İran Hazar Denizinden Su Transfer Etme Planını Rafa Kaldırdı

Dr. Tuğba Evrim Maden ORSAM Su Araştırmaları Hidropolitik Uzmanı
İran uzun bir dönemdir ülke nüfusunun su talebini karşılamakta sorun yaşamaktadır. Bu durumun en önemli nedenleri nüfus artış oranının büyüklüğü, yıllık yağış ortalamalarında meydana gelen düşümler, artan sıcaklık, su kaynaklarının doğal ve insan kaynaklı kirliliği olarak sıralanabilir. İran’da su kaynaklarının yüzde 92’si tarım amacıyla kullanılmaktadır ve geleneksel yöntemlerle yapılan sulamalarda büyük ölçüde su kaybı gerçekleşmektedir. Ülke coğrafyasında su kaynakları eşit bir dağılıma sahip değildir ve nüfus yoğunluğun yaşandığı bölgelerde su talebini karşılamamaktadır. Bu nedenle İran yaklaşık 25 yıldır kendi ülkesi sınırlarında havzalar arası su transferi gerçekleştirmektedir. Transfer edilen sular şehirlerin içme suyu ihtiyacını karşılarken ayrıca gıda üretiminde de yoğun bir şekilde kullanılmaktadır.   Her ne kadar İran, son yıllarda havzalararası su transferi projelerini artık yapmayacağını dile getirse de, Ahmedinejad’ın Cumhurbaşkanlığı döneminde gerek Urmiye gölünü kurtarma çalışmalarında gerek ülkenin merkez vilayetlerinin artan su ihtiyacını karşılamak üzere havzalararası su transferleri tekrar gündeme gelmiştir.
 
16 Nisan 2012 tarihinde İran, Hazar denizi sularının desaline edilip, İran’da su ihtiyacı olan merkez bölgelere taşınmasına ilişkin bir proje başlattıklarını açıklamıştı.  Maliyeti 800 milyon dolar olan projede, Hazar denizi suyunu tuzdan arıttıktan sonra içme ve sulama amacıyla kullanılması planlamıştı.  Projenin ilk aşamasında, Hazar denizinden yılda ortalama 200 milyon metreküp su çekilmesi planlanmıştır. Proje tamamlandıktan sonra yılda 500 milyon metreküp suyun,  inşa edilecek 500 km’lik boru hattıyla İran merkez platoya, Kebir çölüne taşınması amaçlanmaktadır. Yapılan açıklamalara göre proje dahilinde Mazandaran eyaletinin Sari kentinden su transferi yapılacak bölgeler sırasıyla; ilk aşamada Simman, diğer aşamalarda ise Yazd ve Kerman olarak planlanmıştır. 2016 yılında bitmesi planlanan bu proje ile ülke kalkınmasına katkı sağlanması amaçlanmıştır. Bu proje, Hazar denizi kıyıdaş ülkeleri ve çevreciler tarafından eleştirilmiştir.  Çevreciler bu projeyi bilimsel ve uygulanabilir olmaktan uzak olarak değerlendirilirken, suyun transfer maliyetinin çok yüksek olduğunu da belirtmişlerdir. Ayrıca,  desaline işlemi yapıldıktan sonra ortaya çıkan 32 milyon ton tuzun tekrar denize desarj edilmesi ve her yıl diğer çıktılar hariç otomatik olarak 200 milyon metreküp suyun denizden uzaklaştırılmasının çevresel bir felakete yol açacağı konusunda endişeler dile getirmiştir. Geçen haftasonu İran, bu projeyi rafa kaldırdığını belirtmiştir. Hem Hazar denizi kıyıdaş ülkeleri, hem de İran içinde yoğun eleştirilere maruz kalan bu projenin rafa kaldırılması, Cumhurbaşkanı Ruhani’nin 30 Ekim 2013 tarihinde temeli attığı “Ulusal Su Koruma Planı” çerçevesinde gerçekleştiği değerlendirilmektedir. Su kaynakları ile ilgili yeni bir yapılanmayı amaçlayan bu plan suyla ilgili projeleri de tekrar değerlendirmeyi içermektedir. Cumhurbaşkanı Ruhani, seçim öncesi çalışmalarında İran’ın önemli bir çevre sorunu olan Urmiye gölünün kurtarılmasına öncelik vereceğini ifade etmiş ve bu doğrultuda da Cumhurbaşkanı olduktan sonra Urmiye gölü ile ilgili bir çalışma grubunun oluşturulmasını sağlamıştır.
 
Her ne kadar yeni plan su kaynakları yönetiminin değişmesi gerektiğini ve eski yöntem olarak tanımladıkları baraj inşaatlarının su sorunu çözmede yeterli olmayacağı belirtilse de, ulusal su koruma eylem planı dahilinde havzalararası su transferi projeleri Urmiye gölü için Aras nehrinden su transferi ve Karun nehrinin saptırılması projeleri devam etmektedir. Ayrıca, su depolamak ve su transferlerinde önemli bir araç olan barajların inşası da devam etmektedir.