. Dr. Veysel Ayhan, ORSAM Ortadoğu Danışmanı, Abant İzzet Baysal Üniversiteis U.İ.B., veyselayhan.com.tr
Mesut Barzani’nin Türkiye’ye önümüzdeki günlerde Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı sıfatıyla gerçekleştireceği resmi ziyaret, Türkiye’de olduğu kadar Irak’ta da merakla bekleniyor. Erbil’de Bölgesel Yönetim Başkanı Mesut Barzani ve yakın çevresiyle yaptığımız görüşmelerde Kürt tarafının ziyarete olağanüstü bir önem verdiği dikkati çekmektedir. Barzani’nin Türkiye ziyaretinin en önemli noktası, Bölgesel Kürt Yönetimi ile Türkiye arasında var olan ticari ve siyasi işbirliğinin geliştirilmesinden öteye, ilişkilerin normal seyrinde yürütülmesini sınırlayan psikolojik bariyerin aşılması olacaktır. Her ne kadar psikolojik bariyer Dışişleri Bakanı Ahmed Davutoğlu’nun Erbil’e gerçekleştirdiği tarihi ziyaret ile aşılmış gibi görünse de, aslında ilişkilerin çok boyutlu anlamda tam olarak normalleşmesi sağlanabilmiş değildi. Bununla birlikte Kürt tarafına göre Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun ziyareti, ilişkilerin geliştirilmesinde dönüm noktası olmuştur. Normalleşme sürecinde bu ziyaret hem Irak Kürtlerinde hem de Türkiye kamuoyunda aşılması oldukça zor bir hal almaya başlayan birtakım önyargıların aşılması açısından hayati rol oynamıştır. Ardından, Türkiye’nin Erbil Konsolosluğu’nun açılması kararı, karşılıklı şüphelerin giderilmesine yardımcı olmuştur. Erbil’de görüştüğümüz yetkililer, önümüzdeki günlerde gerçekleşecek olan Mesut Barzani’nin Ankara ziyaretinin de Türkiye kamuoyunda Barzani’nin şahsına yönelik olumsuz algılamaların giderilmesinde önemli bir adım olacağı kanaatindedir. Nitekim Mesut Barzani’nin kendisi de, sorularımıza yanıt verirken, Türkiye ziyaretini önemsediğini ifade ettikten sonra bu ziyaretin normalleşme sürecine giren ilişkilerin daha hızlı bir şekilde gelişmesine katkı yapacağını ifade etmiştir. 
Kürt tarafıyla yaptığımız görüşmelerde Türkiye ile Kürt Yönetimi arasındaki ilişkilerin yakın tarihteki arka planına özel bir önem verdikleri görülmektedir. Buna göre, 1991 sonrası dönemde Türkiye’nin dönem dönem Mesut Barzani’ye verdiği destek gerek kendisi gerek partisi KDP için oldukça önemli avantajlar sağlamıştır. Ancak bazı analistlere göre, 2003 Savaşı sonrası ortaya çıkan yeni durum, Türkiye’nin Kürt Yönetimi ile ilişkilerinin yeni bir kalıba girmesine yol açmıştır. İlişkilerin 2003 Irak Savaşı sonrası değiştiğini ile süren kesimlere göre bu tarihten itibaren Türkiye ile ilişkiler salt askeri düzeyde sürdürülmeye başlanmıştır. Görüştüğümüz birçok Kürt siyasetçisine göre ilişkilerin sorunlu olduğu yıllarda her iki tarafta da diyalog için ortak bir dil geliştirme iradesi mevcut olmakla birlikte sonuçta başarılı olunamamıştır. Kerkük dahil birçok konuda taraflar birbirilerinin tutumuna şüpheyle yaklaşmış, güvensizlik ilişkilere hakim olan temel parametre haline gelmiştir. Bölgesel Yönetim yetkililerine göre ticari alanda sürekli gelişen işbirliğine rağmen Türkiye farklı nedenlerden dolayı siyasi ve diplomatik alanda işbirliğini geliştirmekten kaçınmıştır.   Türkiye’nin komşularla sıfır problem politikasını hayata geçirmesinin ardından Bölgesel Yönetim’de yeni politikayı aktif bir şekilde desteklemiş ve bunun sonucunda ilk etapta Kürtler Bağdat Büyükelçiliği ile Musul Başkonsolosluğu nezdinde iyi ilişkiler kurmuş, ardından da Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun malum ziyareti gerçekleşmiştir. Kürt Yönetimi yetkililerinin “Sayın Davutoğlu siyaseti” olarak adlandırdıkları yeni dönemde, güvensizlik ve kuşkular ciddi oranda giderilmiş ve her iki taraf da Bakan Davutoğlu’nun belirtmiş olduğu üzere ortak bir tarih yaratmak amacıyla birlikte çalışmak için çaba sarf etmeye başlamıştır.    Mesut Barzani’yle gerçekleştirdiğimiz görüşmede de kendisi ziyareti büyük bir adım olarak gördüğünü belirterek bu ziyaretin iki toplum arasında var olan dostluğu güçlendireceğini kaydetmiştir. Barzani’ye göre Türkiye ile olan sorunlar aile içi sorunlar olarak görülmelidir. Barzani’ye yakın kaynaklar da, “aile içinde yaşanan sorunlar” tabirini ele alırken, Barzani’nin Türkiye ile yakın dönemde yaşanan sorunları iki kardeş arasında yaşanan sorunlar olarak gördüğünü ve bunun giderilmesinin doğal bir zorunluluk olarak değerlendirdiğini anlatmışlardır. Bölgesel Yönetim Parlamento Başkanı Kemal Kerküki de aynı konuya değinirken, ayrımların siyasi olduğunu, her iki toplumun tarih boyunca beraber hareket ettiğini söylemiş ve “ “I. Dünya Savaşı sırasında eğer savaş hattı bizim bulunduğumuz yerin güneyinde bitseydi bugün bu topraklar Türkiye olarak bilinecekti” ifadelerini kullanmıştır.

Mesut Barzani’nin Ankara’dan Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı sıfatıyla davet almış olması, Kürt tarafında var olan “Türkiye bizi yasal ve meşru statümüzle tanımak istemiyor” algısının büyük ölçüde aşınmasına yol açacaktır. Bu bağlamda Türkiye ile Bölgesel Kürt Yönetimi’nin her şeyin üstünde, Türklerin ve Kürtlerin birbirine komşu iki toplum olduğunu ve karşılıklı saygı temelinde ilişkilerini geliştirme yönünde ciddi adımlar atması, Kürt bölgesinde büyük bir yankı bulmaktadır. Kürt yönetimine göre iki toplum arasındaki ilişkiler yeni olmayıp asırlar öncesine dayanmaktadır.  Birtakım nedenlerle dönemsel olarak ilişkilerde meydana gelen sorunların AK Parti Hükümeti döneminde atılan olumlu adımlarla diyalog yoluyla ve karşılıklı anlayış temelinde giderilmeye başlandığını düşünen Kürt siyasetçiler, yönetimler ve yöneticiler arasındaki sorunların halklar arasındaki sorunlar olarak algılanamayacağı görüşündedir. Kürt yetkililer, kendilerinin Saddam döneminde kimyasal silah dâhil olmak üzere her türlü saldırıya maruz kalmalarına rağmen 2003 sonrası dönemde Araplarla dahi aralarında büyük bir düşmanlık ve çatışma yaşanmadığına işaret etmektedir. Bu noktadan hareketle de Irak Kürtlerinin tarih boyunca Türkiye ile iyi ilişkiler kurmayı öncelikleri arasında gördüğünü üstü kapalı bir şekilde ifade etmişlerdir.   Sonuç olarak Erbil’de görüştüğümüz Kürt yönetimi yetkilileri, siyasetçiler ve kanaat önderleri, Mesut Barzani’nin Ankara ziyaretinin, toplumlar ve kamuoyları arasında yakın bir diyalog tesis edilmesi çabalarına ivme kazandırmasını umut etmektedir. Gözlemlerimizden, Kürt yönetiminin tarihsel nedenler, bölgesel konjonktür ve Irak’ın yeni siyasi dengelerini de dikkate alarak, Türkiye’nin bölgesel politikalarını ciddi şekilde önemsediği ve Irak’ın geleceği konusunda Ankara ile ortak bir politika oluşturmaya gayret sarf ettiği anlaşılmaktadır.