Fırat ve Dicle Havzasının Geleceği ve IŞİD

Dr. Tuğba Evrim Maden, Araştırmacı ORSAM Su Program temaden@gmail.com
Fırat-Dicle havzası Ortadoğu’nun önemli su havzalarındandır. Ortalama yılda 84 milyar metreküplük debisi ile, bu rakam Nil nehrinin yıllık ortalama akımıdır, kıyıdaşları Türkiye, Suriye ve Irak için enerji, gıda ve içme suyu kaynağı olarak büyük arz önem arz etmektedir. 1950’li yıllardan itibaren kıyıdaş ülkeler havza sularını geliştirmeye başlamıştır. Havzada nüfus artışı, kentleşme, tarım, sanayi faaliyetleri ve dönem dönem yaşanan kuraklıklar su kaynakları üzerinde miktar ve kalite bağlamında baskı yaratmaktadır.  Su kaynakları açısından çok da zengin olmayan bir bölgede bulunan havzanın suları kıyıdaşların ilişkilerinde öncelikli politika olmuş ve ülkelerin ilişkilerinde işbirliği veya çatışmaya neden olmuştur. 
 
Son yıllarda iklim değişimi de havzanın hidrolojisini etkileyen bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. İklim değişimi Fırat Dicle suları üzerinde önümüzdeki yıllarda baskı yaratacağı öngörülmektedir. Yapılan iklim değişimleri çalışmaları sonucu önümüzdeki yıllarda Ortadoğu bölgesinin yüzey ısısının 2,5-5,5 oC arasında artacağı ve bu artışın bölge de gerçekleşen yağış ortalamasını yüzde 20 oranında düşüreceği de belirtilmiştir.(1) İklim değişimi ile mücadele edebilmek ve yeni iklim şartlarına adapte olabilmek için ülkeler bireysel olarak veya kıyıdaş ülkelerle işbirliği yaparak çözüm yaratma çabası içindeler. Buna en önemli örnek ise Türkiye’nin hem Suriye hem de Irak ile 2009 yılında imzaladığı Mutabakat Zaptı’nın içinde yer alan su ve çevre ile ilgili protokollerdir. Bu protokollerde su kaynaklarının izlenmesi, ortak projelerin yanında iklim değişimine karşı birlikte mücadele protokolleri de yer almıştır.(2)
 
Hidrolojik ve meteorolojik değişimler Havza sularının durumunu etkilediği yadsınamaz bir gerçektir. Fakat havzada su kaynaklarından faydalanmaya ilişkin işbirliklerine ve kurumsallaşmaya en büyük engel Ortadoğu’da yaşanan siyasi istikrarsızlıklar ve değişen güç dengeleridir. Bu duruma en güzel örnek ise Türkiye ve Suriye’nin 2009 yılında Asi nehrine ilişkin protokoldür.  Bu protokole göre Türkiye ve Suriye, Asi nehri üzerinde Dostluk barajı yapmak üzere işbirliği yapacaktır. Söz konusu barajın temeli 6 Şubat 2011 tarihinde atılmıştır. Fakat Mart 2011’de Suriye’de ayaklanmaların başlaması, bu projenin ötelenmesine neden olmuştur. Ortadoğu ‘da sınıraşan su havzasında yapılan başarılı bir işbirliği örneği olan bu proje maalesef Ortadoğu’da yaşanan istikrarsızlık nedeniyle ertelenmiştir.
 
Son dönemlerde IŞİD’in Suriye sonrasında Irak toprakları içinde de yayılmaya devam etmesi, hem Suriye’de hem de Irak’da su kaynaklarının başını kontrol edebilmesini sağlamıştır. IŞİD, özellikle Bağdat’ın ve ülkenin güneyinde yaşayan Şiilerin suya erişimini engellemek için bölgeye su sağlayan su yapılarını bir araç olarak kullanabilecektir.  IŞİD,  Suriye sınırları içerisinde, Fırat nehri üzerinde bulunan Al-Raqqa barajını kontrol ederken, Irak sınırları içerisinde Fırat nehri üzerinde Nuamiye barajını, Dicle nehri üzerinde ise Musul barajı çevresini ve Bağdat’ın batısında yer alan Samarra barajını kontrol etmektedir.(3) En az petrol kaynakları kadar önemli bir kaynak olan Fırat- Dicle sularının Suriye ve Irak’ta büyük bir kısmı IŞİD tarafından kontrol edilmektedir. Bu durum IŞİD’e stratejik olarak üstünlük sağlamaktadır. Fakat bir taraftan dan da Suriye’nin ve Irak’ın güneyinin su ihtiyacının karşılanmasını doğrudan etkilemektedir.  Su yokluğu söz konusu bölgelerde tarım ve enerji üretimini olumsuz yönde etkileyecektir. Ayrıca, susuzluk bölgede yaşayan insanların göç etmesine, toplumlarda husursuzluk ve çatışmalara da neden olabilecektir.  Çözüm olarak Irak ve Suriye, bölgede yaşayan insanların susuz kalma ihtimaline karşın geleneksel olmayan su kaynaklarını (desalinasyon, atıksuyun tekrar kullanımı gibi..) değerlendirmek üzere çalışmalar yapmaya başlamıştır.(4)   (1) “MIDDLE EAST: Talking about climate change”, 27/12/2012, http://www.irinnews.org/report/96905/middle-east-talking-about-climate-change
(2) “Turkey, Syria, Iraq sign MoU for use of water resource”, 04/09/2009 http://english.people.com.cn/90001/90777/90854/6748071.html, Also; Turkey –Syria Relations
http://www.mfa.gov.tr/relations-between-turkey–syria.en.mfa
(3) N. Shamout, “Syria Faces an Imminent Food and Water Crisis”, http://www.chathamhouse.org/expert/comment/14959, 24/06/2014
(4) A. Aso-el, “Irak ve Suriye deniz suyu içecek”, http://www.wsj.com.tr/article/SB10001424052702303473204580023111022443630.html, 11/07/2014