İran-Rusya İlişkileri ve Putin’in Tahran Ziyareti

Son yıllarda İran dış politikasında en çok dikkat çeken hususlardan birisi Rusya ile yakınlaşmadır. Bu yakınlaşmanın stratejik mi yoksa taktik mi olduğu tartışmaları bir yana Moskova ile Tahran arasındaki ilişkilerin Temmuz 2015’te imzalanan Nükleer Anlaşma'dan beri daha da derinleştiği görülmektedir. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 23 Kasım 2015’te Tahran’a yaptığı ziyaret, iki ülke ilişkilerinde yeni bir dönüm noktası olmuştur.
 
Gaz İhraç Eden Ülkeler Forumu (GECF)
Putin’in Tahran’a yaptığı ziyaretin iki amacı vardı. Birincisi, Tahran’da düzenlenen Gaz İhraç Eden Ülkeler Forumu’nun Üçüncü Devlet Başkanları Zirvesi’dir. 2001’de İran’ın girişimleriyle doğalgaz ihracatçısı ülkeler arasında işbirliğini artırmak için kurulan ve merkezi Doha’da bulunan bu forumun bugün 12 asli üyesi ve 6 gözlemci üyesi bulunmaktadır. Belli başlı doğalgaz üreticilerini bir araya getiren bu forum, dünyada ispatlanmış gaz rezervlerinin yüzde 70’e yakınını kontrol etmektedir. Başlıca petrol ihracatçısı ülkeleri bir araya getiren OPEC’ten farklı olarak kota sistemi gibi fiyat kontrol mekanizması olmadığı için bu forumun doğalgaz piyasasında henüz önemli bir yeri yoktur. Yalnızca üretim teknikleri, üretim tahminleri, yatırımlar ve pazarlama koşulları gibi konularda görüş alışverişi yapılmaktadır.
 
Gaz İhraç Eden Ülkeler Forumu Zirvesi 2011’de Doha’da, 2013’te Moskova’da toplanmıştı. Yedi ülkenin devlet başkanı düzeyinde temsil edildiği Tahran Zirvesi, Nükleer Anlaşma sonrası uluslararası sistem ve küresel ekonomiyle entegre olma arayışındaki İran hükümeti açısından bir prestij unsuru olmuştur. İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Forum’da yaptığı konuşmada Amerikan yaptırımlarının İran’ın enerji sektörüne darbe vurduğunu hatırlatarak Nükleer Anlaşma sonrasında bu durumun değişeceğine işaret etti. Ruhani, ülkesinin petrol ve gaz rezervlerini geliştirmek için uluslararası ortaklıklar aradığını söyledi.
 
Nükleer Anlaşma Sonrası İran-Rusya İlişkileri
Putin’in Tahran ziyaretinin ikinci amacı,  İran-Rusya ilişkilerini güçlendirmekti. Zira Nükleer Anlaşma'dan sonra İran’ın Rusya’ya olan ekonomik ve siyasi bağımlılığı azalmıştır. Bununla beraber, Rusya’nın Ortadoğu’da daha aktif bir siyaset izlemesi nedeniyle İran’ın Rusya için önemi artmıştır. Diğer yandan İranlı liderlerin Batılı ülkelere güvenmemeleri ve bölgesel meselelerde Rusya’nın desteğinin kritik derecede önemli olması, İran’ı Rusya ile iyi ilişkilerini sürdürmeye zorlamıştır. Nitekim, iki ülke arasındaki ekonomik ve siyasi ilişkiler, Nükleer Anlaşma'dan sonra büyük bir ivme kazanmıştır. Öncelikle yaptırımları etkisizleştirmek için İran ile Rusya arasında temelleri atılan ekonomik işbirliği Nükleer Anlaşma sonrası dönemde hızlanmıştır. Rus ve İranlı yetkililer hâlihazırda 2 milyar dolar civarında olan iki ülke arasındaki toplam ticaret hacmini kısa süre içerisinde 4 milyar dolara çıkarmayı hedeflemektedir.
 
İki ülke hükümetleri, Rus şirketlerinin İran’daki yatırımlarını desteklemek için 7-8 milyar dolar kredi sağlanması konusunda mutabakata vardı. Ayrıca, ortak yatırım projelerinin finansmanı için yatırım bankası kurulması konusunda anlaştı.  Putin, Tahran’a hareket etmeden kısa bir süre önce İran’a uranyum zenginleştirme ekipmanlarının satışına ilişkin yasağı kaldırdı. Keza 2007’den beri yılan hikâyesine dönüşen S-300 füzelerinin İran’a teslimi konusunda son aşamaya gelindi. Böylece İran-Rusya ilişkilerindeki en önemli ihtilaflardan birisi çözüldü.
 
İran ve Rusya ikili ilişkilerini bölgesel düzeyde de geliştirme arayışı içinde. İran, Rusya öncülüğünde kurulan Avrasya Ekonomik Birliği’ne ve Şangay İşbirliği Örgütü’ne üye olmak istiyor. İran ile Rusya ve Orta Asya’nın ekonomik açıdan birbirine bağlayacak demiryolu ağlarının - Kuzey-Güney koridoru - kurulması için hâlihazırda çalışmalar yürütülüyor.
 
İki ülke arasında bölgesel işbirliğinin en iyi örneği Suriye meselesinde görülüyor. İki ülke uzun bir süreden beri Suriye politikalarını koordineli bir şekilde yürütüyordu. Eylül ayının sonunda Rusya’nın Suriye’deki askeri operasyonları başladığında İran’dan açık destek geldi. Irak, İran, Rusya ve Suriye ‘terörizme karşı mücadeleyi koordine etmek için’ Bağdat’ta bir ortak enformasyon merkezi kurdu. Buna karşılık Rusya, İran’ın Suriye’de diplomatik çözün arayışlarına dâhil olmasında ısrarcı oldu ve nihayet İran, Viyana’da yürütülen Suriye görüşmelerine katıldı.
 
Putin’in Tahran Ziyareti
Putin’in Tahran Ziyareti sırasında iki ülke arasında yedi işbirliği anlaşması ve mutabakat zaptı imzalandı. Bu çerçevede Rus Technopromexport şirketinin İran’da termik santral ve Bender Abbas’ta de-salinizasyon tesisi kurması; İnceburun ve Garmsar arasındaki demiryolu ağlarının elektriklendirilmesi; İran ve Rus vatandaşlarının seyahatlerinin kolaylaştırılmasını; sağlık alanında işbirliği yapılması konularında anlaşmaya varıldı.
 
İkili anlaşmalar öne çıksa da ziyaretin en önem önemli gündem maddesi, terörizme karşı işbirliği ve Suriye meselesi idi. Ruhani ve Putin, Rusya ile İran’ın terörizme karşı işbirliğini ve Suriye sorununa siyasi çözüm arayışlarını devam ettireceğini söyledi.
 
Putin’in Tahran ziyaretinin en ilginç yönlerinden birisi, Devrimin Rehberi Ayetullah Ali Hamanei ile görüşmesi oldu. Hamanei’ye el yazması Kuran-ı Kerim hediye eden Putin, İran’ı bölgede güvenilir bir müttefik olarak tanımladı ve Rusya’nın müttefikleri ile her zaman dayanışma içinde olacağını söyledi. Hamanei ise, ABD’nin uzun vadede bütün Batı Asya’yı kontrol etmek istediğini belirterek bunun bölgedeki halklar ve milletler, özellikle İran ve Rusya için tehlikeli olduğunu söyledi. Hamanei, bu tehlikenin bertaraf edilmesi için iki ülke arasında daha yakın işbirliği yapılmasını istedi.
 
Nükleer Anlaşma'nın İran dış politikası için en önemli etkisi, İran ile Batı arasındaki yakınlaşmadır. Hâlihazırda Avrupa ülkelerinden çok sayıda siyasi heyet ve işadamları heyeti Tahran’ı ziyaret etmiştir. Üstelik Batılı ülkeler Ortadoğu’da Suriye ve Yemen krizlerinin çözümü ve IŞİD’e karşı mücadelede İran’ı potansiyel bir ortak olarak görmeye başlamıştır. Diğer yandan Nükleer Anlaşma sonrası yaptırımların kalkacak olması, İran’ın Rusya’ya ekonomik ve siyasi bağımlılığını azaltacaktır. Bununla beraber Moskova ile Tahran’ın bölgesel düzeyde çıkarlarının ve kaygılarının büyük ölçüde örtüşmesi, iki ülke arasındaki ilişkilerin derinleşmesine neden olmaktadır. Putin’in Tahran ziyareti, İran ile Rusya arasındaki yakın ilişkilerin bundan sonra daha güçlü bir şekilde devam edeceğini göstermektedir.