Irak’ta Yeni İttifaklar ve Siyasi Sürece Etkisi

Irak’ta 10 Ekim 2021’de yapılan ilk erken parlamento seçimlerinin ardından açıklanan ilk sonuçlara ilişkin itirazlar ve tartışmalar neticesinde Irak Bağımsız Yüksek Seçim Komiserliği (IBYSK) tarafından 50 gün gibi bir sürede resmen açıklanabilen seçim sonuçlarına ilişkin itirazlar devam ediyor.

2018 seçimlerine göre en fazla sandalye kaybı yaşayan İran’a yakın Fetih Koalisyonu, sonuçların kesinleşmesi için onay vermesi gereken Irak Federal Yüksek Mahkemesine (IFYM) seçimlerin iptal edilmesi için başvuru yaptı.

Söz konusu başvurunun ardından IFYM’den yapılan resmi açıklamada seçim sonuçlarının iptal edilmesine ilişkin başvurunun 22 Aralık 2021 tarihinde görüşüleceği ifade edildi.

Bu durumun ülkedeki siyasi ortam üzerinde gergin bir hava oluşturmakla birlikte yeni fırsatlar ve işbirliklerine yol açtığını da söylemek mümkün. Zira Irak’ta seçim sonrası yeni ittifak yapılanmalarının ortaya çıktığı bir süreç var.

Özellikle 2010’dan itibaren ciddi bir siyasi dağınıklık yaşayan, ardından IŞİD’in 2014’te Irak’taki yaklaşık toprakların üçte birini ele geçirmesiyle birlikte IŞİD’in yoğun şiddet ve baskısına maruz kalan Sünniler 2021 seçimleri ile birlikte toparlanma içerisine girmiş görünüyor. Nitekim resmi olmayan seçim sonuçlarına göre 37 sandalye ile 73 sandalye elde eden Mukteda es-Sadr’ın ardından ikinci siyasi oluşum durumuna gelen, Irak Parlamentosu Başkanı Muhammed Halbusi’nin liderliğindeki Sünni Arap ağırlıklı Takaddum Koalisyonu, Irak’taki Sünni siyaseti açısından yeni bir umut.

Bununla birlikte Irak’taki Sünni siyasetinin önemli ve etkin isimlerinden biri olan Hamis Hancer’in kurduğu Azim Koalisyonu da 14 sandalye çıkarmasının ardından, bazı küçük siyasi oluşumlar ve bağımsız adayların da katılımı ile 34 sandalyelik bir ittifak oluşturduğunu açıkladı.

Hemen ardından Halbusi ve Hancer arasında yürütülen görüşmeler sonucu hükümet kurma müzakerelerinde Takaddum ve Azim Koalisyonlarının ortak hareket etme kararı aldığı ilan edildi. Böylece Irak’taki Sünni bloğunu temsil eden ve aralarında Sünnilerin liderliği açısından çekişme olduğu söylenen iki yapı bir araya gelmiş oldu. Bu durum IŞİD sonrası Irak’taki ciddi bir çöküş yaşayan Sünniler için bir “uyanış” olabilir.

Zira her ne kadar bir süre Musul Valiliği’ni yürüten Etil Nuceyfi ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı olan Usame Nuceyfi’nin başını çektiği Sünni bir hareket Irak siyasetinde rol oynasa da 2010 seçimlerinde kurulan Sünni “Ulusal Diyalog Cephesi”nin ardından Sünni grupların bir araya gelmesini sağlayacak bir oluşum ortaya çıkmamış, hatta IŞİD sonrası sürecin ana aktörü konumunda olan Haşdi Şaabi ve Şii milislerin destek verdiği siyasi oluşumlar 2018 seçimlerinde Sünnilerin yoğun olarak yaşadığı Musul, Selahaddin, Diyala gibi vilayetlerde önemli başarılar elde etmişti.

Örneğin Irak eski Başbakanı Haydar el-Abadi önderliğindeki Nasr (Zafer) İttifakı, Musul’da en fazla sandalyeyi elde eden siyasi oluşum olmuştu.

Yine Diyala’da Irak’taki en etkili ve köklü Şii milis gruplardan biri olan Bedir Örgütü’nün öncülüğündeki Fetih Koalisyonu da Diyala ve Selahaddin’de sandalyelerin çoğunluğunu elde etmişti.

Ancak 2021 seçim sonuçları itibariyle Sünnilerin yeniden siyasi sahneye dönüşünün göstergesi oldu.

Halbusi ile Hancer’in ortak hareket etme kararı almasının ardından iki tarafın bir araya gelmesi sonucu 71 sandalyelik bir ittifakın oluşması, Sünnileri Irak siyasetinde önemli bir aktör haline getirmiş görünüyor.

Özellikle Irak siyasetinin yürütücü gücü olan ve bugüne kadar tüm hükümetleri kuran Şii siyasi partiler arasındaki dağınıklık da düşünüldüğünde, Takaddum ve Azim’in ortaklığı Sünniler açısından hükümet kurma görüşmelerinde büyük bir avantaja dönüşebilir. Bu noktada Irak’taki siyasi denklemde teamül olarak Sünni gruplara verilen parlamento başkanlığı ve cumhurbaşkanlığı makamlarının paylaşımının yanı sıra elde edilecek bakanlıklar konusunda Takaddum ve Azim’in nasıl hareket edeceği ve uzlaşı sağlayıp sağlamayacağı, Sünni siyasetinin Irak’taki yerini belirleyeceği gibi hükümet kurma sürecinin de önemli faktörlerinden bir olması muhtemel.

Zira Şii gruplar hükümet kurmak için ortak hareket edebilecekleri bir ortam oluşturamazken, seçimlerin galibi olan Mukteda es-Sadr’ın daha önceki hükümetlerden farklı olarak bir çoğunluk hükümeti kurabileceğine yönelik açıklaması, Sünniler için bir avantaja dönüşebilir. Zira hükümetin Irak Parlamentosu’ndan güvenoyu alabilmesi için parlamento milletvekili sayısının yüzde 50’sinden bir fazlasının onayına ihtiyaç var. Bu da 329 sandalyeli Irak Parlamentosundan 165 milletvekiline işaret ediyor.

Bu noktada Sadr’ın hem seçim öncesi hem de seçim sonrası Halbusi ve 31 milletvekiline sahip olan KDP lideri Mesut Barzani ile kurduğu diyalog dikkat çekici. Zira Sadr’ın Hancer ile ittifak kuran Halbusi ve KDP’yi bir araya getirerek 175 milletvekili ile hükümet kurması matematiksel olarak mümkün. Ayrıca KDP’nin parlamentoya giren diğer Kürt partileri ile hükümet kurma çalışmalarında ortak hareket etme yönündeki tavrı da önemli. KDP’nin diğer Kürt partilerini yanına çekebilmesi durumunda Sadr tarafından kurulması planlanan çoğunluk hükümetinin matematiksel gücünü artırabilecek bir faktör. Ancak KDP’nin IKBY içerisindeki mukabili KYB’nin, Sadr’ın çekişme içerisinde olduğu Hadi el-Amiri, Nuri el-Maliki gibi isimlerin önderlik yaptığı Şii siyasetinin önde gelen siyasi oluşumları ile yakın ilişkileri düşünüldüğünde, bu siyasi oluşumların yer almadığı Sadr’ın kuracağı bir hükümette yer alıp almayacağı belirsiz. Burada KDP’nin KYB’yi ikna edip edemeyeceği önemli.

Zira 2018 seçimleri sonrasında KDP ve KYB arasında cumhurbaşkanlığı pozisyonu konusunda bir çekişme yaşanmış, 2003 sonrasında ilk kez Kürt siyasi partiler cumhurbaşkanlığı için tek isim üzerinde anlaşamamıştı. Buradan hareketle KDP’nin 2003’ten sonra cumhurbaşkanlığı pozisyonunun sahibi olan KYB’ye bu görevi bırakıp bırakmayacağı önemli. Ayrıca KYB’nin de göstereceği aday KDP için önem taşıyor. Bununla birlikte hükümet içerisinde alınacak bakanlıklar ve 2022’de IKBY’de yapılması planlanan seçimler ile hükümet kurma sürecine ilişkin pazarlıkların da kritik olacağı görülüyor.

Sonuç itibariyle Fetih Koalisyonu’nun iptal başvurusu ile Irak’ın yeni bir denklemin içerisine girdiğini söylemek yanlış olmaz. Bugüne kadar 2003 sonrası hükümetlerin kurucusu olan Şii gruplar ciddi bir yol ayrımında. Bu durum Irak’taki siyasi sürecin farklı bir yöne evrilebileceğine işaret ediyor. Nitekim IKBY’nin protestocu hareketi olan Şahsuvar Abdulvahid’in liderliğindeki Yeni Nesil ve 2019’da yapılan hükümet karşıtı protesto hareketlerinin kurduğu İmtidad Hareketi’nin ortak bir blok oluşturduklarını açıklamaları, Irak siyasetinin farklılaşmaya başladığının göstergelerinden biri olabilir. Zira 2003 sonrası ilk kez farklı etnik grupların çoğunluğunu oluşturduğu siyasi organizasyonlar bir araya geldi. Buradan hareketle IFYM seçimlerin iptali yönünde karar vermezse, Irak’ın bugüne kadar şahit olmadığı bir siyasi süreçle karşılaşma ihtimali hiç de uzak değil.

Bu görüş 19 Aralık 2021’de Rudaw internet sitesinde "Irak’ta yeni ittifaklar ve siyasi sürece etkisi"  başlığıyla yayınlanmıştır.