Analiz

Kuveyt Emirliği: Savaş ve Barış Arasındaki El Sabah İktidarı ve Türkiye ile İlişkiler

Türkiye-Kuveyt ilişkilerinin tarihsel geri planı 1500’lerin başına kadar gitmesine karşın I. Dünya Savaşı sonrası bu ilişkilerin ciddi şekilde bir kopuş yaşadığı görülmektedir. Kuveyt’in bağımsızlığını kazandığı 1961 yılından itibaren Soğuk Savaş’ın da etkisiyle Türkiye ile Kuveyt arasındaki diplomatik ilişkiler sorunlu bir zeminde gelişme göstermiştir. Söz konusu dönemde küçük bir ülke olmasına karşın bölgesel ve küresel düzeyde bir etki oluşturmaya çalışan Kuveyt’in Türkiye ile mesafeli bir ilişki kurduğu görülmektedir.

Türkiye-Kuveyt ilişkilerinde kırılma anı diyebileceğimiz en önemli olay kuşkusuz Saddam Hüseyin’in Kuveyt’i işgal etmesidir. 1990 Ağustos’undaki işgalin hemen ardından Türkiye, Irak’ın girişimlerine rağmen Kuveyt’in bağımsızlığını koruma yönünde bir politika yürütmüştür. Savaştan sonra da Irak’a karşı uygulanan ambargo kararlarına Kuveyt ile birlikte uyan bir bölge ülkesi olmuştur.

Ancak 1990’lı yıllarda diplomatik ilişkilerin gelişme göstermesine karşın karşılıklı ticari ilişkiler istenilen düzeyde bir gelişme göstermemiştir. Bunda birçok dışsal sebebin yanı sıra her iki ülkenin de iç politikalarına yönelmesinin de etkisi olmuştur. 2003 Irak Savaşı ve ardından bölgede yaşanan gelişmeler bir kez daha Türkiye-Kuveyt ilişkilerinin önemini ortaya koymuştur. Bölgede değişen güç dengeleri, İsrail’in Filistin ve Lübnan politikasının yol açtığı radikalizm ve İran’ın artan etkisi iki ülkenin hem KİK çerçevesinde hem de ikili düzeyde yakınlaşmasını beraberinde getirmiştir.

Türkiye-Kuveyt ilişkilerinin siyasal, toplumsal ve ekonomik düzeyde geliştirilmesi için Başbakan Erdoğan’ın içerisinde iş adamları ve parlamenterlerin de yer alacağı yaklaşık 150 kişilik bir heyetle gelecek günlerde Kuveyt’i ziyaret edecek olması da tarafların işbirliği geliştirme arzularını ortaya koymaktadır.