Analiz

Kuzey Afrika’dan Sahel’e Yayılan Güvensizlik ve Fransa’nın Sorgulanan Varlığı

Küresel güvenlik gündeminin devlet dışı aktörler özelinde Afganistan, Suriye ve Irak gibi ülkelerde yoğunlaştığı günümüzde, Afrika bölgesindeki bazı ülkeler de artan biçimde söz konusu gündemle anılmaktadır. Özellikle Sahel olarak adlandırılan bölgede yaşanan gelişmeler ve küresel aktörlerin etkisi giderek dikkat çeken bir olgu hâline gelmektedir. Bu çerçevede tarihsel açıdan bilhassa Kuzey Afrika’dan Sahraaltına yayılan güvensizlik ortamı, Moritanya, Mali, Çad ve Nijer gibi ülkeleri de içine alan ve başta ABD, Fransa, Rusya ve Çin gibi aktörlerin de doğrudan ya da dolaylı olarak müdahil olduğu bir nüfuz mücadelesini beraberinde getirmektedir.

Senegal’den Eritre’ye dokuz ülkeyi içine alan Sahel kuşağındaki terör olayları, genel anlamda Mali, Burkina Faso ve Nijer sınırlarında ve Nijerya’nın kuzeyinde, Çad gölü havzası olarak da ifade edilen bölgede yoğunlaşmaktadır. Çoğunlukla Fransa ve İngiltere’den bağımsızlıklarını alan bu kuşaktaki ülkeler, günümüzde yine batılı ülkelerin etkisi altında bulunmakta ancak ticari bağlamda batılı ülkelerin oluşturduğu boşluktan faydalanan Çin ile SSCB’nin dağılmasının ardından son yıllarda askerî açıdan bölgede yeniden etkinlik kuran Rusya’nın meydan okumasıyla karşı karşıya kalmaktadır.

Moritanya’dan Çad’a, Sahel’in batısı olarak ifade edilebilecek bu bölge, 2000’li yılların başlarına kadar dünyanın en güvenli coğrafyalarından birisiydi. Bu coğrafyada yaşayanlar için en büyük tehdit; yırtıcı hayvanlar, kuraklık ve kıtlıktı. Ancak günümüzde bu bölge, dünya üzerindeki terör hareketlerinin en rahat yayıldığı ve yerleştiği coğrafyalardan birisi hâline dönüşmüştür. Bu minvalde bölgede 1990’lı yıllardan IŞİD’in kurulduğu 2015 yılına kadar geçen süreçte terör hareketlerinin belirli periyotlarda aşama aşama yayıldığı ve yerleştiği görülmektedir. Takip eden süreçte ise bilhassa Mali, Burkina Faso ve Nijer sınırlarında terör olaylarının yaşandığı rapor edilmekte ve Fransa öncülüğünde batılı ve yerel kuvvetlerin terör hareketleriyle ve kabileler arası çatışmalarla mücadeleleri devam etmektedir.

Fransız askerî kuvvetleri, 2010 yılında Libya’da Muammer Kaddafi’nin iktidardan indirilmesini takip eden süreçte Mali’nin kuzeyine yayılan aşırılıkçı gruplarla mücadele kapsamında 2012 yılında bölgeye yerleşmiştir. Bu kapsamda Fransa, 2013 yılında Serval Operasyonu, 2014 yılında Barkhan Operasyonu, takip eden süreçte ise Avrupa Birliği (Takuba), Birleşmiş Milletler (MINUSMA) ve Afrika Birliğinin barışı koruma ve sürdürme operasyonlarıyla bölgesel güvenlik açıklarını kapatmayı amaçlamıştır. Bölgede bilhassa 2001 yılından itibaren artan ABD’nin askerî ağırlığı ise Fransa’nın söz konusu tarihte öne çıkmasıyla birlikte ilgili operasyonlar için istihbarat desteğine dönüşmüştür. Mali’nin kuzeyinden Sahel’in batısındaki ülkelere (özellikle Mali, Nijer ve Burkina Faso) yayılan bu hareketlenmelerin tarihsel kökenleri ise temel olarak Cezayir iç savaşına ve bu bölgelerde yaşayan Tevarik halkının taleplerine dayanmaktadır.

Bu çalışma, tarihsel süreçte Kuzey Afrika’dan Sahel’e yayılan terör akışını takiben günümüzde Sahel’de yaşanan etkileşimleri ve Fransa’nın bölgede varlığının sorgulanması konularını değerlendirmeyi amaç edinmektedir. Bu çalışmada öncelikle bölgede terörün yayılışının kökenleri ele alınacak ardından Libya Savaşı’nın Sahel’deki hareketlilik üzerindeki etkisi incelenecek ve son olarak bölgede artan “terör hareketleri” ve Fransa’nın varlığının sorgulanması anlamlandırılacaktır.