IKBY’de Otoriterleşme ve Eleştiriler

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) 1991 yılında oluşturulan uçuşa yasak bölgeyle fiilen kurulması Berlin Duvarı’nın yıkılmasının ardından başlayan üçüncü demokratikleşme dalgasıyla aynı zamana denk gelmektedir. Bu atmosfer içerisinde başta 1992 yılında açılan IKBY Parlamentosu ve diğer kamu kuruluşları IKBY’nin de bu demokratikleşme dalgasının ortaya çıkardığı dinamiklerden etkilendiğini göstermektedir. Ancak 1994 yılında Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) ve Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) arasında yaşanan iç savaş ve ekonomik sorunlar bölgedeki otoriterleşmenin önünü açmıştır. 1998 yılında ABD öncülüğünde KDP ve KYB arasında imzalanan “güç paylaşımı” anlaşmasıyla ise bu iki partinin bölgede yürütücü olarak seçilmesi, popüler desteklerinin ötesinde güce sahip olmalarının ve bölgedeki karar alıcı mekanizmanın bu dengelere göre oluşturulmasının önünü açmıştır. Hatta bu durum 2006 yılında KYB’nin lideri Celal Talabani ve KDP’nin lideri Mesut Barzani arasında imzalanan ortak yönetimin oluşturulması anlaşmasıyla kalıcı hâle gelmiştir.

Siyasi gücün tarihsel olarak silahlı milislere sahip olan iki parti arasında paylaşılması bölgede siyasal birliğin sağlanmasına da engel olmuştur. Hatta silahlı güce sahip olmayan partilerin siyasi karşılık itibarıyla yükselişe geçtiği dönemlerde bile KDP ve KYB’nin etkinliği devam etmiştir. Öyle ki Süleymaniye merkezli siyaset yapan KYB, 1992 ve 2005 seçimlerinde KDP ile dengeye sahip olmasına rağmen 2009 IKBY Parlamento Seçimleri’nin ardından partiden yaşanan kopuşlarla güç kaybetmiştir. Hatta 2013 IKBY Parlamento Seçimleri’nde 38 sandalyeye sahip KDP’den 9, 2018 IKBY Parlamento Seçimleri’nde ise 24 sandalye daha az temsil hakkına sahip olmuştur. Buna rağmen KYB hem silahlı güce sahip olması hem de vilayetin mali ve ekonomik faaliyetlerinde oynadığı rol nedeniyle bölge siyasetindeki mevzisini hükûmet temsilindeki azalmaya rağmen sürdürebilmiştir.

Erbil’de KDP ve Süleymaniye’de KYB’nin bu etkiye sahip olmasında partilerin sahip olduğu Peşmerge’ye ek olarak etki alanlarındaki kamu harcamalarını kontrol suretiyle rantiye ekonomi inşa etmeleri de büyük rol oynamaktadır. Bu noktada Dünya Bankası 2014 yılı verilerine göre IKBY’deki kamu istihdamının Irak ortalamasından dört puan yüksek (yüzde 54) olduğu görülmektedir. Diğer yandan KDP ve KYB içerisindeki ailelerin, kuşakların değişmesiyle birlikte partilerdeki hâkimiyetini sürdürmesi aynı durumun yeniden tertiplenerek devam etmesine katkı sağlamaktadır. Zira 1946 yılında kurulan KDP’nin başkanlığına geçen Mustafa Barzani’nin 1979 yılında hayatını kaybetmesinin ardından liderlik pozisyonuna oğlu Mesut Barzani geçmiştir. KDP içerisinde Mesut Barzani’nin görevini sürdürdüğü zaman içerisinde açıktan bir liderlik çekişmesi olmamasına rağmen arka planda oğlu Mesrur Barzani ve Mesut Barzani’nin abisi İdris Barzani’nin oğlu Neçirvan Barzani arasında bir rekabet olduğu söylenmektedir.

Diğer yandan Süleymaniye’de benzer bir durum görülmektedir. KYB içerisinde Celal Talabani’nin 2017 yılında hayatını kaybetmesinin ardından parti içerisinde liderlik pozisyonunun ortaya çıkmasıyla parti içi gruplar arasında rekabet görünür hâle gelmiştir. Bu noktada parti içi liderlik tartışmalarına son verilmesi amacıyla sonuncusu 2010’da yapılan kongrenin ardından 21-24 Aralık 2019 tarihinde “yenilenme” adıyla KYB’nin dördüncü büyük kongresi gerçekleştirilmiştir. Bu kongreyle parti liderliğinde etkili olabilecek Kosrat Resul Ali oluşturulan Yüksek Siyasi Kurul Başkanlığına ve Molla Bahtiyar, onun yardımcılığına seçilmiştir. Bu seçimlerde Talabani ailesinin ortak pozisyon alması etkili olmuş ve bu doğrultuda Celal Talabani’nin oğlu Bafel Talabani ve Celal Talabani’nin abisi Şeyh Cengi Talabani’nin oğlu Lahur Şeyh Cengi (Talabani) parti yapısında yapılan değişiklikle eş başkanlık görevine getirilmiştir. Böylece Celal Talabani’nin ardından başkanlık pozisyonu Talabani ailesinde kalmasına rağmen aile içi gerilimler nedeniyle Lahur Şeyh Cengi’nin etkinliği partice sınırlanarak güç Celal Talabani’nin eşi ve KYB kurucularından İbrahim Ahmed’in kızı Hero İbrahim ve oğulları IKBY Başbakan Yardımcısı Kubad Talabani ve KYB Eş Başkanı Bafel Talabani etrafında toplanmıştır.

Gösterilerden Eleştiriler
Sahip oldukları mali ve silahlı güç nedeniyle IKBY’nin başat aktörü olarak hareket eden KDP ve KYB içerisindeki aileciliğin karar alma mekanizmasında etkili olması hem iki parti içerisindeki diğer grupların hem de diğer partilerin süreç dışında kalmasına veya kısıtlı bir etki ile sürece dâhil edilmesine neden olmaktadır. Bu doğrultuda yönetici siyasi partiler ve IKBY’deki insanların sosyal ve ekonomik beklentileri arasında farklar oluşmakta ve sosyal hareketler ortaya çıkmaktadır. Bu noktada bölgedeki güvenliği sağlayan Peşmerge, asayiş ve polis gücünde de hem partilerin hem ailelerin etkili olması bu sosyal hareketlerin şiddet aracılığıyla bastırılmasına neden olmaktadır. Zira Mayıs 2020’de ise Duhok’ta öğretmenlerin öncülüğünde düzenlenen ancak güvenlik güçlerinin güç kullanarak bastırdığı ve ardından ağustos ayında Türk kamyon şoförlerinin sınır bölgesinde yüklerini devrettiği uygulamanın sonlandırılması üzerine kamyon şoförleri tarafından düzenlenen gösteriler de güvenlik güçlerince sonlandırılmıştır. Ancak KDP’nin kontrolü altında bulunan vilayetlerde güvenlik güçlerinin asimetrik şiddet kullanmaları nedeniyle gösteriler uzamadan sonlandırılmıştır.

Diğer yandan Süleymaniye vilayetinde 2 Aralık 2020 tarihinde başlayan gösterilerin seyri daha farklı olmuştur. Süleymaniye’de düzenlenen gösterilere başta KYB’nin güvenlik güçlerinin asimetrik müdahalesini engellediği iddiası ve 2009’da KYB’den ayrılarak kurulan Goran Hareketi ile Süleymaniye merkezli 2017’de kurulan sistem muhalifi Yeni Nesil Hareketi’nin somut olarak gösterilerin içerisinde yer alması bu farklılığa neden olmuştur. Buna ek olarak Kasım 2021’de Süleymaniye, Germiyan, Raparin, Köysancak ve Çemçemal Üniversitelerindeki öğrencilerin burslarının kesilmesi üzerine başlayan gösteriler devam etmektedir. Bu noktada Bafel Talabani’nin gösterici temsilcileriyle KYB binasında bir araya gelmesi partinin Süleymaniye’deki etkisini gösteren bir örnek olarak değerlendirilebilir.

Buradan hareketle vilayetlerin mali yönetiminde iki partinin ve dolaylı olarak ailelerin etkili olması nedeniyle oluşan farklı çıkar tanımlamaları nedeniyle gösterilerin düzenlenmesine yönelik sosyal bir zeminin varlığını koruduğu söylenebilir. Ancak güvenlik aygıtlarında da aynı parti ve ailelerin etkili olması söz konusu sosyal dinamiğe rağmen gösterilerin bu aktörlerin açtığı alan içerisinde sınırlı bir şekilde gerçekleştirilebildiği görülmektedir.

Göstericiler tarafından otoriterleşmekle eleştirilen yönetici ailelerin büyük oranda etkilediği IKBY’de siyasi kanalların açılmaması durumunda hükûmet içerisinde bakan olarak yer alan KDP istihbarat birimi olan Parastin eski görevlilerinin topluma baskının artmasında rol oynaması beklenebilir. Bu doğrultuda mevcut sistem, ailelerin içerisinden gelen yeni kuşaklarla birlikte Irak’ın içerisinden geçtiği güvenlik ve ekonomik krizler doğrultusunda gücü elinde tutabilmek için bir otoriterleşme sarmalına girdiği söylenebilir. Zira elde edilen menfaatler doğrultusunda aileler yönetici pozisyonunu koruyabilmek için daha önce gösterilere yapılan müdahalelerde de görüldüğü üzere şiddete başvurmaktan geri durmamaktadır. Bu durum ise döngü hâlinde göstericilerin daha etkili bir tepki ortaya koymak amacıyla gösterilerde şiddete başvurmasına ve tepki olarak ise güvenlik güçleri tarafından daha yüksek şiddet kullanılmasına yol açmaktadır. IKBY’deki gösteri ve şiddet sarmalının kısır döngü içerisinde artması IKBY’nin Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisine göre piramidin fizyolojik ihtiyaçların ardından gelen güvenlik ihtiyacı aşamasında kalmasına neden olmaktadır. Bu durum, önümüzdeki süreçteki gösterilerde bölgedeki güvenlik aygıtlarının siyasi baskıya maruz bırakılmaması şeklinde talepler ortaya çıkmasına neden olabilir.