Bakış

Lübnan-İsrail Deniz Sınırı Anlaşması: Gerilim Hattından Bölgesel İstikrara

Jeopolitik açıdan son derece kritik bir kavşak noktası olan Doğu Akdeniz, hidrokarbon yataklarının keşfedilmesiyle yeni bir mücadele alanına dönüşmüştür. Doğu Akdeniz’e komşu ülkelerin deniz sınırlarıyla ilgili anlaşmazlıkları ise bu güç mücadelesinin merkezine yerleşmiştir. Uluslararası deniz hukukunun deniz sınırlarıyla ilgili güncel krizlere çözüm üretme noktasında yetersiz kalması, ülkeler arasında hak ihlallerine yol açabilmekte ve bu ihlaller sebebiyle taraflar arasında çatışmalara varan krizler meydana gelmektedir. Lübnan ve İsrail arasındaki deniz sınırı anlaşmazlığı da deniz sınırlarıyla ilgili hukuki altyapının yetersiz kalması veya deniz hukukunun keyfî yorumlanmasıyla yakından ilgilidir. Nitekim, her iki tarafın da ulusal çıkarlarını gözetmek adına deniz sınırıyla ilgili maksimalist taleplerde bulunmaları, müzakereler devam ederken dahi sıcak çatışma riskinin gündemde yer almasına neden olmuştur. Bununla birlikte, ABD arabuluculuğunda imzalanan anlaşmayla sıcak çatışma riski ortadan kalkmış gözükse de denklemdeki bazı değişkenlerin her an yeni krizlere kapı aralayabileceğini göz ardı etmemek gerekir. Diğer bir ifadeyle Lübnan’daki parçalı yapı, ülkedeki istikrarsızlık, Hizbullah’ın zaman zaman yükselen tehditkâr söylemleri veya öngörülemez davranışları, üçüncü aktörlerin bölgedeki çıkar arayışları ve İsrail’in her alandaki maksimalist talepleri, anlaşma resmî olarak imzalanmasına rağmen iki ülke arasında yeni bir krizi tetikleyecek potansiyel tehlikelerin tümüyle ortadan kalkmadığını göstermektedir.