Yemen’de Salih Sonrası İstikrar Arayışları

Doç. Dr. Veysel Ayhan, ORSAM Ortadoğu Danışmanı, Abant İzzet Baysal Üniv. Uluslararası İlişkiler Bölümü
Yemen’deki halk hareketi, 16 Ocak 2011’de daha sonraları Nobel Barış Ödülü alacak olan Bayan Tevekkül Karman'ın da içerisinde bulunduğu yaklaşık 30 kişilik bir grubun Sana’a Üniversitesi’nde Devlet Başkanı Abdullah Salih’in görevi bırakması yönünde bir gösteri düzenlemesiyle başlamıştı. İlk gösterilerin üzerinden yaklaşık 1 yıl geçtikten sonra Abdullah Salih tüm görevlerini yardımcısına devrederek ülkesini terk etmek zorunda kalmıştır. Körfez İşbirliği Konseyi’nin barış planını 23 Kasım’da kabul etmesinin ardından başlayan süreç, yeni bir birlik hükümetini kurulması, 21 Şubat 2012’de devlet başkanlığı seçimlerinin gerçekleştirilmesi, 21 Ocak 2012’de Abdullah Salih ve onunla birlikte 33 yıl boyunca görev alanlara dokunulmazlık tanınması ve son olarak da 22 Ocakta Salih’in ülkeyi terk etmesiyle sürmüştür.
 
Diğer yandan dokunulmazlığa karşı çıkan ve Salih’in yargılanması amacıyla Başkent Sana’a’da yoğun protesto ve gösterilerin sürdüğü bir dönemde ise el Kaide unsurlarının güney vilayetlerinde etkisini genişletmesi ve kuzeyde de Şii ve Sünni Selefi gruplar arasındaki çatışmaların yeniden başlaması, Yemen’in istikrarını ve birliğini koruyup koruyamacağı yönündeki tartışmaların yeniden başlamasına yol açmıştır. 
 
Abdullah Salih’in Görevi Bırakması ve Devlet Başkanlığı Seçimi
 
23 Kasım 2011 Kasımında büyük gösteriler ve çatışmaların ardından Devlet Başkanı Abdullah Salih’in Körfez İşbirliği Konseyi tarafından sunulan şartlı iktidardan çekilme ve yetkilerini Devlet Başkanı Yardımcısı Mansur el Hadi’ye devretme anlaşmasını imzalamıştır. Uzunca bir dönemdir gündemde olan ve 3 Haziran’da doğrudan Abdullah Salih’e karşı düzenlenen saldırıların ardından daha da kritik bir hal alan Devlet Başkanının yetkilerini devretmesi sorunu, büyük tartışmaların ve baskıların ardından en son 23 Kasım’da Riyad’da Salih ve muhalifler arasında imzalanan anlaşmayla çözülmüştü. Anlaşmaya göre Abdullah Salih’in yetkilerini devretmesinin ardından Yemen’de muhaliflerin de içinde yer alacağı geçici bir ulusal hükümet kurulacak, 90 gün içinde 2 yıllığına seçilecek geçici cumhurbaşkanlığı seçimleri gerçekleştirilecek, Salih’in yanı sıra Devlet Başkanlığı döneminde görev alan sivil ve asker kökenli görevlilere dokunulmazlık tanınacaktır. Parlamento 21 Ocakta dokunulmazlık kararını onaylarken aynı zamanda Devlet Başkanı Yardımcısı Mansur El Hadi’yi de 21 Şubatta gerçekleşecek olan seçimler için aday göstermiştir. 90 gün içinde gerçekleşecek Cumhurbaşkanlı seçimleri sonrası ise Yemen’de yeni bir Anayasa hazırlanarak geçiş sürecinin barışçıl bir şekilde tamamlanması sağlanmaya çalışacaktır. Bu arada barış planında 30 gün içinde Salih’in Cumhurbaşkanlığından istifa etmesinin öngörülmesine karşın, Yemen Devlet Başkanı ünvanını taşımayı sürdürecektir. Bu arada Geçici Cumhurbaşkanlığı için en güçlü adayın halen Cumhurbaşkanı Vekili olan Mansur el Hadi’nin olması ise dikkat çekicidir. Dolayısıyla bir anlamda Yemen’de Salih sonrası geçiş sürecinin 2 yıl olarak belirlendiği görülmektedir.
 
Nitekim, Salih’in 26 Kasımda Suudi Arabistan’dan dönmesinin hemen ardından Cumhurbaşkanı Vekili yetkilerini üstlenmeye başlayan Mansur El Hadi, Devlet Başkanlığı seçimlerinin 21 Şubatta gerçekleştirileceğini açıklamış ve ardından da muhalefet liderlerinden Ulusal Konsey Başkanı Muhammed Selim Besindva’ı Başbakan olarak atamıştır.  Aralık ayında Muhammed Selim Besindva içerisinde iktidar partisinden ve muhalif Ulusal Konsey üyelerinden isimlerin bulunduğu Ulusal Geçiş hükümetini kurmuştur. 2012 Ocağına girildiğinde ise yeni hükümetin 23 Kasımdaki Riyad’da imzalanan Körfez İşbirliği Konseyi barış planı gereği Devlet Başkanı Abdullah Salih’e ve iktidarı döneminde görev almış sivil ve askeri personele yargı muafiyeti tanıyan karar tasarısını onaylaması ülkede protestoların yaşanmasına yol açmıştır. Yoğun protesto eylemlerinin de etkisiyle 301 kişilik Yemen Meclisi hükümetin almış olduğu kararı görüşmeye almayı sürekli ertelemek zorunda kalmıştır. Hükümetin yasa teklifini birkaç kez değiştirdikten sonra 21 Ocak’ta da Yemen Parlamentosu tartışmalı yasayı oy çokluğu ile onaylamıştır. Böylelikle Körfez İşbirliği Konseyi’nin barış planının en önemli ayaklarından biri olan yasal dokunulmazlık sorunu da aşılmış oldu. Uluslararası Af Örgütü ve BM İnsan Hakları Komiserliği tarafından eleştirilmiş olan yeni yasada Devlet Başkanı Abdullah Salih’e görevde olduğu dönemdeki tüm kararlarından ve eylemlerinden dolayı tam dokunulmazlık tanınırken, söz konusu dönemde görevde olanlara karşı ise sadece "siyasi dokunulmazlık” tanınmıştır. Böylelikle Salih dışındaki yetkililerin işledikleri kriminal veya terörist eylemlerden dolayı sorumlu tutulmasına imkan tanınmıştır. [1]   
 
Abdullah Salih’e dokunulmazlık tanınması Ocak ayından itibaren gösterilerde bulunan muhaliflerin tepkisine yol açmıştır. Bu noktada Yemen muhalefetinin Abdullah Salih’in görevi bırakmaya razı olmasına rağmen neden gösterilerini sürdürdükleri üzerinde durmakta yarar vardır. Daha önce belirtildiği üzere Yemen’de ilk rejim karşıtı gösterileri organize eden liderlerin başında Tevekkül Karman'ın içerisinde yer aldığı genç muhalifler gelmekteydi. Eylemlerin kısa sürede yayılması üzerine Islah, Güney Yemenli bağımsızlık taraftarları, Hutsiler, bağımsız liberaller ve toplumun değişik kesimleri sokak gösterilerine destek vermeye başlamıştır. Ordudan da Islah lideri Ahmar ailesinden komutanların muhaliflerin safına geçmesiyle Abdullah Salih yönetimi üzerindeki baskılar artmıştı. Gösteriler ve karşılıklı saldırıların sürdüğü 3 Haziran tarihinde Ahmar ailesi tarafından desteklendiği ileri sürülen ve doğrudan Devlet Başkanı Abdullah Salih’e yönelik bir suikast saldırısı gerçekleştirildi. Saldırıda ağır yaralanan Salih’in tedavi amacıyla Suudi Arabistan’a gitmesi üzerine muhalifler kendi aralarında Salih sonrasının planlarını yapmaya başladılar.
 
Bu bağlamda Kadın Gazeteciler Topluluğu Başkanı ve eylemlerini Abdullah Salih yargılanana kadar sürdüreceklerini açıklayan Tevekkül Karman harekete geçerek 17 Temmuz’da Ulusal Geçiş Konseyi’ni kurmuştur. Geçiş Konseyi’nin kurulmasının ardından bu kez Ulusal Muhalefet Bloğu üyeleri de Ağustos ayında yaptıkları toplantıda Ulusal Konseyi kurduklarını açıklamışlardır. Diğer bir deyişle bağımsız eylemcilerin 17 Temmuz’da Geçiş Konseyini kurmasından bir ay sonra da parlamentodaki muhalif partilerin içerisinde yer aldığı  Ortak Muhalefet Bloğu (Joint Meeting Parties-JMP) üyeleri de 17 Ağustos’ta Ulusal Konseyi kurmuş oldular. Bilindiği üzere JMP,  Yemen Sosyalist Partisi, Islah, Dr Muhammed Abdülmalik Mutawakkil’in liderlik yaptığı Halk Güçleri Birliği ve Nasırcı grupların da bulunduğu 5 muhalefet partisi tarafından 2005 tarihinde oluşturulmuştu. JMP ve Ahmar ailesinin desteklediği Ulusal Konseyi Başkanlığına ise Muhammed Basundwa getirilmişti. Ulusal Konseyin 20 kişilik Merkez Yönetim Kurulu bulunmaktaydı ve kararlar doğrudan MYK’de alınmaktaydı. Ancak  23 Kasım’da Riyad’da muhalefet adına Ulusal Konsey Merkez Yönetim Kurulu Başkanı Basundwa’nın Abdullah Salih yönetimi ile Körfez İşbirliği Konseyi’nin barış planını onaylaması hem bazı Ulusal Konseyi üyeleri hem de Ulusal Geçiş Konseyi üyelerinin tepkisine yol açmıştır. Ulusal Konsey’de yer alan Hutsiler ile Güney Yemen Hareketine mensup liderler anlaşmayı eleştiren kesimlerin başında gelmişlerdir. Muhammed Basundwa’nın Merkez Yönetim Kurulu’ndan bağımsız bir şekilde anlaşmayı onayladığı ileri sürülmüş[2] ve anlaşmanın hemen ardından ülke genelinde Salih’in derhal görevi bırakması yönünde gösteriler düzenlenmiştir. Ocak 2012’de Salih’e dokunulmazlık tanınmasına karşı çıkan göstericilerin düzenlediği eylemlere güvenlik güçlerinin müdahalesi sonucu onlarca protestocu yaşamını yitirmiştir. Gösterilerin Salih’in Yemen’i terk etmesinden sonra da sürmesi beklenmektedir.
 
Çünkü, Yemen’de biri doğrudan yıllardır siyaset sahnesinde yer alan muhalefet ile diğer de içerisinde bağımsız dernek ve kuruluşların yer aldığı sivil aktörler, kuzeyli Hutsi grupları ve güneyin bağımsızlığını savunan muhalif gruplar bulunmaktadır. ikinci grupta yer alan muhalefet Salih sonrası yerine yeni bir diktörlüğün kurulmasına karşı çıkarken, birinci grupta yer alanlar ise salt Salih’in görevi bırakmasını ve yerine kendilerine yakın yeni bir liderlik ve iktidar yapısının kurulmasını savunmaktadır. Körfez İşbirliği Konseyi üyeler, ABD ve AB ülkelerinin de desteğini arkasına alan geçiş sürecinin hem Salih dönemindeki liderler ve kabileler hem de İslah, JMP ve bunlara yakın olan kabileler tarafından şekillendirilmesi hedeflenmektedir. Nitekim, Abdullah Salih’in 33 yıllık iktidarı boyunca söz konusu kesimlerle birlikte çalıştığını da belirtmek gerekir. Bu kapsamda 33 yıllık Abdullah Salih yönetiminin Mısır, Tunus veya Suriye’deki yapıdan farklı bir iktidar yapısına sahip olduğunu görmek gerekir. Daha açık bir deyişle Abdullah Salih’in ne Mısır’daki askeri bir bürokrasiye ne Tunus’taki gibi polis yapısına ne de Suriye’deki gibi azınlık rejimine dayandığını belirtmek gerekir. Ülkedeki aşiretlerin içerisinde yer aldığı ve ekonomiden orduya kadar her alanda aşiretlerin güçleri oranında pay aldığı bir iktidar yapısı oluşturulmuştu. Ancak, Salih’in son yıllarda kendi aile yapısına daha fazla ayrıcalık tanıması ve oğlunu yerine geçirmeye çalışması, Salih üzerine var olan konsensüsün dağılmasına yol açtı. Örenğin, Devlet Başkanı Salih’in oğlu Ahmed Salih’in Cumhuriyet Muhafızlarına komutanlık etmesinin yanı sıra kardeşi Muhammed Abdullah Salih’in oğulları Tarık, Yahya ve Ammar, Saray Muhafızları, Merkez Karargah Komutanlığı ve Ulusal Güvenlik Bürosu Komutan Yardımcısı olarak görevlerini sürdürmesi dikkat çekicidir. Tarık Buna rağmen halen dahi Dolayısıyla Yemen’deki iktidar değişikliğinin ülkeye demokrasi getirmeyeceğini şimdiden öngörmek gerekir.
 
Güney ve Kuzeydeki Çatışmalar: El Kaide ve Hutsi-Selefi Çatışması
 
 Başkent Sana’a’da Devlet Başkanı Abdullah Salih’in yargılanmasına yönelik gösterilerin devam ettiği bir dönemde El Kaide militanlarının güney illerinde etkisini artırması ve kuzeyde de Selefi ve Hutsi gruplar arasında çatışmaların yeninde başlaması bir yandan 21 Şubatta gerçekleştirilmesi öngörülen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ertelenmesi olasılığını gündeme taşırken diğer yandan da ülkenin bir kez daha farklı ideoloji ve grupların etki alanlarına bölünebileceği kaygılarını artırmıştır. El Kaide’nin gösterilerin başlamasının ardından güney illerinde etkisini artırması ve son olarak Ocak 2012’de Başkente 150 km uzaklıkta bulunan ve aşiretlerin bulunduğu Rada'a’yı kontrol altına alması endişelerin artmasına yol açmıştır. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Dışişleri Bakanı Hillary Clinton Yemen’in istikrarsızlığa sürüklenmesinin tüm dünya açısından büyük bir sorun olacağını öne sürmüş ve ABD’nin Yemen kaynaklı el Kaide tehdidiyle mücadele etmek için Yemenli ortakları ile çalışmalarını sürdüreceğini belirtmiştir.[3]  
 
Dışişleri Bakını Clinton’un el Kaide ile ilgili açıklamalarına karşın Yemen’deki Amerikan Büyükelçisi Gerald Feierstein’in ise Yemen Dışişleri Bakanı Kirpi ile yaptığı görüşmede güvenlik güçlerinin desteğiyle Rada’a’nın El Kaide militanlarının denetimine geçtiğini ifade etmiştir.  Büyükelçi Feierstein’in yanı sıra Geçici Hükümetin Başbakanı Selim Besindva’da yaptığı bir açıklamada Abdullah Salih’in KİK üyeleri, ABD ve Batılı ülkelerin desteğini almak için El Kaide’yi bir koz olarak kullandığını ileri sürmüştür.[4]  Esasında uzunca bir dönemdir Yemen’de Abdullah Salih’in Batıdan ekonomik ve siyasi destek almak için el Kaide’yi kullandığı iddiaları gündeme gelmektedir. Bununla birlikte el Kaide’nin rejim tarafından desteklendiğine dair veri ve bağlantıların açık bir şekilde ortaya konulamayışı söz konusu iddiaları tartışmalı hale getirmektedir. Ancak, el Kaide’nin bazı aşiretlerin de desteğiyle güneydeki yerleşim birimlerinden Jaʿār, Rada, Şukrah, Zincibar, Hawta, Rawdah ve Azan’da denetim kurması önemlidir. El Kaide'ye bağlı Ensar el Şeriat grubunun bir dönemler Güney Yemen’in başkenti olan stratejik Aden kentini ele geçirme girişimleri sürmektedir. Diğer yandan batılı kaynakların Ensar el Şeriat güçlerini doğrudan el Kaide ile bağlantı bir grup olarak tanımlamasına karşın toplumsal düzeyde söz konusu grubun Kaide ile ideolojik ve örgütsel düzeydeki bağlantısı açık bir şekilde ortaya konmuş değildir. Abyan İslam Emirliği’nin kuruluşunun deklere edilmesinin öncelikli olarak Taliban benzeri bir yapının Güney Yemen illerinde siyasi ve idari olarak güçlenmeye başladığına işaret etmektedir. Dolayısıyla Güney Yemen’deki gelişmeleri doğrudan el Kaide örgütünün bir devlet kurmaya çalışması olarak yorumlamak için daha çok bölgeden gelecek birincil el veriye ihtiyaç duyulmaktadır.[5]
 
Diğer yandan Yemen’deki geçici hükümette yer almayan ve gösterilerini sürdüren muhalifler de Abdullah Salih’in el Kaide’yi öne sürerek, iktidarda kalmaya çalışmakla suçlamaktadırlar. Ancak, ABD ve AB ülkelerinden yapılan açıklamalarda Abdullah Salih’in 23 Kasım anlaşmasına uygun olarak hareket etmesi ve seçimlerin zamanında gerçekleştirilmesini vurgulamaları önemlidir. Dışişleri Bakanı Clinton konuyla ilgili yaptığı açıklamada Abdullah Salih'in güvenlik birimlerini ziyaret etmesini, aşiret liderliyle seçim sürecine ilişkin görüşmelerde bulunmasını ve iç siyasete karışmasını eleştirmesi ve anlaşmanın ruhuna uygun davranmasını talep etmesi dikkat çekici olmuştur. Nitekim, ABD tarafından yapılan açıklamaların ardından Yemen parlamentosu dokunulmazlık kararını onaylamış ve ardından Abdullah Salih’in yaptığı açıklamada tedavi amacıyla ABD’ye gideceğini ifade etmiştir.
 
Yemen’de el Kaide sorunun dışında kuzeyde de Suudi Arabistan destekli Selefi gruplarla İran destekli olduğu ileri sürülen Hutsi grupları arasında yeniden başlayan çatışmaların da istikrarı olumsuz etkilediğini belirtmek gerekir. Son bir aydır şiddetlenen çatışmalar sırasında yaklaşık 200 kişinin yaşamını yitirmesi dikkatlerin bir kez daha Suudi Arabistan-Yemen sınırına çevrilmesine yol açmıştır.[6] Hutsiler ve Islah Partisi tarafından da desteklenen kabilelerin içerisinde yer aldığı Selefi gruplar arasındaki çatışmalar Kızıl Denize kıyısı bulunan Hacca Vilayeti, Saada ve Amran vilayetlerinde yoğun olarak yaşanmaktadır. Hutsilerin sözcüsü Salih Habra çatışmalardan Selefi grupları destekleyen Suudi Arabistan’ı suçlarken 101 Tugayın doğrudan Selefi kabileleri desteklediğini ileri sürmüştür.[7]
 
Diğer yandan bölgedeki Selefileri Destekleyen Yemenli Aşiretler Koalisyonu adına açıklamada bulunan Şeyh Muhammed el Yamani ise çatışmaların başlamasından Hutsileri sorumlu tutmuş ve Hutsilerin kuzey bölgelerindeki siyasi ve askeri etkisi sonlandırılana kadar süreceğini ileri sürmüştür. Nitekim Hacca vilayetinin Kaşar bölgesinde Islah ile bağlantılı Selefi grupların Hutsilerin denetiminde bulunan yaklaşık 250 cami de dahil olmak üzere Hutsilerin siyasi, dini ve askeri etkisini sonlandırmak adına savaş çağrıları yapmaları, çatışmaların ilerleyen dönemlerde daha da yoğunlaşabileceğini göstermektedir. Saada bölgesindeki çatışmalar bir yandan ülkedeki mezhepsel gerginliğin tırmanmasına neden olurken diğer yandan da Suudi Arabistan ve İran arasındaki Yemen’in iç ve dış politikasına etki etme mücadelesinin artmasına yol açmaktadır.[8]
 
 Sonuç olarak Yemen Devlet Başkanı Abdullah Salih’in ülkeyi terk etmesine rağmen, krizin son bulmadığını ve ülkenin istikrarını korumasının her geçen gün daha da zor bir hal almaya başladığı görülmektedir. Bir yandan ülke genelinde Abdullah Salih kurduğu iktidar yapısının ortadan kaldırılmasına yönelik süren gösteri ve protestolar diğer yandan da el Kaide unsurların varlığı ve Şii ve Selefi gruplar arasındaki çatışmalar Yemenlileri oldukça zor günlerin beklediğini göstermektedir.
 
 
Kaynaklar
[1] Yemeni parliament grants President Saleh full immunity from prosecution
Saturday, 21 January 2012, http://english.alarabiya.net/articles/2012/01/21/189609.html [2] The Yemeni National Council: An Overview, Yemen Times,Shatha Al-Harazi
Published:12-01-2012, http://www.yementimes.com/defaultdet.aspx?SUB_ID=35079 [3] Clinton says Yemen unrest a ‘major concern’ as al-Qaeda seizes more southern towns
Wednesday, 18 January 2012, Al Arabiya News, http://english.alarabiya.net/articles/2012/01/18/188940.html [4] US Ambassador: Yemen security forces cooperated with Al-Qaeda, http://yemenpost.net/Detail123456789.aspx?ID=3&SubID=4546&MainCat=319, January, 2012 [5] Bu konuda bkz., Yemen Times, “Abyan’s Displaced People Take Risk And Return Home”, 19.01.2012, http://yementimes.com/defaultdet.aspx?SUB_ID=35102; Jonathan Masters, “Al-Qaeda in the Arabian Peninsula (AQAP)”, December 7, 2011, http://www.cfr.org/yemen/al-qaeda-arabian-peninsula-aqap/p9369 [6] Crisis Watch “Yemen”, No:10102 January 2012http://www.crisisgroup.org/en/regions/middle-east-north-africa/iraq-iran-gulf/yemen.aspx [7] Mohamed Bin Sallam, “Houthis Accuse Saudi Arabia Of Fostering Sectarianism”, Yemen Times, 19-01-2012, http://yementimes.com/defaultdet.aspx?SUB_ID=35105 [8] Ibid.