Yemen: ABD'nin Yeni Savaşı mı?

Veysel Ayhan, ORSAM Ortadoğu Danışmanı Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler
17 Aralık 2009 tarihinde ABD ve Yemen güvenlik güçlerinin düzenlediği operasyonda 34 El Kaide elemanının öldürüldüğü ve 17’sinin de yakalandığı açıklanmıştır. El Kaide kamplarını ve hücre evlerini hedef alan operasyonlar 2 Amerikan Cruise füzesinin önceden belirlenen hedefleri vurmasının ardından Yemen güvenlik güçlerinin de hava ve kara operasyonları düzenlemesiyle gerçekleştirilmiştir. Söz konusu operasyonda Başkent Sana’a yakınlarında bulunduğu ileri sürülen bir El Kaide kampı ile Erhab ve Abyan vilayetlerindeki el Kaide unsurları hedef alınmıştı. Ancak, özellikle Abyan’daki saldırıda El Kaide unsurlarından ziyade sivillerin yaşamını yitirmesi güney Yemen’de tepkiye yol açmıştır. Resmi açıklamalarda İngiliz Büyükelçiliği ve yabancılara karşı eylem hazırlığında olan teröristlere karşı önleyici saldırı gerçekleştirildiği ileri sürülmüştür.   Birinci operasyonun üzerinden çok geçmeden 24 Aralık 2009’da da bu kez gene Güney Yemen topraklarında bulunan Şabwa bölgesinde el-Kaide militanlarına yönelik ortak bir saldırı düzenlenmiştir. Operasyonda birinci saldırıdan kurtulan El Kaide liderlerinin bir toplantı yaptığı istihbaratı üzerine düzenlendiği ileri sürülmüştü. Saldırının hedefinde yer alan El Kaide liderlerinden Enver Avlaki’nin yanı sıra el Kaide’nin Güney Arabistan sorumlusu Ebu Basir Nasır El Wahishi ve Suudi Arabistan kökenli yardımcısı Said Şehri’nin öldürülmüş olabileceğinin belirtilmesine karşın, daha sonra gelen bilgiler söz konusu kişilerin yaşadığı yönünde olmuştur. Enver El Avlaki’nin ABD’nin Teksas eyaletinin Fort Hood askeri üssüne saldırı düzenleyen Binbaşı Nidal Malik Hassan ilişkili olduğu ileri sürülmekteydi. Ayrıca Yemen hükümeti son saldırılarda 30 El Kaide militanın öldürüldüğünü öne sürmesine karşın, yerel kaynakların bu sayının 7 olduğunu belirtmişlerdir.   17 ve 24 Aralıkta El Kaide elemanlarına karşı düzenlenen saldırılarda 60’tan fazla militanın öldürüldüğü ileri sürülmüştür. Yemen İçişleri Bakan Yardımcısı Salih Hüseyin El Zevari yaptığı açıklamada operasyonlar sonucunda 64 El Kaide militanın öldürüldüğünü ve 29 kişinin de yakalandığını açıklamıştır. Öte yandan ABD’nin Aralık 2009’da Yemen’deki el Kaide militanlarına karşı düzenlediği hava saldırılarının hemen ardından bu kez El Kaide militanı olduğu belirtilen Nijerya uyruklu Ömer Faruk Abdulmuttalip’in Amsterdam-Detroit seferini yapan yolcu uçağına intihar saldırısı girişiminde bulunması Yemen sorunun önemini bir kez daha ortaya koymuştur. El Kaide tehditleri dolayısıyla 2010 başında ABD ve İngiltere Yemen’deki Büyükelçiliğini kapatma kararı almıştır. ABD’nin Sana’a’daki Büyükelçiline 2008 yılında altı ay arayla iki kez saldırı girişiminde bulunulmuştu.   Yemen’deki El Kaide Varlığı ve ABD’ye Yönelen Tehdit  Esasında El Kaide hareketi Afganistan’da Sovyetler Birliği’ne karşı başlatılan Arap-Afgan mücahit savaşından itibaren ABD ve Suudi Arabistan’ın desteğiyle Yemen’de taraftar bulmaya başlamıştır. 1980’lerde Afganistan’a giden Yemen ve Suudi Arabistan vatandaşlarının bir kısmı SSCB’nin çekilmesinden sonra ülkelerine dönmelerine karşın askeri yöntemlerle politik amaçlara ulaşma konusunda önemli bir deneyimi de beraberlerinde getirmişlerdir. Yemen’deki El Kaide eylemlerinin 1992 yılının sonunda başladığı ileri sürülmektedir. Aralık 1992’de Aden’de bulunan Amerikan askerlerini hedef alan Movenpick Hotel ve Goldmohur Hotel’deki bombalı saldırıların ardından el Kaide’nin Yemen’de faaliyetleri gündeme gelmiştir. El Kaide ile bağlantılı olduğu öne sürülen kişiler tarafından Ekim 2000'de Aden Limanı yakınlarında yakıt ikmali için bulunan Amerikan USS Cole destroyerine düzenlenen saldırıda 17 Amerikan askeri ölmüştü. 11 Eylül sonrası dönemde Yemen hükümeti ABD ile el Kaide’ye karşı işbirliğine gitmesine rağmen El Kaide’nin Yemen’deki eylemlerini bitirememiştir. Askeri ve diplomatik misyon temsilciliklerine düzenlenen saldırıların yanı sıra El Kaide’nin Batılı sivil kişilere karşı da saldırılar düzenlemesi örgütün hedeflerini genişlettiğini göstermiştir. Eylül 2006’da turistleri hedef alan bir saldırıda 26 turist yaşamını yitirmişti. Temmuz 2007’deki saldırıda ise 8 turist ölmüştü. 2008 yılının Ocak ayında düzenlenen ve El Kaide örgütü ile bağlantılı militanların sorumlu tutulduğu saldırıda ise 2 Belçikalı turist öldürülmüştü. Nisan 2008’de İtalya büyükelçiliğini hedef alan saldırının ardından Eylül 2008’de de Amerikan Büyükelçiliğine karşı ikinci kez düzenlenen bombalı saldırıda 6’sı saldırgan olmak üzere 16 kişi yaşamını yitirmişti. El Kaide yalnızca Batılılara karşı eylemler düzenlememekte aynı zamanda ülkedeki tüm yabancı kişi ve diplomatik misyon şefliklerini de hedef almaktadır. 2009 Martında 4 Güney Koreli turistin öldürülmesinin ardından gene aynı ay içerisinde Güney Kore’nin Sana’a Büyükelçisine yönelik başarısız bir intihar saldırısı gerçekleştirilmiştir.     Ebu Basir Nasır El Vahayşi Ocak 2009 tarihinde El Kaide’nin Yemen ve Suudi Arabistan’daki kollarını Arap Yarımadasındaki El-Kaide adı altında birleştirmişti. Yemenli Nasır Vuhayşi,  Kasım Raymi ve Suudi Arabistanlı Said al-Şihri ile Muhammed Awfi’nin katılımıyla gerçekleştirilen toplantıda konuşan dörtlü iki ülkedeki El Kaide örgütlerinin birleştirildiği açıklamışlardı. Birleşmenin ardından Suudi Arabistan’da düzenlenen en önemli saldırı ise Suudi Arabistan İçişleri Bakanı Prens Nayif bin Abdülaziz’in oğlu ve yardımcısı olan Muhammed bin Nayif'e karşı düzenlenen başarısız intihar eylemi olmuştur. El Kaide bundan öncede Suudi ailesine dönük bazı saldırılar düzenlemeye çalışmıştır. Ancak, bundan önceki saldırıların çoğu daha hazırlık aşamasında önlenmişti. Saldırıyı düzenleyen Suudi Arabistanlı Abdullah Hasan Tali Asiri adlı eylemcinin Yemen’de eğitim aldığı ve Yemen üzerinden ilk önce Suudi Arabistan topraklarında bulunan Najran’a geçtiği oradan da Cidde’ye gelerek saldırıyı gerçekleştirdiği belirtilmektedir.   Yemen’deki El Kaide varlığı hem bölge ülkelerinin istikrarını hem de ABD’nin bölgedeki çıkarlarını tehdit etmekle birlikte sözkonusu tehdidin Abdullah Salih rejimine verilecek destekle bitirilmesi oldukça güçtür.  Guantanamo'da tutuklu bulunan 210 El Kaide militanından 97’si Yemen kökenlidir. Ayrıca Yemen topraklarında El Kaide’nin eğitim kamplarının olduğu belirtilmektedir. Amsterdam-Detroit seferini yapan uçağa saldırı planın El Kaide tarafından organize edildiğinin açıklanmasının ardından BBC’e konuyla ilgili konuşan Yemen Dışişleri Bakanı El Kirbi, "Yemen'de faaliyet gösteren El Kaide unsurlarının bulunduğunun kesin olduğunu, bunların içinde yetkililerin de yer aldığını ve bu tehlikenin farkında olduklarını belirtmiş ve sözkonusu unsurların Detroit'teki olaya benzer saldırılar planlayabileceğini öne sürmüştür. El Kaide ile mücadelenin öncelikli amaçları olduğunu belirten Kirbi’ye göre Yemen’de üstlenen Kaide militanlarıyla mücadele edebilmek için uluslararası toplumun istihbarat, askeri teçhizat ve güvenlik alanında kendilerine daha fazla destek vermesini istemiştir. Kirbi’nin açıklamasından bir gün sonra ise Yemen'de güvenlik güçleri güney Yemen’de bulunan Hudaydah vilayetinde El Kaide unsurlarına karşı operasyon başlattı. Operasyon sırasında yaşanan çatışmada 10 Yemenli güvenlik gücü ve 4 sivil hayatını kaybetmiştir. İçişleri Bakan Yardımcısı Tuğgeneral Salih El-Zavari çatışmaların ardından yaptığı açıklamada "Örgüt yok edilene kadar operasyonlara devam" edileceğini ifade etmiştir.   Yemen hükümetinin uluslararası toplumdan destek talebinde bulunmasının ardından İngiltere Başbakanı Gordon Brown 28 Ocak 2010’da Afganistan için yapılacak olan toplantıda Yemen’deki radikalizmle mücadele sorununun da tartışılması çağrısında bulunmuştur.  Brown yaptığı yazılı açıklamada uluslararası toplumun radikalizmle mücadelesinde Yemen’i yalnız bırakmayacağını ve sorunu göz ardı edemeyeceğini ileri sürmüştü. 2 Ocak 2010’da Yemen’e sürpriz bir ziyaret gerçekleştiren Amerikan Merkez Komutanlığı Komutanı General David Petraeus Devlet Başkanı Abdullah Salih’le yaptığı görüşmede askeri işbirliğinin nasıl geliştirileceği konusunda fikir alışverişinde bulunmuş ve Amerikan desteğinin artarak süreceğini ifade etmiştir. Ancak, 30 Aralık 2009’da ABD’nin Yemen’e asker göndermesine yönelik bir açıklama yapan muhalefet partisi milletvekili Şevki Al Kadri böyle bir kararın her yönüyle felaket olacağını ileri sürmüş ve tüm Yemenlilerin bu savaşta Amerikan askerlerinin Yemen’den çıkartılması için el Kaide’nin yanında yer alacağını belirtmiştir.   Bununla birlikte ABD’nin Yemen hükümetine verdiği destek sürekli artmaktadır. 2009 yılında 70 milyon dolar askeri ve güvenlik alanında yardımda bulunduğu Yemen hükümetine 2010 yılında da 110 milyon doların üstünde yardım vereceği belirtilmektedir. Esasında Amerikan yönetimi de Suudi Arabistan gibi bölgede hem El Kaide benzeri radikal grupların etkili olmasından çekinmekte hem de İran tarafından desteklenen bir Şii varlığının ortaya çıkmasını kendi güvenliği açısından tehdit olarak görmektedir. Olası El Kaide veya Huti başarısının Yemen’le sınırlı kalmayacağı ve sırasıyla Suudi Arabistan, Bahreyn ve diğer Körfez ülkelerindeki istikrarı etkilemesinden çekinilmektedir. Doğal olarak bölgede İran’a yakın özerk yapıların ortaya çıkması hem ABD hem de müttefiki Arap ülkelerini tedirgin etmektedir. Yemen hükümetinin tek başına Huti isyanını bastırması ise mümkün gözükmemektedir.    Nitekim bütçe gelirlerinin yaklaşık `’ını petrol gelirlerinin oluşturduğu Yemen’de ABD ve Suudi Arabistan’ın desteği yaşamsal öneme sahiptir. Hem ulusal düzeyde düşen petrol üretimi hem de uluslararası düzeyde düşük seyreden petrol fiyatları sonucu devlet gelirlerinin ciddi şekilde azaldığı Yemen’de yeni bir iç savaşı sürdürebilecek ekonomik kaynakların olmadığı açıktır. 2008 yılında günde yaklaşık 400 bin varil ham petrol üretimi bulunan Yemen’in 2009 üretimi günde yaklaşık 250 bin varile düşmüştür. Petrol fiyatlarının 100 dolardan 60 dolara indiği 2009 yılının ilk 10 ayında petrol geliri 1.473 milyar dolar olmuştur. 2008 yılının aynı döneminde Yemen’in petrol gelirleri 4.149 milyar dolar olmuştu. Petrol gelirlerindeki e’lik düşüş Yemen hükümetinin kuzeydeki savaşı sürdürmesinde ciddi finansal sorunları da beraberinde getirmiştir. Nitekim Yemen’in finans sorunlarının büyümesi üzerine 2010 Ocağında Körfez ülkeleri Yemen ile ekonomik işbirliği için bir toplantı gerçekleştirme kararı alması dikkat çekicidir. KİK üyeleri 14-16 Aralık tarihinde Kuveyt’te gerçekleştirdikleri toplantıda ise açık bir dille Yemen’in toprak bütünlüğü ve egemenliğini desteklediğini ifade etmiş ve 2006 Londra’da başlatılan Yemen’e Yardım kampanyasında kapsamında fonda biriktirdikleri paraları Salih rejimine vereceklerini belirtmişlerdir.  Farklı bir açıdan bakıldığında da gelirleri düşen Yemen hükümetinin kuzeydeki savaşı tek başına sürdürmesi oldukça zordur. Savaşın getirdiği maliyetler Yemen hükümetinin istikrarını da ciddi şekilde etkilemektedir. Çünkü bir yandan güney Yemenlilerin bağımsızlık talepleri bir kez daha gündeme gelmiş diğer yandan da savaşın içine sürüklenen kabilelerin sadakati sağlamak için Salih rejiminin onlara ekonomik desteği daha da önem kazanmıştır. Ayrıca, ülkenin güney vilayetlerinden kendilerine siyasal ve ekonomik ayrımcılık uygulandığını dair yapılan eleştirilerin dozajı her geçen gün artmaktadır. Dolayısıyla Yemen hükümeti tüm bu eleştirilerden kurtulmak ve savaşı sürdürmek için Suudi Arabistan başta olmak üzere Körfez ülkeleri ve ABD’nin desteğini yaşamsal önemde görmektedir. Öte yandan ABD ve Suudi Arabistan’ın Salih rejimine doğrudan destek vermesi Yemen sorununun daha da derinleştirmesiyle sonuçlanabilir.